part 9

8.8K 756 546
                                    

"Felix neden bu kadar çok Hyunjin beyin odasına gidip geliyor??"

"Ben de fark etmiştim. Sanırsam eski patron gibi Hyunjin bey'de, çocukla sevişip para veriyor."

Duyduğum şeylerle dişlerimi sıkmıştım. Hyunjin'in beni odasına bu kadar sık çağırması hakkında bir fikrim yoktu. Bana yakın mı olmak istiyordu yoksa başka bir şey mi anlayamıyordum.

"Yok ya, Felix'in borçları var ama Felix öyle şey yapmaz. Yapmaz herhalde?"

Kızlar fısıldayarak konuştuklarını düşünselerde dedikleri her şeyi duyuyordum. Resmen benim dedikodumu yapıyorlardı. Ve bunlara katlanmak cidden artık çok zordu.

"Sikeyim, yeter artık. Rahat bırak'ın Felix'i. Felix öyle şey yapmaz!!"

Eunjae sunbae hemen ayağa kalktığında, kolundan tutarak yerine oturtmaya çalışmıştım. Kızlar şaşkınca Eunjae sunbae'ye bakmıştılar.

Eunjae sunbae beni korumaya çalışıyordu. Oluşan söylentilerden o bile rahatsız olmuştu.

"Felix hoobe, Hyunjin bey sizi bekliyor."

Az önceden beri beni Hyunjin'in odasına yönelten kadın geldiğinde nefes vermiştim. Tam ayağa kalkacakken, Eunjae sunbae kolumdan tutup beni yerime oturtmuştu.

"Felix'in işleri var. O bakamaz şuan."

"Sorun yok, sunbae. Ben iyiyim, korumana gerek yok."

Eunjae sunbae'nin kolundan tutarak yavaşça kendimden uzaklaştırmış, ve gülümsemiştim. Eunjae sunbae ise dişlerini sıkmıştı.

Kadın önden yürümeye başladığında gözlerimi yavaşça açıp kapamıştım. Hâlâ tüm bedenim acıyordu. Ve çok yorgundum. Her an düşüp bayılabilirdim.

"Bu taraftan."

"Ha? Ama Hyunjin'in- yani Hyunjin beyin odası bu tarafta değil??"

Kız beni dışarıya yönlendirdiğinde, şaşırmıştım. Çıkış kapısına doğru yürüyorduk. Hiçbir şey anlamamıştım.

Sonunda bir arabanın önünde durduğumuzda arabayı incelemiştim. Arabaya mı çağırmıştı beni? Yoksa sadece iş arkadaşlarım benimle dalga mı geçiyordu?? Neden beni arabaya çağırsın ki? Ve iş saati yakında bitecekti.

Kadın arabanın kapısını açtığında, Hyunjin'i görmemle irkilmiştim. Arabaya? Beni? Çağırmıştı??

"Neden öyle bakıyorsun? Geçsene."

Fikirlerimden ayrılıp hemen arabaya geçmiş, ve önünde ki koltuğa oturmuştum. Hyunjin ise gözleriyle beni izlemişti. Ben oturduğumda da kadına kapıyı kapatmasını söylemişti. Kadın ise kapıyı kapatıp gitmişti.

"Şey.."

Neden beni arabaya çağırdın diye sormak için mırıldanırken, Hyunjin tek kaşını kaldırmıştı bana bakarak.

"Beni.. neden arabanıza çağırdınız?"

Derken ona bakmıyordum. Yüzümü aşağı indirmiştim. Hyunjin ise derin iç çekip arkasına yaslanmıştı.

"Anlamadım Yongbok. Ne geveliyorsun orada?"

Utandığım için mırıldanarak konuşuyordum. Tek düşündüğüm iş bitse de gidip evde dinlenseydim. Tüm bedenim zonkluyordu.

"Ben şey diyorum.. neden arabaya.."

Boynumu kaşıyarak çaktırmadan göz ucuyla ona bakmıştım. Resmen gözlerimin tam içine bakıyordu! Neden bana sürekli öyle bakıyordu ki?? Sürekli mırıldanarak konuşmamdan bıkmış mıydı? Ya da sürekli soru sormamdan?

