''Ölüm Meleğim...''Bölüm:116

86 12 15
                                    

GEÇMİŞTEN DEVAM-CASSY

Bayan Blaire sakin kalmaya çalışarak önce burnundan soludu ardından elindeki fincanı tabağa yerleştirerek ikimize döndü. 

''Evlilik ciddi bir sorumluluktur ve buna bir de bebek eklenince bi--'' 

''Yani? Bunda ne var? Durumu biliyorsunuz.'' Diyerek Bayan Blaire'ın sözünü kesti Harry. 

''Ailenle konuşmamız gerekecek.'' Dedi Bayan Blaire, Harry'e aldırmadan.


***


Rüyaların hep bir anlamı olduğuna inanırdım. Çocukken genelde büyük annemi görür ve onu doya doya öperdim. Ölümünü gördüğüm fakat hatırlayamadığım ilk, tek insandı. Bir gece ansızın çıkan fırtına ile büyük annem terasa çıkıyor, denildi ki yukarıda kırılan cam seslerini kontrol etmek üzere yukarı çıkmış ama ben bunun aksini iddia edebilecek kadar çok şey görmüştüm. Doğru, o gece kırılan cam sesleri duyulmuştu fakat büyük annem oraya çıkarken bilincini kaybetmiş ama yürümeye devam edebilen ceylanı andırır şekilde ilerliyordu. Basamakları çıkarken bile sanki o değilmiş gibiydi. Ona seslendiğimde bana bakmamıştı bile sadece parmak uçlarıyla ''git,'' işareti yapmıştı. Ya da ben öyle algılamak istemiştim, ikisi de olabilir şeylerdi. Sabaha kadar onu bekledim, şafak sökmeye başladığında ise yukarı çıkmıştım. Karşılaştığım manzara korkunçtu, büyük annemin yanan bedeni ve diğer yanan bitkiler... Tanrım, o gün bugündür onun hakkında pek konuşmayız yine de bir bitki uğruna ölüme gidebileceğine hiç inanmadım. Büyük annem, annemden bile akıllı bir kadındır. O gece bilmediğim bir şeyler oldu ve ben... 

Çakan şimşeğin sesiyle yatakta hızla doğruldum. Dirseklerime öyle yüklenmiştim ki zaman geçtikçe sızlamaya başlamışlardı. 

''Kabus gördün,'' biri oturduğu yerden kalkarak yanıma geldi, ''neden beni istemiyorsun?'' dedi. David'in burada ne işi var? Tanrım! 

''Burada ne arıyorsun?'' Olabildiğimce sakin kalmaya çalışarak soru sordum. Sorudan çok ona ''git!'' demek gibi bir şeydi. 

''Sen gittiğinde bende buradan ayrıldım. Duydum ki geri gelmişsin ve ben... Seni çok özledim.'' David yatağın yanına gelerek yanıma oturdu. Kollarını sarılmak üzere uzattığında ise geri çekilerek onu tersledim. 

''İstemiyorum.'' 

''Ama neden?'' 

Ağlayacak gibi çıkan sesini önemsemeyerek kafamı başka yöne çevirdim. 

''Seni, seni artık... Bilemiyorum, David. Sanki içimde bir şeyler çabucak bitmiş ve seni unutmuşum gibi hissediyorum. Sırf savaşa gittin diye seni bırakmadım elbette sadece... Bak, biz olamayız. Ben bunu anladım.'' 

David'in gözleri karanlıkta parladı. Bir süre sessiz kaldıktan sonra yatakta biraz daha üzerime eğilerek beni öpmeye çalıştı. İşte o zaman cümlemden pişmanlık duymadım çünkü midemi bulandırıyordu. 

''Kes şunu!'' diye bağırdım bir an için durdu ve gözlerime bakarak yüzümü avuçlarının arasına aldı. 

Bacakları yatağın üzerinde toplanırken onu üzerimden itmeye çalıştım. 

''Sen hiç görgü nedir bilmez misin? Bu saatte bir kadının odasına rahatlıkla nasıl girebiliyorsun!'' 

''Seni istiyorum...'' Mırıldandı. 

Kaşlarımı kaldırarak karanlıkta parlayan yüzüne baktım. Alay ettiğini düşünüyordum ama oldukça ciddiydi. Komik bir şeye bakar gibi baktım. 

Cold FLOWHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin