20k oluşumuzun şerefine 35. bölümün en azından ilk kısmını paylaşmak istedim. Hem, Ömür'ün akıbeti baya merak konusuydu.
Son olarak, kurgu ve karakterlerimi benimseyen okurlara sonsuz teşekkürler 🥳💜'Canım eniştem yine seni arşa çıkardı desene, ah Bero ya, neredeyse hayır diyecek, adamı tamamen kovalayacaktın! Şu an sahip olduğun şeye bir baksana!'
Melek, Emir'e karşı fazla sempati beslese de, bu noktada haklıydı. Köprüden önceki son çıkışta viraj almasaydım, muhtemelen ikimizde ayrı kıtalarda yaşayan hiç kimseler olurduk.
Yine de, çarpıcı kayıplarımın varlığına henüz alışamamıştım.
Ömür'ün yanımda değil, iki masa ötemde oturmasına alışamamıştım.
Melek'le her zamanki oturduğumuz yerdeydik, Ömür bana doğru düşmanca bir bakış atıp bize en uzaktaki boş masaya geçmişti.
Melek bakışlarımın yönünü fark edince endişeyle sordu. 'İyi misin?'
Aslında bakarsanız, tuhaf bir biçimde iyiydim. Günlük hayatımda pek bir değişiklik olmadığını fark etmiştim çünkü. Yani belki de o ip, çoktan incelmeye başlamıştı, biz fark etmeden.
Şimdi de paramparçaydı ve bu tahmin ettiğimden daha katlanılabilir bir durumdu.
'Bir saniye olsun konuşmama izin vermedi Melek, bana hiç şans vermedi.'
Bize hiç şans vermedi.
Melek düşünceli bir biçimde saçlarını karıştırdı. 'İşin tuhafı, hala saçmalıklarının arkasında.'
'Onun için üzülüyorum Melek, hemde çok. O Sude için...içten içe beni karşısına almanın onu Sude'ye yaklaştırabileceğine inanıyor, bunu gözlerinde görüyorum.'
Melek'in bakışları keskinleşti.
'Sen ne söylediğinin farkında mısın Beren? Her seferinde seni değil Sude'yi seçiyor, görmüyor musun? Sizin dostluğunuzu, senin ona verdiğin emekleri değil!'
Melek bana Beren diyorsa ciddi bir mevzu var demektir. Aynı konuşmanın bir değiştiğini Emir'de yapmıştı.
'Bunların hepsini bende biliyorum Melek, fakat yine de onun için üzülüyor, ona acıyorum. Onunla veya Simge'yle olan ilişkimiz değişmiş, tamamen bitmiş olabilir. Fakat bunlar benim olduğum kişiyi değiştirmiyor.'
Bezgin halim Melek'i insafa getirmiş olsa gerek, gülümseyerek konuyu dağıttı. Aslında, akşam Emir'in en yakın arkadaşıyla tanışacak olmamdan bahsetmek istiyordum.
Daha önce, Emir'e bana ahlaksız tekliflerde bulunan bir adam muamelesi gösterdiğim zamanlarda, aynı soğukluğu sergilediğim yakın arkadaşı.
Bazı umutsuz endişelerim vardı Burak'a dair, nede olsa Emir'in gerçekten yakın olduğu az kişiden birisiydi ve ben ona da bir pislikmiş gibi davranmıştım.
Bakışlarımla bile...
Eh, neyse ki Emir yanlışlıkla ağzından, Burak'ın benden "Emir'in küçük sevgilisi" olarak bahsettiğini kaçırmıştı.
Yani skorlar eşitlenmiş sayılırdı?
Tam bu konuyla ilgili Melek'in fikrini alacağım sırada, bir şey beni durdurdu.
Melih ve Cemre, Ömür'le ayrı masalarda oturduğumuz terasa girmişlerdi.
Cemre elinde tuttuğu bir dilim pasta ve iki kahveyle, tereddüt etmeden ayakta dikilen Melih'i ittirip benim masama geldi.
Ömür'den tarafa bakmamıştı bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bence Biz
ChickLitYazar, bilindik kurguları kendi bakış açısıyla tekrardan şekillendirmeyi seviyor. Bu yüzden bu hikaye alışık olduğunuz pek çok klişeyi -düşündüğünüzden daha fazlasını!- barındırıyor! Fakat endişelenmeyin, burda esas amaç...her zaman bir başka seçen...