Bölüm 64 - Kediler Dokuz Canlı Olmazlar Mı?

342 45 15
                                    


Merhaba canım Butimar'larım... Biricik kuşlarım... Boyundan büyük can sıkıntıları yaşayıp yine de dimdik ayakta kalan güzel hemcinslerim. Yeni bir bölümle, sizleri kocaman özlemiş olarak, pek çok severek koştum geldim 64. bölüme. 

Biraz da sizlerden ne hissettiğinizi, size kalırsa bu hikayenin nasıl gittiğini, eksik kalan yanı var ise ne olduğunu öğrenmek istedim açıkçası. 

Böyle deyince nerede bu Derya ve Alain düşüncenizin olacağını elbet düşünebiliyorum o yüzden hazırlıklıyım hem soru, hem eleştiri, hem de o güzel yorumlarınıza. Onca insan okuyup, sadece bir kaç kişi kendisini gösteriyor olunca diyorum ki kendi kendime 'Acaba nerede hata yapıyorum?', işte tam da bu noktada Hatalıysam Yazın... 

Sizleri çok özlemiş, bir o kadar kendime ayırdığım kaliteli bir hafta ile bomba gibi bölümler yazacağıma olan inancımı da alıp yeni bölümle sizleri baş başa bırakıyorum...

Sizleri bölüm duyuruları ve paylaşımımızın daha da çoğalması adona instagrama beklediğim gerçeğini atlamayalım lütfen...

Instagram: BiCeruVar

----------------------------------------------------

'Meva.' Kur'an-ı Kerim'in Secde suresinin 19. Ayetinde, Necm suresinin de 15. Ayetinde geçen, sığınılacak yer, yurt anlamına gelen, Dağhan'ın, Pera'nın ve Deva'nın bundan sonraki hayatlarında belki de sık sık birbirlerine sığınmalarına ihtiyaç duyacakları zamanlarda ailelerine katılan ufaklık olacaktı. Gelmeye karar verdiği gün karmaşanın içindeyken bile birbirlerine sıkı sıkı tutunmaları gerektiğini hatırlatan, hatta Irmak'ın bile o dakika daha çok aile olarak hissettiği yere teşrif edendi. Dağhan'ın tüm hayatı boyunca zamanlarına buyur ettiği birçok şey sonrasında kalbinin sığındığı ufaklık, Pera'nın ailesine yeniden ve daha çok yurt olacak minik parmaklarıyla hayatı sıkı sıkıya tutan olarak devam edecekti.

İnsanlar belki de isimlerine göre yaşarlardı hayatlarını. Yön çizilir, zaman geçer, kapalı kapılar ardında fırtınadan sonra bir güneş doğar, bambaşka bir yaşama uyanırdı o hayat. Çoğu bebeğe adıyla yaşasın denilir, yüreği, hayatı, kişiliği bu dilekle umulurdu. Dağhan'da öyle umut ediyordu. Herkese karşı değil fakat, dönüp baktığı kardeşi sonrasında Deva'nın evi, yurdu, sığınacağı Meva, Meva'nın derdine çaresi, kırık kanadını düzelteni Deva olsun istiyordu. Nefes aldıkları her dakika iki kızı da birbirinin yardım eli olsun, başka bir ele de ihtiyaç duymasınlar, birbirlerine yetsinler, koruyup kollasınlardı. Deha'ya baktığında eli üzerinden eksik olmamışken, Irmak'a döndüğünde nasıl eksikliklerle savaştığını bilerek dilemişti bunu. Bundan sonra elini üzerinden eksik etmeyeceği kız kardeşine nasıl olacaksa, iki evladı da birbirine öylesine yeterli gelsin yeterdi adama göre.

Bir bir evdekileri yolcu ettikten sonra bir kez daha sonlanan gün ile Dağhan'da Deva'nın başına dikilmişti. Son bir saattir kaç hikaye uydurduğunu sayamamıştı fakat ne kadar sevecen gözükse de Deva'nın delicesine kardeşini kıskandığını buradan anlayabiliyordu. Akıl almaz şekilde gözlerini açık tutmaya çalışması, defalarca yeni masallar bulması adına boynunu bükmesi, mırıldanır gibi o nazik sesiyle lütfen veya baba demesi yetiyordu Dağhan'a. Fakat bir kez daha anlıyordu ki yaşı kaç olursa olsun kadınlar kendi istedikleri gibi hayata yön verebilecekleri müthiş bir kabiliyete sahiplerdi. Olağanüstü şekilde ikna güçler bazen bir panzer edasıyla bütün kemiklerini kırarak üstlerinden geçerken, bazen de bir boyun büküşle önlerinde diz çöktürebiliyorlardı. Ve bu mükemmel özellik evrenin her noktasında iyi ki onlar gibi mükemmel manipülatif kadınlar var deme isteği duymasına sebep oluyordu. Kim ne dersen desin kadınlar Dağhan için üstün bir ırktı ve bu kendi zihninin içinde değişmeyecek bir kuraldı artık.

BUTİMARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin