Oncelikle birsey demek istiyorum. Kerem'i degistirdim. Artık adi Ben Bowers. Ona gore dusunun yani :)
Bölüm şarkısı: Cem Özkan-Dön Bana
Sabah sabah telefonumun çalması ile uyandım. Of ya benim uykum vardı ama! ya!! Arayanın kim olduğuna baktım. Kerem'di. İlk çalışta açtım.
'Güneş, neredesin!' Dedi. Sesi hafif sinirli ve gergin çıkıyordu.
'Aşkım, ben uyuyordum ya' Dedim uykulu sesimle.
'Saat 8 oldu merak ettim. Özür dilerim aşkım'
'Sorun değil aşkım' Dedim.
'O zaman ben 5 dakikaya sizin eve geliyorum'
'Ne? 5 dakika mı?'
'Evet Güneş. Hızlı hazırlan bir tanem'
'Tamam tamam' Dedim ve telefonu kapattım. Koşturarak banyoya gittim. Hızlıca elimi yüzümü yıkadım. Allahtan dün gece erken yattım. Öykü'yle daha sonra konuşuruz diye daha sonra haber vermeyi akıl ettim. Dolabımın karşısına geçtim. Dar bir tayt ve bol bir beyaz bluz geçirdim üstüme. Korna sesi ile irkildim. Aynada son kez saçımı tardım ve düzelttim. Okul çantamı sırtıma astım ve elime de telefonumu aldım. Koşturarak aşağı indim. Masada bir miktar para vardı. Parayı alıp ayakkabılığa yöneldim. Zil çalıyordu şimdide. Hemen açtım. Kerem içeri giriyordu. Yanağımdan öptü ve içeri girdi.
'Ben kahvaltı yapmadım aşkım. Hadi beraber yapalım. '
'Ah, okulda atıştırsak. Gecikeceğiz'
'Evet biliyorum ama ben sevgilimin elinden yemek istiyorum' Dedi.
'Zıkkım ye' Diye mırıldandım. Duymuş olacak ki 'hey duydum' dedi. Kıkırdadım ve sofrayı hazırlamaya koyuldum. Beceriksizim ama. Keşke Öykü de olsa, yardım ederdi. Kız becerikli abi ya. Neyse, salatalıkları ve domatesleri çıkardım. Yıkadım ve gerekli malzemeleri de çıkardım. Yaklaşık 15 dakikada hazırlamıştım.
'Eline sağlık aşkım' Dedi gülümserken. 'Afiyet olsun' Dedim ve kaş göz işaretleri ile artık evden çıkmamız gerektiğini işaret ettim. O da anladı.
'Güneş.. Sana bir hediye aldım' Dedi. Ben şaşkın şaşkın ona bakarken, o da cebinden bir kutu çıkardı. Siyah kutuyu yavaşça açarken, gözlerimin içine baktı ve gülümsedi. Bende mutlulukla gülümsedim. Hediyeye falan gerek yoktu, benim yanımda olması bana yeterdi ki. Kutuyu açtı. Melekli bir kolyeydi. Ucunda da bizim baş harfimiz yazan bir kolyeydi. Tek kelimeyle muhteşem bir hediyeydi. Utancımdan bakışlarımı yere diktim. Eliyle çenemi tuttu ve kendisine bakmamı sağladı. Ben ona gülümserken, arkama geçti ve kolyeyi taktı. Ben hala gülümsüyordum. Bu an dursaydı keşke. Keşke! Taktıktan sonra karşıma geçti. Bir süre birbirimizin gözlerinin içine baktık. Elimi tuttu. Dedikleri beynime kazındı adeta.
'Beni hayata bağladın Güneş. Seni çok seviyorum. Bir tanem' Dedi. Yavaşça dudaklarıma doğru eğildi. Bende yaklaştım ona. Sonra dudaklarımız birleşti. Kollarımı onun omzuna yerleştirdim. O da belime yerleştirdi. Nefesini hissediyordum. O muhteşem kokusunu. Dudaklarını boynuma sürttü ve konuşmaya başladı.
'Seni hiç bırakmayacağım meleğim' Gülümsememi sağlamıştı. Geri çekildiğimizde birkaç dakika beklemesini söyledim. Kafasını olumlu anlamda salladı. Lavaboya gittim ve dişlerimi falan fırçaladım. Geri geldiğimde Kerem kapıdaydı. 'Hadi artık' bakışları attı. Kafamla onu onaylayıp yanına gittim. Çantamı girişten aldım ve omzuma astım. Ayakkabılarımı da ayağıma geçirdim. Kerem'in esprileri ile arabaya doğru yürüdük.
'Kerem değil, Kaskerem' Dedi epri yeteneğini kullanarak. Kahkaha attım. O da gülümsedi. Ah, mümkünse gülmesin lütfen! Dudağından hemen öptüm ve geri çekildim.
'Çok teşekkür ederim.. Her şey için. Seni çok seviyorum Kerem.'
'Bende bir tanem' Dedi ve ellerini belime koyup, kendine çekti. Saçlarıma ufak öpücükler bıraktı. Arabaya geldiğimizde kapımı açtı.
'Teşekkürler bayım'
'Bir şey değil kraliçem' Kıkırdadım. Mümkünse zaman dursun artık! Kalbim çok hızlı çarpıyor.. Sanki duracakmış gibi..
Gülümseyerek cevap verdim. Arabaya bindik. Radyodan müzik açtım. Şansa bakın ki bu şarkı bizim şarkımızdı.
Cem Özkan- Dön Bana
Üzülürüm yine
Resmini görünce
Maziye bakarak
Vazgeçemem senden
Bir ömür geçse böyle
Ardından yalvararak
....
Okula geldiğimizde arabadan indim. Kerem'i park etmesi için bekleyecektim. Bu sırada Öykü geldi mi diye bakıyordum. Bunları anlatmazsam çatlardım!
'Hadi aşkım' Kerem de yanıma geldiğinde dersin başlamış olduğunu fark ettik. Zaten 20 dakika gecikmiştik. Girmemek daha mantıklıydı sanki. Kerem elimden tuttuğu gibi binanın içine sürükledi.
'Bu derse girmeyelim' Dedi. Bende olumlu anlamda kafamı salladım. Bugün çooook mutluyum. Hem de inanılmaz! Yanımda Kerem varken zaten mutlu olmamak elde değil! Boş boş sınıfa geldiğimizde yavaşça dudaklarıma yaklaştı. Bende gözlerimi sımsıkı kapattıım. Okulda -hele boş bir sınıfta- böyle öpüşecek olmamıza utanıyordum ama karşı çıkmazdım ki. Hem ben de istiyordum.. Kerem'le öpüşmek. Elimi boynuna doladım. Bir süre sonra gözlerimi açtım. Kapının açılması ile o yöne bakmamaya özen göstererek, Kerem'i üstümden ittim. Acıyla inlerken, içimden binlerce kez özür diledim ona.
Kapıya baktığım gibi ağzımdan döküldü kelimeler;
'ÖYKÜ?'
'GÜNEŞ?'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIM #Wattys2015
Literatura FemininaBirbirini seven iki insan.Doruk ve Öykü. Ne ayırabilirdi ki onları? Ya başkaları girerse hayatlarına..? Belki de birbiri için atan kalp, başkası için atar.. **** ''Seni çok seviyorum Öykü. Hem de deliler gibi. Sakın beni bırakma. Lütfen.!'' ''Ben...