GENÇLER BABAMIN AZİZLİĞİNE UĞRADIM NETİ KAPATTI MOBİLDEN ATIYORUM ONDAN GEÇ GELDİ KUSURA BAKMAYIN SİZİ SEVİYORUM İYİ OKUMALAR!! BEĞENMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN!!! :))x -LHarry'nin sırtındaki derinin gerginleştiğini fark ettim, saçları başının üstünde zıplıyorlardı. Omzunun üstünden bana baktığında siyah gözlerinin yeniden belirginleştiğini fark ettim, bir hata olmalı nereye baktığı tam olarak belli değildi. Sandra sinsi tavırlarıyla sırıtarak başını eğdi, David kollarında ki morlukların bir simgeye dönüşümünü göstermek üzere sergiledi. Damar ve morluklarla kaplı kolunun üzerinde açılan yaralar da dikkatimi çekiyordu eğer bu piçliği bana yapmasaydı onun için üzülebilirdim ama o benim neredeyse duygusuz biri olmama neden oluyordu.
''Savaşı durdurmazsanız acı kayıplar vereceksiniz.'' Dedi Matt tükürürcesine. Sandra'nın kahkahası kulağımda çınlayınca parmaklarımı kulak deliğimi kaşımak için kullandım.
''Tanrı aşkına, birinin sesi bu kadar mı rahatsız edici olabilir?'' diye sitem ettim ardından bana dönen bakışlara karşı 'ne var?' bakışı attım, Harry'nin bıyık altı gülüşü yapması içimi biraz olsun rahatlatmıştı.
''Siz bize onu verin biz de tamamiyle yani bütün bu şeyleri durduralım.'' Beni gösterirken sırıtıyordu, Harry ise onun bakışlarına odaklanarak kaşlarını çatmıştı. Bana 'o' diye hitap ettiği ve şeytanca sırıttığı için ona içimden küfürler ediyordum yine de annem daima hanım(!) kız olmamdan söz edip dururdu.
Gözlerimin önünde çakan şimşekle beraber geriledim, etrafı bulanık görüyordum. Omzunun üstünden bakan Harry bile bedenini tamamiyle bana döndürmüş, kaşlarını kaldırmıştı. Sandra'nın o iğrenç dudaklarının büzüldüğünü fark ettiğimde onu öldürürken hayal ettim saniyeler içinde tuttuğum kin ile sil baştan Shakespeare tiyatroları yazabilirdim ve eminim daha trajik ölümler olurdu. Kolumu sarsan biri bana ulaşmaya çalışıyordu ama şu beyaz sisi görebilseydi geri gelemeyeceğimi bilirdi. Annemin sesini duyuyordum, evet, kesinlikle o annemdi ve benimle konuşmak için harika bir zaman seçmişti.
''Lucy,'' diye mırıldandı, onu duymak için beyaz bulutların arasına adım attım ama hayır ayağımın altında ezilen taşları hissedebiliyordum. ''Harry'ye kullanabilmesi için hançerini ver. Üzerinde ki kırmızı taşa akan kan ile beraber onu gökyüzüne sunsun.'' Hançerimin üzerinde yeşil ve kırmızı taşlar bulunuyordu çevresi ise gümüş metal ile çevrelenmiş adeta 'ben seninim' diye haykırıyordu.
''Bekle, ne?'' dedim ama annemin soyutlaşan bedeni gözden kayboluyordu, nefesimin kesildiğini ve artık ayakta durmadığımı fark ettim.
***
Elimi başıma götürüp sakince ovalarken biri dizimi kavradı ve hafifçe sıktı. ''İyisin değil mi?'' dedi, ayakucumda dikilen ve endişeyle bakan Juliana. Başımı belli belirsiz sallayarak doğrulmaya çalıştım, o John amca diye hitap ettikleri adamı görünce, yerimde sıçradım ve doğal olarak bana güldüler, hey! hayatımda her zaman ölü görmüyorum değil mi? Adam gözlerini kısarak yırtılmış kumaşın söküğüyle oynadı ve kötü yürüyüşüyle hafifçe geriledi.
''Ne olduğunu hatırlayamıyorum.'' Dedim bulunduğumuz yeri süzerken, gerçekten neredeydik? Angela gözlerini devirip ellerini birbirine sürttü bir an için kıvılcım çıkacağını düşündüm.
''Burnun kanadı ve gözlerinin içinde ki o siyahlar dehşet verici şekilde genişledi. Durduk yere bu harcadığın gücü hiçbirimiz anlayamadık, Harry onları senden uzaklaştırırken biz de seni Matt'in evine getirdik. Orada ne oldu bilmiyorum ama nefesinin kesilmesi korkutucuydu'' diye açıkladı Julia, hızla yattığım yerden kalktım ve bu ani hareketlerim yüzünden duvara tökezledim. ''Nereye?'' Angela dirseklerimi tutarken kaşlarını çatıyordu, ona ne?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cold FLOW
Fanfiction''Soğuk, kan dolu şişelerin üzerinde parmaklarımı gezindirirken içim ürperti ile doldu, bir şeyler yanlış gidiyordu. Elbette yanlış gidecekti, bu insan hayatında 'Genel' olan şey değil miydi? Durun biraz, insan mı dedim? Hayır, kesinlikle insan deği...