Derin bir nefes alarak Hyunjin bey'in kapısını tıklatmıştım birkaç kere. Bu sabah işe gelir gelmez, Byun hanım bana Hyunjin bey'in çok sinirli olduğunu, ve beni çağırdığını söyledi.
Dün, neyse'ki Hyunjin bey Byun noona'ya sadece kızıp bağırmış ama işten atmamıştı. Nedenini bilmiyorum. Acıdığını düşünsem bile imkansız gibi bir şey olurdu. Onu yıllardır tanıyorum. Kimseye acımaz. Ama bebeğime acımayacağını düşünmemiştim..
Çok korkuyordum. Yaptıklarımın neredeyse hepsini düşünmüştüm. Tüm dosyaları dikkatle yazmıştım. Ona kötü bir şey söylememiştim. Sorun neydi ki?
"Gel."
Sesini duyar duymaz içeri geçmiş ve başımla selamlaştım. Kapıyı kapatmak tamamen aklımdan çıkmıştı. O panikle gözlerimi de sıkıca kapatmıştım.
"Ne yaptıysam çok özür dilerim, efendim!"
"Kapıyı kapat."
Kafamı hafifçe kaldırıp ona bakmıştım. Masaya yaslanmış beni bekliyordu.
Hızla arkamdan kapıyı kapatıp geri ona dönmüştüm, ve yine başımı eğmiştim.
"Efendim, ben bu sıralar çok dalgınım bir şey yaptıysam çok ama çok özür dilerim! Yani bir daha olmayacak, özür dilenilmesinden nefret ediyorsunuz çünkü.. off.."
Hızlı hızlı konuşmaya devam ederken üstüme yürümeye başlamıştı. Çok korkuyordum. İşim umarım bitmezdi. İşimin bitmesinden çok korkuyordum.
"Sen, adının Felix olduğuna emin misin?"
"Hı??"
Aniden dibimde durduğunda, gözlerim hızla açılmıştı. O an ne demek istediğini anlamamıştım. O panikle aklım karışmıştı. Sessizce gözlerinin içine bakakalmıştım.
"Sen Yongbok musun?"
Dediği an korkarak geriye bir adım atmıştım. O ise bana daha fazla yakınlaşmıştı. Kalbim de birden hızlı atmaya başlamıştı. Çok korkmuştum. Öğrenmişti işte Yongbok olduğumu. Neler olacağını bile düşünemeyecektim artık.
"Hayır, değilim."
İnatkar şekilde konuşup itiraz etmiş ve başımı eğmiştim aşağı. En azından son şansımı kullanmıştım. O sessizce duruyordu öyle. Yüzümü inceliyordu. Gözlerimin içine bakmıştı. Dudaklarıma bakmıştı. Sonra da çillerime.
"Yalan söyleme bana. Yalandan nefret ederim."
Ellerini ceplerine sokmuştu. Resmen artık dibime kadar girmişti. O kadar yakındı ki ondan başka bir şey görmüyordum diye, gözlerimi kapatmıştım sıkıca. Onun gülümsediğini hissetmiştim. Gülümsemesinden emin değildim ama çok sessizdi.
"Sen çok güzelleşmişsin."
"Ama ben Yongbok değilim.. "
Biliyordu işte. Artık öğrenmişti. Ama nereden öğrenmişti bilmiyordum bile.
Sessizce kafamı kaldırmıştım ona bakmak için. Gözleri tam gözlerimin içine bakıyordu. Elini birden yüzüme götürmüştü. İşaret parmağının yanıyla okşamıştı yanağımı. Tüylerim diken diken olurken bana daha fazla yakınlaşmıştı. Kalbim çok hızlı şekilde çarpıyordu.
"Eskisi kadar güzelsin. İnat etme, sen olduğunu biliyorum."
Parmağını dudaklarıma götürdüğü zaman bakışlarımı yere indirmiştim. Utanıyordum. Beni hâlâ sex oyuncağı olarak mı görüyordu? Benim olduğumu anlar anlamaz hemen neden güzel olduğumu söylemişti ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my son's father is a boss | hyunlix ✔
Teen Fiction"Yeni patron mu? Dünya çapında ünlü, bay Hwang'ın oğlu mu dedin?" Benim eski okulumda cinsel ilişkiye girdiğim, Hyunjin mi!?? ⚊⚊⚊ ๑Düz yazı ๑Yetişkin içerik ๑Mpreg ๑Daddykink