''Lanet Olası Aşkın'' Bölüm:64

384 42 7
                                        

İYİ OKUMALAR, HİKAYEM 8K OLMUŞ HERKESE TEŞEKKÜRLER! BEĞENMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN :))X -L


1810

Annemi hep özleyen taraf oldum zaten ailede de sadece ben kalmıştım Calanthe soyunu devam ettiremeyecek olmam kötü olsa bile ailenin son üyesiydim. Harry ile aramız çalkantılıydı o hep acı olan tarafken ben nötr taraftım, biz aşık mıydık? Buna inanmalı mıydım?

Günler devamlı geçiyordu ve David ile Sandra artık bizi sıkıştırmaya başlamışlardı zaten çaresizdim artık gerçekten ne yapacağımı bilemiyor durumdaydım. Karnım burnumdayken daha da kötüleşmişti her şey.

''Buradan gidiyoruz.'' Harry odaya girer girmez bunu söylemişti. Rose'u kapıda görünce kaşlarımı çattım neden devamlı Harry'nin peşindeydi ki? ''Neden?'' diye sordum. ''Harry teyzem öldüğünden beridir kimse o eve girmiyor ama acele etmezsek o eve sadece giren biz olmayacağız.'' Rose kapıdan konuştu ve ortadan kayboldu, o 15 yaşındaki genç bir kız için olgun duruyordu.

''O neden senin peşinde?'' kaşlarımı çatmaya devam ettim. ''Kıskandın mı?'' soruma soruyla cevap bile vermemişti. ''Hayır, sadece hep senin peşinde Harry yeter artık seni o şekilde bulduğumda bile lanet olası kadınlara sarkıntılık yapıyordun sıra bu 15 yaşındaki kızı becermekte mi?'' tekrar yatağa oturdum. Önüme geldi ve çömelip ellerini dizlerimin üzerine koydu.

''Özür dilerim bebeğim, seni seviyorum. Seni gerçekten çok seviyorum ve yemin ederim hiçbir kızla beraber olmadım hatta...'' elleri bacak arama girdiğinde nefes alışlarım hızlanmıştı. Kasıklarımda gezen elleri bağımsız inleyişime sebep oluyordu. ''Bunu ne kadar özlediğimi bilemezsin.'' Klitorisimin üzerinde parmakları durdu ve kıyafetin üzerinden içeri doğru baskı yaptı. Kapının açık olduğunu fark ettiğimde onu durdurdum.

''Bunu yapamayız Harry.'' Kapıya bakıp iç çektim. ''Kapıyı kapatabilirim?'' diye öneride bulunup ayağa kalktı ama başımı hayır anlamında sallayıp ellerimi karnımın üzerine koydum. ''Bu varken olmaz.'' Gülümseyip karnımı ovaladım, yeniden çömelip karnımı öptü.

''Haklısın ama seni gerçekten özledim Cassy.'' Dedi.

''Seni henüz affetmedim Harry bu sadece bir bahaneydi.'' Onun neden bilmiyorum bir şekilde üzülmesini istiyordum sanırım bu iblis beni ciddi anlamda değiştiriyordu.

***

Derin bir sancıyla gözlerimi açtım bacağımın üzerinde uyuşmuş acı neredeyse karnımda ki sancıyla eş değerdi. Açık saçlarım yattığım yerden doğrulmamla beraber omuzlarıma sert bir şekilde çarpmıştı, ben yatağımda değildim. Hızlı hızlı nefesler alarak kalkmaya çalıştım, esen rüzgâr tenime değdikçe çığlık atıyordum. Karanlıktı ve göz gözü görmüyordu tek duyduğum şey karanlığın içinde ki o derinden gelen sessiz kötülüktü. David yine beni koparıp almıştı o boşluğu bulmuş, tek fırsatta yine beni koparıp almıştı. Çıplak olan titreyen bedenimi toprakla örterek saçlarımla destek verdim ve tamamiyle açıkta kalan yerleri örtmek için büyük çaba harcadım.

''Harry!'' ses yoktu ki şuan için bu lanet olası karanlıkta bunu yapmam bile tehlikeliydi, ağlamaya başladım. ''T-tanrım... Yardım et...'' çenem titriyordu.

Baykuşlar ağaç dallarına oturmuş beni izlerlerken yürümeye devam ettim hatta koştum, durmadan koştum.

''Bu taraftan Cass, bu taraftan.'' Annemin mırıldanışları kulağıma dolmuştu. ''A-Anne?'' her kelimemde sadece kekeliyordum.

Karanlıkta annemi göremiyordum bu yüzden gözlerimi kapatarak Harry ile iletişim kurmayı denedim.

''Korkuyorum, Harry lütfen beni bul.'' Dizlerimin üzerine çöktüm, ellerimle yüzümü örterek ağlamayı sürdürdüm. Korkmak ya da ağlamak çözüm değildi sadece bebeğim için korkuyordum fakat geçen gece onu vermek için bir yere gidip ağlayan kadınla neredeyse anlaşma yapacaktım. ''Harry! Yalvarırım bul beni... Üşüyorum Harry lütfen...'' hıçkırmaya başlarken duyduğum çatırtılar ile beraber daha çok gerildim.

Ormanın ortasında kaç saattir bu haldeydim hiçbir fikrim yoktu gözlerimi yeniden kapatıp Harry'yi düşündüm neden bilmiyorum ama tek düzgün düşünebildiğim o'ydu oysaki Julia ve diğerleri de evdeydi ya da bilmiyorum işte... ''Harold? Orda mısın?'' kendi kendime fısıldadım, dudaklarımın üzerinde biriken gözyaşları ağzıma girmiş tuzlu bir tat bırakmıştı. Hala bir ses yoktu, dizlerimi göğsüme doğru çekerek olduğum yerde sallanmaya başladım.

''Cassandra!'' arkamdan gelen boğuk ses ile ayağa kalktım ay ışığının yardımıyla karşımdaki silueti inceledim ki buna gerek yoktu. Hızla Harry'ye doğru koştum. ''Buradasın!'' titreyen çıplak bedenim büyük bedenine çarptığında başımı gömdüm ve gözlerimi sıkıca yumdum.

''Seni bulamayacağım diye çok korktum Cassandra yemin ederim aklımı kaybediyordum.'' Üzerinde ki paltoyu çıkardı ardından omuzlarımın üzerini saracak şekilde yerleştirdi. ''Tanrıya şükürler olsun sana ulaşmayı her yoldan denedim ama cevap vermedin gerçekten yaşlanıyor muyum yoksa bir daha seni göremeyeceğimi mi hissettiğim için bu kadar kötü oldum bilemiyorum.'' Paltoya iyice sarındım, titremeye devam ederken kollarını bacaklarımın arasından geçirip beni kucağına aldı.

Yol boyunca kucağındaydım ve o yürüdükçe sarsılan saçlarını izliyordum. Çok etkileyici görünüyordu her zaman bu şekilde inceleme fırsatım olmadığı için bugün için özel bir çekicilikte olabilirdi bu. Kollarımı boynuna doladım, yanan ateş ile beraber başımı başka yöne çevirdim.

''Olamaz...'' Harry yutkunarak fısıldadı. ''Ölülerin ne işi var John amca değil mi o?'' Harry'ye baktığımda yüzü kasılmıştı. ''Bebek için gelmiş olmalılar lanet olsun! Cassandra bana bak, bu ağacın altında bekleyeceksin.'' Gözlerinin o genişleyen siyahlığını görebiliyordum. Başımı olumsuz anlamda sallayıp ona daha çok sokuldum.

''Hayır Harry! Ya beraber gideriz ya da bu lanet olası işi çözeyim derken beni de yalnız bırakmayacaksın!'' dedim, burnum genişlerken karnıma ara ara giren sancıyı da göz ardı etmeye çalıştım. Her sancıda yüzüm daha çok buruşuyordu. ''Bu kadar inatçı olma Cassandra!'' neden bana bağırmak zorundaydı? Bu şekilde mi koruyacağını sanıyordu? ''Harry! Beni dinlemek zorundasın, Sandra'nın aynası kayıpken...'' Harry beni bir anda susturacak şekilde olduğumuz yerde döndürdü. ''Onlara ayna karşılığında bebeği vereceğimizi söylersek anlaşabiliriz böylece fahişenin bebeğiyle aynayı takas eder savaştan kurtuluruz.'' Kaşlarımı daha çok çattım. ''Nasıl bu kadar rahat olabilirsin? O da bir anne ve bebeğinin parçalanacağı düşüncesi onu kahreder Harry!'' Dedim, tam bana bir şey söyleyecekti ki bize doğru gelen kalabalığa doğru başını çevirdi.

Beni ayaklarımın üzerine bıraktıktan sonra arkasına iterek kendini daha çok önüme attı. ''Sana hiçbir şey yapamazlar.'' Güven verici ses tonuyla konuştuktan sonra tekrar önüne döndü.


BEĞENMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN :)XX -L

Cold FLOWHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin