82

1.4K 104 18
                                    

Herkese merhaba!

Arayı yine biraz açmış olabilirim, telafi edeceğimi umuyorum :) Geçen bölümden çok fazla tepki aldım, bu durum beni biraz üzdü...Bu hikayeye kendi yorumunuzu katmanız için yazarı olmanıza gerek yok. Bu yüzden, zihin açıcı ve benim açımdan geliştirici geri bildirimler çok hoşuma gidiyor. :) Fakat, altını çizmem gerekiyor sanırım. Bu benim zihnimden satırlara süzülen bir kurgu olsa da, karakterler gerçek. Yani, herkesin, benim bile, hayat görüşüm ve davranışlarım buradaki karakterlerden farklı olacaktır.

Sürekli doğru olanı yapan, doğru şeyleri hisseden mükemmel bir karakter yazmam mümkün değil, ben bir psikoloğum ve aslında zihnimizde yer eden eski olgulara -şema da diyebiliriz- yer vermek ve bunların ilişkilerimize nasıl yansıdığını anlatmak istedim.

Sizde onları, kendinizin değil, onların kendi gerçeklikleri ile değerlendirebilirseniz...bence çok daha anlaşılır olur.

Umarım demek istediklerimi anlatabilmişimdir.

Keyifli okumalar, umarım beğenirsiniz. 🌸

Başımdaki ağrı tekrardan kendini belli etmeye başladığında, gözlerimi zorla aralayıp daldığım derin uykudan uyanmak zorunda kaldım. Uyanmak istemiyordum, yorucu bir gün geçir....

Hızlıca yerimden doğruldum.

Uykuya ne zaman dalmıştım? Nerdeydim? Etrafıma göz attım; kendi evimde değildim, çift kişilik bir yatakta tek başıma yattığımı hissedebiliyordum, oda karanlıktı. Ve tanıdık.

Başımdaki tuhaf ağrı zihnimi gölgelese de...en son Emir'le konuşuyordum. Ona, ilişkimizi noktalamamız gerektiğini anlatıyordum. Sonra ne olmuştu?
Karanlık odaya, yattığım nevresim takımına tekrardan göz gezdirdim.

Sardalya koyu.

Emir'in bizim için aldığı evdeydim.

Buraya nasıl gelmiştim? Hızlıca ayağa kalkmaya çalışırken gözlerim karardı, çarşaflara tutunup derin bir nefes aldım. El yordamıyla köşedeki komidine uzanıp telefonumu aradım. Elim sadece bir bardağa takıldı.

Ağzımdaki aşırı kuruluk hemen kendini belli etti, bardağı elime alıp suyu tek seferde içtim, susuzluğumu gidermeye yetmemişti fakat bazı şeyleri idrak etmem için yeterliydi.

Ayrılık konuşması için apartman önündense daha sakin bir yere gitmemiz gerektiğini düşünmüştük. Arabada, daha önce hiç olmadığımız kadar sessiz bir yolculuğa çıkmıştık.

Fakat güzergahımız burası değildi, sahile inmiştik. Emir ikimiz için köşedeki kafeden kahve alıp gelirken, beni bırakıp gittiği bankta oturup onu beklemiştim. Sonra da o kahveyi içmiştim.

Kahretsin! Konuşuyorduk, o özür diliyordu ama ben kabul etmiyordum. Sonra...sonrası yoktu. Çünkü uyuyakalmıştım.

Beni bayıltmıştı.

İçeceğime ilaç atarak beni bayıltmıştı?

Bunu yapmaya nasıl cesaret etmişti? O cesareti ben vermiştim. Bu sefer tökezlemeden yataktan kalkıp odadan dışarıya çıktım, hızlıca merdivenleri inerken üzerimde, burada bıraktığım şortumun olduğunu gördüm. Birde üzerimi değiştirmişti!

Bence BizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin