2.2

3.7K 256 121
                                    

Saçımı tepeden bağladığımda aynada ki görüntümle göz göze geldim. Üzerime giydiğim yüksek bel buz mavisi kotum ve üzerime giyip pantolonumun içine koyduğum beyaz saten gömleğim güzel olduğumu bağırırken üstten birkaç düğmemi açtım.

Böyle daha da güzel olmuştum.

Masamın kenarına koyduğum çantamı alıp odamdan çıkarak kapının yanına gittim. Çantamı vestiyere koyup gerisin geri salona geçerek boş olan annemin yanına geçip oturdum.

"Günaydın abilerim ve annem." Babam ve Emre abimin nöbetleri olduğu için dün gece eve gelmemişlerdi bu yüzden de iki sandalye boştaydı.

"Günaydın güzelim, düğmelerini iliklemeyi unutmuşsun." Batu abimin dişlerinin arasından konuşmasıyla gülümseyip yüzüne baktım.

"Hayır abi unutmadım, bilerek yaptım. Çok güzel olmamış mı Barış abi?" Barış abim kafasını sallayıp güldüğünde ben de Batu abime kaşlarımla Barış abimi gösterip zaferle gülümsedim.

En büyüğümüz olabilirdi ama bu her şeye karışacağı anlamına gelmiyordu.

Kahvaltımızı yapıp ayaklandığımızda Ayaz abim beni dershaneye bıraktı ve gaza köklenerek gitti.

Çok havalı olduğunu söylemiş miydim.

Bahçede oturan arkadaşlarımı gördüğünde yanlarına gidip selam vererek boş bir yere oturdum. "Günaydın." N harfini uzatarak konuşmama Seda'da aynı şekilde cevap verince diğerleri tebessümle yüzümüze baktılar.

"Eflina bebeğim, ne getirdin bugün." Onur'un dudağını büzerek konuşup bana yanaşmasıyla aynı şekilde dudağımı büzüp cevap verdim. "Onur bebeğim, bir şey getirmedim. Çok üşendim sabah sabah bir şeyler ayarlamaya."

Omzuma sert olmayacak bir şekilde vurup arkasına yaslandı. "Hain arkadaş." Onun bu halini umursamayıp bakışlarını üzerimde hissettiğim Yamaç'a döndüm. "Yüzümde mi bir şey var?" Dikkatli bakması ister istemez telaşa düşürürken tebessüm etti. "Hayır yalnızca çok güzel olmuşsun." Rahatlamanın verdiği olayla gülümsediğimde ben konuşamadan lafa İrem atladı. "Her zaman ki hali, bugüne özel değil ki."

İrem'e öpücük atıp gülümsediğimde dershanede ki insanlar hakkında konuşmaya başlamıştık. Ben onlara çok katılmayıp, yalnızca dinliyordum. Bundan dolayı da her şeyi en ince ayrıntısına kadar bana anlatıyorlardı.

Seda'nın anlatması bittiğinde zil de eş zamanlı çalmıştı. Toparlanıp sınıfa gittiğimizde en arkaya beşimiz oturup hocayı bekledik.

Sonunda biten derslerle beraber kafeye gitmeye karar verip yürüyerek kursa yakın bir yere gittik. Ben hemen cam kenarına oturup zaferle gülümsedim. Onlar da bu halime onaylamaz anlamda başlarını iki yana sallayıp boş yerlere oturdular.

"Eflina, hâlâ kararlı mısın Efehan ile konuşmamaya?" diyen İrem ile dirseklerimi masaya yaslayıp ellerimi yüzüme koydum. "Bilmiyorum ki, bir yanda onu çok özlüyorum ama bir yandan da onunla barışmak istemiyorum."

Ara verelim dememizin üzerinden 1 ay geçmişti ve sınava çok az bir zaman kalmıştı. Bu sürede dershanede kendime arkadaş edinmiş ve onlarla detay vermeden her şeyi anlatmıştım. Kızların tek dediği belki bir sebebi vardır olurken, Onur ve Yamaç uzak mesafe ilişkisine doğru bakmıyorsa aldatır demişti. Yani sonuçta onlar da erkekti ve doğru söylüyorlar diye düşünerek affedemiyordum.

Tabii hiç mi konuşmadık, elbette konuştuk. Arada o nasılsın yazdı, arada ben ama eski samimiyetimiz yoktu. Öylesine tanıdığın biriyle konuşur gibiydin.

"Kalbini dinle güzelim, o en doğrusunu sana seçtirir zaten." Onur'a tebessüm edip yanımda ki bedenine sarıldığımda başımın üzerine öpücük kondurup eski neşesine dönmüştü. "Ya bırakın kasveti de, konuştuğum kız vardı ya meğer onun sevgilisi varmış." Sahte bir hüzünle konuşmasıyla başımı göğsünden kaldırıp yüzüne baktım. "Ee hani seni seviyordu, seni beğenmişti?"

Asist¹¹ | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin