Isırmaktan yara yaptığım alt dudağımı yeniden ve yeniden dişlerken, aynı zamanda sakinleşmeye çalışıyordum.
Hyunjinin kapısının önündeydim. Gelmeme cesaretini bulamamıştım. Gelmezsem beni öldürürdü. Bu yüzden.. gelmek zorunda kalmıştım. Ama titrercesine korkuyordum. Çünkü onu dinlememiştim.
"Tamam sakinim. Bir şey yapamaz sonuçta.."
Son defa iç çekip kapının zilini çalmıştım. Ama hiçbir ses duyulmamıştı. Uzun sessizlikten sonra kapı sesli şekilde açılmıştı. Karşımda Hyunjin'i görmüştüm.
Takımı üstündeydi. Yine her zaman ki gibi yakışıklıydı. Ama bu defa gömleği onun bedenine tam oturuyordu. Yani gömlek dışından yapılı bedenini görebiliyordum.
"Seni bekliyordum."
"Ö-öyle mi??.."
Hyunjin kapıdan çekilerek içeri geçmeme yol vermiş ben ise hemen içeri geçmiştim, yutkunarak. İçeri geçerken sırıtarak gözleriyle beni izlemişti. Ben girdikten sonra ise kafasını benden ayırmadan kapıyı eliyle kapatmıştı.
"Geç içeri."
Bir şey demeden içeri yürümüş ve onun da gelmesini beklemiştim. Hyunjin gelmiş ve eliyle koltuğu göstermişti oturmam için.
Ben koltuğa oturduğum zaman, o da yanıma oturmuştu.
"Hyunjin.. biliyorum bana sinirlisin ama yemin ederim ki sadece babana inandım. Seni dinlememekle alakası yok."
Hyunjin görmezden gelirmiş gibi masanın üstünden içki dolu bardağı alıp bir yudum almıştı.
"Ama seni ağır şekilde uyarmıştım Felix. Gidersen kendimden geçerim demiştim."
Hızla bakışlarımı kaçırmıştım. Stresten ayağımı sallamaya başlamıştım. Ortamda sessizlik oluşmuştu. O içkisini içiyor ben öylece duruyordum.
Diye düşünürken sonunda içkisini fondip yapıp masaya bırakmıştı. Ben ise irkilmiştim.
"Dinlenmen yettiyse hadi gidelim."
"Ne? Nereye? Nasıl yani?"
Hyunjin ayağa kalkıp kolumdan tutmuş ve beni de ayağa kaldırmıştı. Sessizce beni yatak odasına sürüklemesini izlemiştim. Yatak odasının kapısına geldiğimizde benim ilk içeri geçmem için zaman tanımıştı. Ben de içeri geçmiştim.
"Hyunjin, buraya neden geldik?"
Sorumu cevaplamadan kendisi de içeri girip kapıyı kapatmıştı. Onu izlerken kapıyı ardından kilitlediğini görmüştüm. Gözlerim büyümüştü. Siktir. Tahmin ediyordum artık.
Elimi tutup beni yatağa doğru götürüp yatağa oturtmuştu. Yavaşça üstüme çıkıp, uzanmama sebep olmuştu. Eliyle saçımı okşamıştı sessizce sonra ise bakışlarını bana çevirmişti.
"Oysa ki uyarmam boşa değildi."
Bakışlarımı kaçırıp gözlerinin içine bakmıştım. Koyu kahverengi gözleri sanki olacakları bana önceden anlatıyor gibiydi. Sinirliydi, Hyunjin.
Geri çekilip kravatını çekiştirmiş ve boynundan sallanmasını sağlamıştı. Dar gömleğinin de birkaç düğmesini açmıştı. Saçlarını bir toka ile toplayıp yeniden üstüme eğilmişti.
"Hyunjin.."
"Hmm?"
Beni dinlemiyor gibi dudaklarımı izlemişti sadece. Kemerini çıkardığını fark etmiştim. Bu yüzden yutkunup alt dudağımı ısırmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my son's father is a boss | hyunlix ✔
Teen Fiction"Yeni patron mu? Dünya çapında ünlü, bay Hwang'ın oğlu mu dedin?" Benim eski okulumda cinsel ilişkiye girdiğim, Hyunjin mi!?? ⚊⚊⚊ ๑Düz yazı ๑Yetişkin içerik ๑Mpreg ๑Daddykink