BEĞENMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN :D -L
Düğün Günü (8 Ağustos 1810)
Julia beklemek istememişti hazırlıkları birkaç hafta içinde hallederek bize bir şey bırakmadı. Bana hazırlattığı beyaz dantelli elbisenin uçlarına bakarak döndüm. Çok güzeldi ama ne ara buraya geldiğimiz hakkında bir fikrim yoktu, David geldiğinden bu yana birkaç ay geçmişti. Harry odadan çıktığında yeni bir savaşın kokusunu almıştım ama henüz hiçbir şey olmamıştı ve ben hala tedirgindim. David ile bu kadar hızlı olmamıştı onunla yıllarca nişanlı kaldık, hiçbir zaman evlenmek istemedi. Bazen bana dokunmaya çalışır, fırsat kollardı.
‘’Zaman geldi.’’ Des yanıma yaklaştığında duvardaki Meryem Anaya bakarak teşekkürlerini sundu. Çanlar çalmaya başladığında kapıdan çıktık. Kilisenin içinde bulunan bütün konuklar ayağa kalktı ve bize doğru döndüler, boynumda ki inciler parlamaya başlamıştı. Harry kıvırcık saçlarını sallarken bana bakıp gülümsedi.
Konuklar beni süzerken kırmızı gözler parlamaya devam ediyordu, tütününe dokunan kadına attığım uyarıcı bakışlar üzere kadın yerine oturdu ve eliyle ‘aman be’ hareketi yaptı. Juliana ve Angela arkamdan gelirken ucu kıvrılan elbiseyi düzeltmek için birkaç kez eğildi, nedimelik ona yakışmıştı. Herkes yerini aldığında Harry elini uzattı ve çıkmama yardım etti, arkasında gördüğüm sarışın çocuk bana göz kırptığında biraz garipsedim. Tekrar Harry’ye döndüğümde gülümsüyordu, nasıl yani o ciddi miydi?
Yeminlerin edilmesi için İncil getirilmişti, Harry tam anlamıyla Hristiyan’dı. Her şeyin kusursuz ilerlemesi için binlerce kez çalıştığımız yeminleri benimle beraber tekrar ediyordu.
‘’Ve sen çocuğum bu kadını sonsuza kadar-‘’ Harry Rabin cümlesini keserken kocaman sırıttı.
‘’Onun gü- Koruyacağıma ve seveceğime söz veriyorum.’’ Kestiği kelimeye karşılık kaşlarımı kaldırırken göz kırptı.
‘’Tanrının bu iki çocuğunu mutlu olması dileklerimle karı-koca ilan ediyorum. Artık gelini öpebilirsin.’’ Rahip ‘Amen’ derken geri çekildi ve büyük şeyin üzerinden indi. İnsanlar- Ah! Soylu canavarlar alkışlarıyla ritim tuttururken Harry’ye baktım ve beni öpmesine izin verdim. Düğünün evde olmasını istememiştim bu elbiseye katlanmak bile bir ayrıcalıktı ne de olsa.
‘’Bütün bu olanlar bana inanılmaz geliyor.’’ Dedi Juliana, başımı evet anlamında sallarken Harry’yi kendime daha çok çektim. ‘’Ben hangi ara bu kısma geldiğimizi bile bilmiyorum.’’ Dedim gülerek Harry’ye döndüğümde kapıda ki birine odaklanmıştı, bir kadına. Kadın elbisesini düzelterek siyah saçlarının sağlam olduğuna emin olmak için el yordamıyla yokladı ve dışarı çıktı. Harry onun peşinden gitmek için benden uzaklaştığında ben de peşinden gitmeye yeltendim ama Julia beni durdurdu.
‘’O annesi.’’ Dedi ve elinde ki çiçekleri düzeltti.
‘’Eğer gidersen önemli konuşmaları yarıda kesilecektir.’’ Dedi Angela ve hızlıca yanımdan geçip gitti.
Harry hala dönmemişti ve ben insanları yalnız tebrik etmek zorunda kalmıştım. Bakışlarımla hala onu arıyordum, neredeyse akşam olmuştu. Bayan Valeries yanıma gelip sırtımı okşadığında buruk bir ifadeyle gülümsedim.
Eve tek başıma gitmek istemiştim, Julia karanlığa kalmamamı ve Harry’yi beklememi talep etmişti. Bay ve Bayan Valeries evi birkaç günlüğüne bize bırakacaklardı ki buna gerek olmadığını söylemiştim. Uzun saten kumaşı çekiştirirken çimlerin üzerinde yürümeye devam ettim, eve vardığımda derin bir iç çektim ve sanki hiç evlenmemişim hatta sıradan bir gün geçirmişim gibi kapıya doğru yürüdüm. Parmağımdaki yüzüğe bakarken dudaklarımı ısırdım ardından şakaklarımı ovdum. Kapıyı yavaşça açtığımda evin içinden gelen soğukluk ve bana doğru koşan küçük figür kucağıma atladı.
‘’Bay Muo! Günün nasıldı?’’ diye sordum, yüzümü yalarken havlamaya başladı. ‘’Evet, benimki de iyi sayılırdı.’’ Sesim kısık çıkmıştı, Harry’nin habersizce gidip geri dönmemesine aklım takılmıştı.
Muo’yu yere bırakıp içeri adım atacağım sıra ayaklarımın yerden kesildiğini fark ettim.
‘’Geleneklere göre yeni evli kadın eşinin kucağında eve girer.’’ Harry kıvırcıklarının yüzüme değmesine izin verirken kıkırdadım. ‘’Yeni evli bir kadın yalnız da bırakılmaz.’’ Dediğim de geri çekildi ve gözlerimi inceledi.
‘’Üzgünüm, eve dönecek kadar cesur olduğunu düşünememek benim hatamdı.’’ Dedi.
Omzuna yumruk attım canı acımış gibi ses çıkarıp peşine gülümsedi ve eve girip ayağıyla kapıyı kapattı. Bay Muo salona koştuğunda dudaklarımı sarkıttım.
‘’Neden odasına gitmiyor?’’ diye sordum, bizim yanımızda kalıyordu. Harry merdiven basamakların üzerinde durup bana baktı. ‘’Köpekle ilişki mi yaşıyorsun?’’ dedi ve kaşlarını kıskanç biri gibi çattı.
‘’Onun adı Muo ve o bir köpekten fazlası.’’ Kollarını tutarken ağırlığımı biraz daha verdim. ‘’Ah, doğru ya ama köpeklerin zihninden daha zor bir zihnin var.’’ Dedi, bu kez kaşlarını çatan bendim kahkaha atan ise o’ydu.
***
Odaya girmiştik ve birkaç dakikadır sadece birbirimize bakıyorduk, bakışlarımı odanın içine doluşan ay ışığına çevirip yutkundum. Annem hayatta olsaydı belki gelir ve bana destek olurdu belki de çok hızlı ilerlediğim için beni azarlardı.
‘’Arkanda duran sarışın kimdi?’’ diye sordum, Harry ayağa kalkıp üzerindeki ceketin bağlıklarını çözdü. ‘’Hayvan katili olan mı? O aptal kuzenlerimden birisi, Christian.’’ Dedi, genişleyen gözlerimi ona çevirdim ve seslice yutkundum.
‘’Christian… Christian Jacqueliny.’’ İsmini mırıldandığım sıra Harry alt dudağını sarkıtarak yanıma yaklaştı.
‘’Siz tanışıyor musunuz?’’ diye sordu. ‘’Evet, ikiye bölünen ailenin oğlu Bohow’ların… Ailem onunla evlenmemi istemişti. Bu yüzden kaçtım, onunla evlenmemek için.’’ Parmağımda ki yüzüğü döndürürken kaşları çatılan Harry’ye baktım.
OKUDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜRLER, 50. BÖLÜME GELDİK YETER ARTIK DİYE İSYAN EDENLER VAR İSYAN ETMEYİN AHAHA SİZİ SEVİYORUM BEĞENMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN :)X -L
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cold FLOW
Fiksi Penggemar''Soğuk, kan dolu şişelerin üzerinde parmaklarımı gezindirirken içim ürperti ile doldu, bir şeyler yanlış gidiyordu. Elbette yanlış gidecekti, bu insan hayatında 'Genel' olan şey değil miydi? Durun biraz, insan mı dedim? Hayır, kesinlikle insan deği...