INSTAGRAM: ysmkayaaa
Keyifli okumalar. 🤍
Başarılı, başarısız istisnasız her insanın günde 24 saati vardır. Benim için bu 24 saati en etkili kullanmanın yolu da günün ilk saatlerini yakalamaktan ve anlamlandırmaktan geçiyor. Fakat her sabah aynı motivasyonu yakalayıp bunu başaramayabiliriz. İşte bu tür zamanlarda üzerimizdeki ölü toprağını atmamızı sağlayacak motive edici faktörlere ihtiyaç duyarız. Yeterince motive edici faktörler hayatımın merkezinde olmasına rağmen akşam yatmadan önce sabah yogası için kurduğum alarm beni uyandıramıyordu. Gece bir anda yeni kararlar alarak uyumuştum fakat ilk günden rezil bir haldeydim.
Son kez çalan alarmı kapatıp kafamı yastığa gömdüm. Bağırarak açılmayı umarak bağırdım. Yastık sesimi yuttuğu için sesim boğuk çıkıyordu. Yatakta oturur pozisyona gelerek dağılan saçlarımı öylesine düzelttim. Ayaklarımı soğuk zemine bastırdım. Hava sıcaktı ve bu iyi gelmişti. Ankara'ya ne zaman adam akıllı bir hava gelecekti merakla bekliyordum. Güneş varken bir anda yağmur başlıyor peşine yeniden güneş çıkıyordu. Esneyerek cama gittim. Perdeyi komple açarak camı araladım. Esen sıcak hava anında modumu yükseltti.
İşe gitmeden önce yogamı yaparak güne daha güzel başlayacağıma inanıyordum. Yüzümü yıkadıktan sonra seneler önce aldığım ve asla kullanmadığım matı sakladığım yerden çıkardım. Yatağın altında durmaktan kendini salmış bir halde olmasına rağmen iş görürdü. Camın önüne sererek oturdum. Telefonumdan rahatlatıcı bir müzik açarak izlediğim videodan aklımda kalan hareketleri becerebildiğim kadarıyla yapmaya başladım. İlk güne göre güzel gittiğime kendimi inandırdığım için keyfim gayet yerindeydi. Havanın havalandırdığı perde yüzüme değdiğinde söylenerek başka tarafa ittirdim. Bugünlük bu kadarı bana yeter ve artardı.
Terli ve pis hissetmememe rağmen soluğu banyoda aldım. Ilık suyun altında bir hayli oyalandıktan sonra çıktım. Daha uzun kalmak isterdim ancak işe gitmem gerekiyordu. Banyodan çıktığımda kendimi bebek gibi hissediyordum. Bu yoganın etkisi miydi yoksa kafamda kendimi inandırdığım için psikolojik mi oluyordu bilmiyordum. Mutfağa girdiğimde Karan henüz masaya oturuyordu.
"Seninle hastaneye gelemez miyim? Bebeği görmek istiyorum."
"Okul çıkışı tabii ki gelebilirsin Karan."
Oflayarak çatalını bıraktı.
"Yakında sınavların başlayacak. Derslerinden geri kalmanı senin için istemiyorum."
"Sınav, sınav, sınav.. tek derdin sınav."
Çantasını omzuna takarak masadan kalktı.
"Zorlanıyorsun farkındayım ama az kaldı. Biraz daha dayanamaz mısın?"
"Bu yol tahmin edemeyeceğin kadar uzun ve zorlayıcı. Senin hedeflerin yüksek olduğu için zorlanıyorum. Benim hayalimi bildiğin halde beni böyle zorluyorsun ve buna hakkın yok!"
"Sana hayallerinden vazgeç demiyorum. Bunu sana asla söylemem, Karan."
"Konuşmak istemiyorum nasıl olsa bir sonuca varamıyoruz."
Mutfaktan ve aynı hızla evden çıkan kardeşimin arkasından öylece baktım. Haklıydı. Fakat bende haklıydım. Şu an kendi geleceğini düşünemiyor olabilirdi ve ben ileride pişman olmasını istemiyordum. Hayali şarkıcı olmaksa olabilirdi buna asla engel olmam. Ondan tek şartım okulunu bitirmek zorunda olmasıydı. İştahım kaçtığı için masadan kalkarak topladım. Kafamdaki havluyu odama giderken çıkardım. Hava sıcak olduğu için ıslak saçla dışarıya çıkmamda sakınca görmüyordum. Çantamı alarak evden çıktım. Arabamı dün inceleyemediğim için ne halde olduğunu bilmiyordum. Arkaya dolanarak vurulan yere baktım. Neyse ki çok bir şey yoktu. Sol taraf biraz içeriye göçmüştü. Güne biraz daha keyifli başlayabilirdim artık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİMSİYAH
FanfictionAşk güzeldir. Onun yanı sıra felakettir. Evet, felaket. En büyük felaket aşk... Baktığın her yönde onun yüzü vardır. Deli olmamak elde değildir. Ama aşkın kaçınılmaz sonudur, delirmek. "Mavi gözleriniz denize benziyor madam! Düşsem ölür müyüm?" "Sö...