INSTAGRAM: ysmkayaaa
Keyifli okumalar! 🤍
Tolga Altındal! Poyraz'ın anlattıkları bir bir zihnimden akıp geçti. Bu adam durduk yere neden evime böyle bir paket yolluyordu? Elimdeki kağıdı kaçıncı kez okuyordum bilmiyorum. En sonunda yatağımın üzerine bırakıp kutunun içindeki bronşu elime aldım. Anlamlandıramadığım bronşu sinirle paketin içine attım. Bu saçmalığa mantıklı bir açıklama bulmalıydım. Kartı kutuya koyarak yataktan kalktım. Üzerime henüz yeni giydiğim ev kıyafetlerini çıkararak kısa sürede hazırlandım. Kutuyu alarak odadan çıktım.
"Rüya, acil çıkmam lazım."
Mutfağa girdiğimde şaşkınca yüzüme baktı.
"Bir sorun mu var?"
Elimdeki kutuyu gösterdim.
"Poyraz'a gitmem lazım. Hemen geleceğim."
"Tamam. Görüşürüz."
Ona el sallayarak mutfaktan daha sonra evden çıktım. Ne ara yağmur yağmaya başlamıştı? Arabayı açtığımda telefonum çalmaya başladı. kutuyu arka koltuğa bırakarak telefonuma baktım. Yağmur damlaları ekrana düştüğü için, inatla aramaya devam eden o kişinin adını bir türlü göremedim. Aramayı cevaplayıp kulağıma götürdüm.
"Sonunda açtınız."
Tanımadığım ses kaşlarımı çatmama sebep oldu. Konuşmadan önce arabaya bindim.
"Kimsiniz?"
"Hediyeni almışsın."
Bakışlarım hemen etrafı taradı. Beni izliyor olamazdı değil mi? Arabayı çalıştırdım.
"Ablanızın broşunu neden bana gönderdiniz?"
"Size yakışacağını düşündüm."
Bahçeden çıktığım sırada derin bir nefes alarak sakinleşmeye çalıştım.
"Ne tür bir oyun oynuyorsunuz bilmiyorum ama bunu acilen kesmeni öneriyorum."
Uzun, keyifli bir kahkaha attı.
"Sevgiline selamımı söyle."
Telefonu yüzüme kapattı. Poyraz'a gideceğimi tahmin ediyordu demek. Telefonu yan koltuğa koyarak yoluma devam ettim. Bu durum fazlaca canımı sıkmış, tedirgin olmama sebep olmuştu. Gün içinde ikinci kez geldiğim şirketin önüne arabamı park ettim. Arka koltuktan kutuyu alarak içeriye girdim. Karşılaştığım insanlar bu halime garip garip bakıyordu. Hiç mi yağmurda ıslanan insan görmemişlerdi? Onları görmezden gelerek asansöre bindim. Daha acil bir konumuz vardı. Stresten parmaklarımı kutunun üzerine belli bir ritimde vuruyordum. Açılan kapıdan çıktım. Odanın önüne geldiğimde kapıyı çalmıştım ama içeriden bir ses gelmemişti.
Kapıyı açarak içeriye girdim. Poyraz yoktu. Toplantısı bitmemiş olabilir miydi? Paketi masasına bırakıp camın önüne geçtim. Kollarımı göğsümde birleştirip dışarıyı izlemeye başladım. Yağmur hızlanmıştı. Cama çarpan yağmur damlalarının sesini dinliyordum. Bu ses rahatlamamı sağlamıştı. Biraz olsun gerginliğim uçup gitmişti.
"Akay, güzelim?"
Duyduğum sesle yerimden sıçradım. Ne zaman girmişti odaya? Yavaşça arkamı döndüm. Şaşkınca yüzüme bakıyordu.
"Islanmışsın."
Yanıma gelerek ıslak olmamı umursamadan bedenimi kollarının arasına aldı. Sıcak vücudu iyi gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİMSİYAH
FanficAşk güzeldir. Onun yanı sıra felakettir. Evet, felaket. En büyük felaket aşk... Baktığın her yönde onun yüzü vardır. Deli olmamak elde değildir. Ama aşkın kaçınılmaz sonudur, delirmek. "Mavi gözleriniz denize benziyor madam! Düşsem ölür müyüm?" "Sö...