''Bu Bir Oyun.'' Bölüm:67

443 42 7
                                        


BEĞENMEYİ VE YORUMM YAPMAYI UNUTMAYIN. -L



CASSANDRA


1 Hafta Sonra


Bebeğimin cenazesine siyahlar eşliğinde hazırlanmıştık hepimiz için klasik cenaze töreniydi. Yağmur hafiften çiseliyor, elimdeki şemsiyenin kumaşını ıslatıyordu. Şemsiyeyi kapatıp yağmurun beni ıslatmasına izin verdim, Harry çukuru kazarken bana baktı ama hiçbir şey söylemedi sadece gözleri konuşuyordu. O bana sevgiyle bakıyor, gözlerinin içinde benim için savaşan küçük Harryleri bana bir şekilde gösteriyordu. Ben ise onun aksine son derece duygusuzdum.

Çukura gömülmek için bekleyen siyah tahtadan oluşan tabutu yerleştirdiler ben ise arkamı döndüm. Bir el omzumu kavrayınca sadece silkelendim ve oradan uzaklaştım.

Boğazımı yakan bir acı vardı düzgün düşünemiyordum beynimi ele geçiren karanlık sis gözümün önünde belirip hayal görmeme sebep oluyordu. Adımlarımı sıklaştırarak eve ulaştım, eve girer girmez ise ıslak şemsiyeyi kenara fırlattım.

Odaya çıkıp üzerimden su damlayan kıyafetleri çıkartırken ağlıyordum, ıslak kumaşlar koltuğun üzerine yayılıp koltuğu ıslatırken aksi yönde ilerleyerek aynaya doğru yürüdüm.

Gözlerim yukarı doğru çekilmeye başladı, parmak boğumlarım sıkılıktan beyazlamıştı. Aynada ki beyazlamış yüzüme baktım ama hayır bu ben değildim.

''Helena?'' diye mırıldandım, saçları her saniye daha çok dağılıyordu ve gözlerinin altı kırmızıydı karşımda ki beliren kadın bambaşka biriydi, ben değildim. ''Aptalsın Cassandra,'' dedi ve kollarını yukarı kaldırıp kahkaha attı. ''bebeğini kaybetmek nasıl bir his?'' elimi tahtaya vurup şiddetli ses çıkardım.

Odanın kapısı açılmıştı göz ucuyla bakarken Harry'nin koyulaşan gözleriyle göz göze geldim. İçeri girmeye çalışıyordu ama önünde oluşan duvar buna engel olmuştu.

''Cassy, sakın onu dinleme!'' diye bağırdı Harry. Aynadan gelen kahkahayla beraber tekrar önüme döndüm. Aynanın içinden yavaşça süzülen sis bedenimi titretiyordu, acıyla inledim. Dudaklarımın kenarlarından süzülen kan cildimi yakıyordu. Harry'nin ise her inleyişim de içeri girmek için daha çok direndiğini fark ediyordum.

Beynimin şiştiğini hissettim hiç durmadan şişen bir şey vardı, belki bir umut? Acı? Peki ya mutluluk? Ne hissediyorum ben böyle...

Yansımada ki yüzüme baktım gözlerim beyazlaşmıştı belirli bir renkte sabit kalmasa da her an değişmeye meyilliydi. Helena'nın siyahımsı bulutları etrafta gezinirken dizlerimin üzerine çöküp bağırdım tüm evde yarattığım rüzgar esmişti. Göğsümün üstünde büyük bir yük vardı ve biri boynumu ovalıyordu veya etrafını parmaklarıyla sarıyordu, görmeden bir şey söylemek imkansızdı.

''Cass, beni duyduğunu biliyorum. Bırak içinden çıksın, engelle onu.'' Mırıldanışlar kulağımda çınlamaya devam etti.

Derin bir sessizlik hakim olurken son duyulan şey benim derin nefes alışım olmuştu.


1806 -Cassy


'Sevgili Günlük,


Bir şey beni takip ediyor... Ben, ben onu göremiyorum ama varlığını tüm bedenimle hissedebiliyorum. Anneme bunun konusunu açmaya çalıştım ve tabii ki de bana inanmadı bunun benim hayal gücüm olduğunu, beynimin beni bu şekilde esir tutmaması gerektiğinden bahsetti. Ben biliyorum bu tamamiyle bir yalan 14 yaşındayım, her gün daha çok büyüyorum. Bir gün bu evi terk edeceğim, herkesi her şeyi terk edeceğim ama bu boktan saçmalığa annem için katlanıyorum. Annem... Onun yaptığı ise... devamlı gitmek, uzak ülkeleri ziyarete gidiyor ve uzun süre geri gelmiyor neden gidiyorsun cevabına hep kaçamak yanıtlar veriyor. Ona ne kadar güvenmeliyim? Mum ışığında yazmak çok zor fakat ancak bu şekilde rahatlıyorum benden usanmak bilmeyen minik dostum. Kıvırcık hayalet beni izlerken tedirgin oluyorum ne zaman başıma kötü bir şey geleceğini hissetsem olmaya yakın her şey yoluna giriyor. Sence bu normal mi? Yoksa sadece Tanrının lütuflarından biri mi? Seni seviyorum, beni bırakacak kadar tükenme... İyi geceler...


Not; O burada.'


Günlüğü kapatıp derin bir iç çektim ve gözlerimi sımsıkı yumduktan sonra tekrar açtım. Cama vuran ağacın gölgesi duvara yansıyordu, ağacın üzerindeki ağırlık artık orada değildi. Sandalyeyi dizlerimin arkasıyla ittim ve kenarlardan destek alarak kalkıp yatağa yürüdüm.

Göğsüme bastırdığım günlüğü yavaşça yastığımın altına yerleştirirken hala tedirgindim. O odama girecek miydi?

Tenime değen soğuk çarşaflar uyumama engel olurken ürperdim, bütün bu olanlar... Değişiyordu. Peki, 14 yaşındaki bir kız bunun için ne kadar hazırdı? Anne bugün geri dönmen gerekiyor.


1810 - Cassy


Aklıma hücum eden anılarla beraber yerde titreyen bedenimi sakinleştirdim. Biri beni sarsmaya devam ediyordu, gözlerimi kırpıştırırken açtım ve netleşen görüntüye baktım bu esnada göğsüm hızla inip kalkmaya devam ediyordu. Bir tutam sarı saç gözümün önünde belirdi, Rose geri çekilde ve doğrulabilmem için yardım etti.

''Seni kaybetmekten korktum.'' Harry omuzlarımı saran kollarıyla kendine bastırırken iç çekti. Şaşkın ifademle bakmaya devam ettim ama aynı şekilde bende ona sarıldım ve gözlerimi kapatıp benzer cümleleri mırıldandım. Julia'nın sessiz alkışının kulağımda edindiği yeri dinlerken Harry'ye daha çok sokuldum ve kokusunu içime çektim.

''Atımı, bebeğimi ve annemi kaybettim...'' Göz altlarım da gezindirdiği parmaklarını göz yaşlarımı silmek için kullanmıştı. ''Şimdide kendimi-'' devam etmeme izin vermeden kendine daha çok bastırdı.

''Ssh, sadece kötü bir kabus bebeğim.'' Dedi, zayıf bedenim kollarında titrerken her an kırılabilecekmişim gibi davranıyordu. Bu bana tıpkı yaralı kuşmuşum gibi hissettiriyordu ama o benim koruyucu sahibimdi.


OKUDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜRLER, BEĞENMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYINIZ. -L

Cold FLOWHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin