Bölüm 44 - Sana Rastlamak Güneşe Dokunmak Kadar Yakıcıydı

382 45 96
                                    


Yeni bir hafta, yeni bir bölüm, yeni heyecanlarla sizlerleyim canlarım... Hepinize merhabalar! Belki de en çok beklediğiniz an bu bölümde olmuştur kim bilebilir... Aslına bakılırsa uzun uzun konuşulması gereken zaman dilimindeyim fakat mental ve fiziksel sağlığımı sizlere anlatarak 'Ne problemlisin sen arkadaş!' dememeniz adına kaçıyorum hemen. Umarım dilediğiniz gibi bir bölüm olmuştur...

Söylemediğim zaman tamamen unutulduğunu görerek, ki etkileşimi de hesaba katarsak zaman harcıyorum, bir beğeni, iyi veya kötü(yapıcı eleştirisel) şekilde yorumunuzu eksik bırakmayın...
Unutmadan daha hızlı haberdar olabilmek, hikayeler hakkında story, reels ve iletişime geçebilmek adına,

Instagram: BiCeruVar

------------------------------------------------

Tüm tantananın üzerinden üç gün geçmesine, Pera'nın tekrar çalışmaya başlamasına rağmen Nida Nuh deyip Peygamber demeyerek tarihe geçmişti resmen. Ne zaman Pera konusunu açıp ağzından laf alma çabasına girse, hangi vakit Devrim'in ismini geçirse bulunduğu ortam fark etmeksizin kadın kaçarak uzaklaşıyordu. Yine o saatlerin içinde beş dakika önce toplantıdan kaçan Nida'yı düşündükçe gülmek istemesi normal miydi acaba? Derin bir nefes alarak elindeki dosyayı masaya bıraktığında bedenini de koltuğa yerleştirdi. Kendisine göre uzun bir süre dinlenmişti ancak iş ortamında bulunmak hayattaki en mutlu kadın olarak tarihe geçmesini sağlayabilirdi. Kapının sesiyle bakışlarını dışarı çevirdiğinde ise Elif hanımın gülümseyen yüzüyle göz göze gelerek anında kalktı koltuktan.

'Gelebilir miyim Pera'cım?' kendi oğlunun şirketinde odaya girerken müsaade istemesine mi şaşırsın, yoksa neden Dağhan'ın değil de kendisinin odasında olduğuna mı karar veremiyordu.

'Ben, tabi. Kusura bakmayın bir anda görünce şaşırdım.'

'Ne kusuru, başın kalabalıktır senin.' Kadının gülerek içeri girmesiyle anında koltuğu gösterip kendisi de tam karşısındakinde yerini aldı. Aklında bin bir türlü soru dönüyordu şimdilik. En basit olanı ise neden Elif hanımın bu kadar zaman sonra geldiğiydi. Sonuçta iki üç aydır şirkette çalışmıyordu ancak kadını ilk kez bu sınırlar içerisinde görüyordu.

'Ne içersiniz?'

'Kahveni içerim, mümkünse sade.' Başını sallayarak ayaklandığında ne yaptığı yeni dank etmiş gibi başını sağa sola sallayıp yeniden oturup telefona uzandı. Resmen panik atak geçirir gibi ne yapacağını bilememiş evdeymişçesine kadına kahve yapmaya yeltenmişti. Söylediği iki kahveden sonra derin bir nefes aldığında gelen fincanların sonrasında hoş beş muhabbetlerin de bittiğini anladı.

'Bir problem yok değil mi? Yanlış anlamayın sizi burada görünce şaşırdım biraz.'

'Yok kızım ne problem olacak. Sadece seninle birkaç konuda fikir alışverişi yapmak istedim.' Fikir alışverişi? Bir değil birkaç konuda üstelik? İyice kafası karışıyordu kadının. Ne tür olayda Elif hanımın kendi fikrine ihtiyacı olabilirdi ki?

'Böyle söyleyince garip geldi tabi. Pera'cım, Dağhan benim ilk göz ağrım, biliyorsun...' başını usulca salladığında Elif hanım bu kez çantasını karıştırıp telefonunu çıkararak ekranda gözlerini gezdirdi.

'E haliyle sen de ilk gelinim olacaksın. Tamam yaptığınıza biraz sinirlendik, o da sizi düşündüğümüzdendi fakat, her şeyin istediğiniz gibi olması taraftarıyım ben. Yarın akşam malum sizinkilerle görüşeceğiz, bizimde seninle çok uzun zaman geçirme fırsatımız olmadı.' tekrar başını salladığında neyin içine düştüğünü hala anlayamadan bakıyordu kadına.

BUTİMARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin