INSTAGRAM: ysmkayaaa
Keyifli okumalar! 🤍
Sabahın umudu üzerimde tatlı bir sarhoşluk oluştururken temiz havayı ciğerlerime hapsetmek istercesine derin derin çektim. Bu anı seviyordum. Sokaklarda sadece kuş sesleri, yüzüme vuran güneş ve gün içerisinde ciğerlerime gönderebileceğim en temiz hava! Uzun zaman sonra ilk defa bu kadar dinç ve uykumu almış bir şekilde uyanmıştım. Aslında yaşadığım geceye bakıldığında pek de güzel bir gece sayılmazdı.
Üşümeye başladığımı fark ettiğimde pencereyi kapattım. Ruhumu sarmalayan umut, beni bir şeylerden korumak istiyor gibiydi. Sanki kötü bir durumun sakinliğini yaşıyordum. Gözlerim henüz sıcaklığını koruduğunu düşündüğüm yatağıma takılı kaldı. Kalktığım yere geri yatmamak için bir an evvel evden çıkmam lazımdı.
Akşam Poyraz'la buluşacağım için yanıma yedek kıyafet almam lazımdı. Neyse ki uykum kaçtığında gece bu işi halletmiştim. Akşamdan hazırladığım poşeti çantamla beraber aldım. Masanın üzerinde gözüme ilişen parfümü çantama tıkıştırdım. Artık evden çıkmaya hazırdım.
Arabaya bindiğimde hırkama sıkıca sarıldım. Havalar git gide daha da soğuyordu. Motoru çalıştırdım ve hastaneye doğru yola koyuldum. İçimde ki bir anda ortaya çıkan kasvetli havanın bir an önce geçmesini istiyordum. Önümde giden araba aniden durduğunda ani fren yapmak zorunda kaldım. Yan koltukta duran çantam yere düştü.
Çantanın içinden yere düşen parfüm şişesi kırıldı. Ağır koku anında arabayı sararken hayretle parfüm şişesine baktım. En sevdiğim parfümün kırılmasına mı üzülsem içimdeki sıkıntının şimdiden beni bu denli huzursuz edecek ve pimpirik yapacak şekilde etkilediğine mi bilemiyordum.
Yaşadığım garip olaydan sonra en nihayetinde hastaneye varabilmiştim. Yan koltukta duran eşyalarımı alarak arabadan indim. Samimi bulduğum bazı meslektaşlarımla selamlaşıp odama girdim. Kıyafetlerimi güzelce kapının arkasına astım, çantamı da masaya bırakıp yerime oturdum. Hemen kendime sade bir kahve isterken o gelene kadar da önlüğümü giyerek bilgisayarımı açtım.
Hafifçe tıklatılan kapı ile gel komutunu vererek telefonumu masaya bıraktım. İçeriye giren orta yaşlarda olan kadına önüme bıraktığı kahve için gülümseyerek teşekkür ettim. Odamdan çıkan kadınla arkama yaslandım. Sabah saatleri çok hastam olmazdı bu sırada evrak işlerimi hallederek yükümü bir nebze de olsa azaltırdım.
Açılan bilgisayara yoğunlaştığımda kahvemi unutmuş, soğumasına sebep olmuştum. Acıyan gözlerimi ekrandan çekerek yumdum. Kahve fincanını tek dikişte bitirdim. Biten kahve ile fincanı herhangi bir aksilik çıkmaması adına biraz ileriye ittirdim.
Öğleden sonra günüm yeterince yoğun geçtiği için Poyraz ve buluşma sebebini düşünmek aklıma gelmemiş, bu durum kafamın içini çok rahatlatmıştı. Odadan çıkan hastam ile arkama yaslanıp boynumu kütlettim. Kolumu havaya kaldırıp bileğimde duran düz ince siyah kordonlu saatime baktım. Sekizi beş geçiyordu.
Poyraz'la tam dokuzda buluşacaktık ve yavaş yavaş hazırlanmak adına ayağa kalktım. Üzerimi giyineceğim için kapıyı kilitlemem lazımdı. Kilidi çevireceğim sırada açılan kapının suratıma çarpmaması için bir iki adım geri gittim.
"Akay, acil karıştı yardıma gelebilir misin?"
"Geliyorum."
Telefonumu kaptığım gibi odamdan çıktım. Koşarak aşağıya inerken telefonumu önlüğümün cebine koydum. Acil kapısından girdiğimde yanımdan geçen hemşireyi durdurup neler olduğunu sordum.
"Zincirleme kaza. Beş araba birbirine girmiş."
Çok kalabalık değildi neden bana ihtiyaç duyduklarını kendi içimde sorgularken odama gelen Helin başına pansuman yaptığı hastayla ilgilenirken bir yandan bana açılmama yapmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİMSİYAH
FanfictionAşk güzeldir. Onun yanı sıra felakettir. Evet, felaket. En büyük felaket aşk... Baktığın her yönde onun yüzü vardır. Deli olmamak elde değildir. Ama aşkın kaçınılmaz sonudur, delirmek. "Mavi gözleriniz denize benziyor madam! Düşsem ölür müyüm?" "Sö...