Telefondan Eunjae hyung'un bana yazdığı mesajlara bakarken, arkamda ki ağaca yaslanmıştım. İşe gitmediğim için endişelenmişti.
O günden sonra işe ara vermiştim. Düşünmek istiyordum. Kafam karmakarışıktı. Bay Hwang, yine adamlarını bana saldırtmıştı. 5 yıl önce yaptığı gibi. Aynısını yaptırmıştı. Aklımın başıma gelmesini söylüyormuş gibi.
Hayatımdan nefret etmiştim. Sırf Bay Hwang yüzünden. İstediğim kişiyle sevgili olamıyordum. Hayatım borçları ödemekle geçiyordu. Bebeğimi görememiştim. Bunlar yetmiyormuş gibi üstüne psikolojik sorunlarım ortaya çıkmıştı.
Babası benden oldukça nefret ediyordu.
Telefondan saat'e baktıktan sonra uzandığım ağacın dibinden kalkmıştım. Kalktığım gibi, üstüme doğru gelen arabanın ışığı gözlerimi karartmıştı. Arabanın ışıklarından gözlerimi buruşturup elimle ışığı engellemek için gözümün üstüne koymuştum. Ama araba tam önümde durmuştu.
Hyunjin'in arabasıydı.
"Felix."
Daha düşünmeme izin verilmeden, Hyunjin'in sesini duymuştum. Arabanın ışıkları kapanmış, Hyunjin arabadan çıkmış bana bakıyordu. Elimde ki içki şişelerine baktı. Sonra ise yüzüme baktı. Daha kurumamış göz yaşlarıma baktı.
"Neden benden kaçıyorsun?"
"Git burdan, Hyunjin."
Yüzümü diğer tarafa çevirip elimle bedenimi sarmıştım.
"Üşüteceksin, sonra sana yine ben bakacağım."
Üstüme yürümeye başlamış, ve ceketini çıkarmıştı. Önümde durup yere eğilmiş ceketini omuzlarıma geçirmişti.
"Kalk, hadi konuşalım."
"Git. İstemiyorum. Düşünmek istiyorum."
Bana uzattığı elini itip, göz yaşlarımı umursamadan burnumu çekmiştim.
"Üşüteceksin."
"Umrumda değil."
İnat ettiğimde Hyunjin vazgeçmişti. Nefes verip o da yanıma oturmuştu. Bacaklarını açarak ellerini bacaklarının üstüne koymuş, ağaca yaslanmıştı. Aynı benim gibi.
"Ne düşünüyorsun peki?"
"Bizi."
Elimde ki poşeti yavaşça açıp içinden içki götürecekken, Hyunjin poşeti elimden almış ve kenara atmıştı.
"İçme içki."
"İçmek istiyorum."
Kafasını olumsuz anlamda sallayıp iç çekmişti. Onu asla bırakamazdım. Ben onu yeniden bulmuşken onu nasıl bırakabilirdim?
"Bizi düşünüyorum dedin."
"Hmhm."
Derken aynı zamanda kafamı sallayıp başımı yere eğmiştim.
"Babam kötü bir şey mi dedi, Felix?"
Hemen gözlerimi kocaman açıp yutkunmuştum. Hyunjin ise anlamış olsa ki, elimi tutmuş ve kavramıştı.
"Ne dedi sana?"
Elini yavaşça itip göz yaşlarımı silmiştim. Hyunjin'i bırakmayacaktım. Babasının beni neyle tehdit ettiğini, nasıl tehdit ettiğini her şeyi anlatacaktım. O bana böyle nazik davranırken, sırf bebeğim için ondan vazgeçmem cidden aptallıktı.
"Felix. Söyle bana."
İtiraz etmek istiyordum. Ama itiraz etmek istemiyordum. Gerçekleri söylemeliydim. Bebeğimiz için senden uzak durmalıyım demeli miydim? Kararımı vermiştim çoktan. Anlatacaktım. Hyunjin'e çok aşıktım, ve onu göremeden bir günümü bike geçiremezdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my son's father is a boss | hyunlix ✔
Teen Fiction"Yeni patron mu? Dünya çapında ünlü, bay Hwang'ın oğlu mu dedin?" Benim eski okulumda cinsel ilişkiye girdiğim, Hyunjin mi!?? ⚊⚊⚊ ๑Düz yazı ๑Yetişkin içerik ๑Mpreg ๑Daddykink