"En son şirkette yaptığımızda rahatsız olmuştun. Evimde rahat olursun diye düşündüm."

Dedikten hemen sonra bakışlarını benden çekip arabanın camına kenetlemişti.

Benimle yine yatmak mı istiyordu yani?! Sabahtan beri benimle bu yüzden mi uğraşıyordu bu herif?!! Benim canım hâlâ acırken?! Ve hamile kalabilme olasılığım varken?

"Felix?"

"Ben yapmam asla!"

Diye bağırdığım gibi araba da sessizlik oluşmuştu. Hyunjin ise bana dikkatle bakıyordu.

"Şirkette yapmak mı hoşuna gitti? Evimde yapmak istemiyor musun??"

Tek düşündüğü yapacağımız yerdi. Benim duygularımı önemsiz buluyordu. Kendisini ulaşılmaz birisi sandığı için teklifini kabul edeceğimi sanıyordu. Ama bu defa kabul etmeyecektim. Bebeğimi daha unutmamışken, yeni bir travmaya yol açmak istemiyordum.

"Hayır. Seninle yapmayacağım. Aç şu kapıyı gitmek istiyorum."

Elimi arabanın kapısına yönelttiğimde, dişlerimi sıkıyordum. O cidden düşüncesizdi. Hepte böyle olmuştu. İlk başta onunla yapmamalıydım. Onun teklifini kabul etmemeliydim.

"Anlamadım?"

"Anlanılmayacak bir şey yok. Gitmek istiyorum, seninle yatmayacağım."

Kapıyı açmaya çalıştığımda açılmıyordu. Kilitliydi. Bir yerden kilit yeri açılıyor olmalıydı.

"Sen iyi misin, Felix??"

"Neden iyi olmayacakmışım?! Yatmayacağım işte seninle. Aç şu kapının kilidini."

Bir kaç defa kapıyı açmaya çalıştığımda yine de açılmıyordu. Kesinlikle kilitliydi.

"Hayır onu söylemiyorum, yüzün kızarmış ve bedenin titriyor."

Dediğinde duraksamıştım. Çatık kaşlarımı gevşetip ona bakmıştım. O ise elini alnıma koyup ateşimi kontrol etmişti. Ben sadece donmuştum.

"Ateşin var senin. Bedenin'de soğuktan titriyor olmalı."

Alnımı birkaç kere eliyle okşamış ve geri çekilerek kendi ceketini çıkarmıştı. Ceketini getirip omuzuma koyduğunda, sessizce onu izlemiştim. Sabahtan beri o yüzden mi hem üşüyor hem de yorgundum??

"Hastahaneye götüreyim mi seni? Yoksa istemiyor musun?"

"Kendime bakarım ben. Yine de t-teşekkürler."

Göz ucuyla ona baktığımda gülümsüyordu. Hah?! O cidden gülümsüyordu? Bana? Ben onun kas bozukluğu olduğunu sanmıştım. Hiç gülümsemediği için. Bu yüzden şuan oldukça şaşırmıştım. Bu kadar kaba bir insan, şuan bana gülümsüyordu. Ne oluyordu ya?

"Evine bırakabilirim seni. Sen istersen eşyalarını topla gel, otobüsler soğuk olur."

Benim otobüsle eve gittiğimi de biliyordu. Ve haklıydı. Ne zaman otobüse binsem soğuktan ölüyordum.

"Ben yine de otobüsle gidebilirim."

"Taksi tutayım o zaman sana. Ateşin varken otobüsle gitme."

Cebinden telefonunu çıkardığında, elimle Hyunjin'in ceketini kontrol etmiştim. Çok güzel kokuyordu. Kokusu şuan burnuma kadar gelmişti, ve koklamadan duramıyordum.

O telefonla konuşmaya başladığında hemen kendime gelmiştim. O bugün bana gülümsemişti? Benim için endişelenmişti ve bana taksi çağırmıştı. Hatta ceketini bile bana vermişti.
Belki'de sadece onun hakkında yanılmıştım.

Ama neden bana iyi davranıyordu hiç bilememiştim.

my son's father is a boss | hyunlix ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin