"Yuh, Felix sana ne olmuş lan böyle??!!"
Kulağımın dibinde bağıran Eunjae hyung ile yüzümü buruşturmuştum.
"Lan öldün de, gömen mi yok seni? Haline bak!!"
Derken gözlerimin altında ki morluğa bakmıştı. Umrumda almadan kendi koltuğuma geçip çantamdakileri masaya koymaya başlamıştım.
"Yoksa, bana bak. Tahmin ettiğim şey mi?"
"Neymiş hyung, tahmin ettiğin şey.."
Kısık sesimle konuşup arkama yaslanmıştım. Hyunjin'in dün geceden beri beni sağ bırakacak hali yoktu ya. Barışır barışmaz sabaha kadar becermeliydi.
"Yatak arkadaşınla mıydın?"
"Hıhı."
Onaylar gibi bir mırıltı çıkarıp göz devirmiştim. Eunjae hyung ise anında gözlerini büyüterek gülümsemişti.
"Senin yatak arkadaşında maşallah, ne yapmış böyle yuh. Kuru ekmek ver desen, kırılmış ekmek verecek."
(Aslında çince bir atasözü ama koymak istedim, çünkü korece atasözlerinden daha çok uygundu)
Alayla espirisini yapıp kendisi kahkaha atmıştı. Bırak kahkahayı, gülümsemek için bile halim yoktu.
"Boynunda ki morluklar gözüküyor buarada."
"Ne?"
Anında kafamı kaldırıp hyung'a bakmıştım. Hyung ise gözleriyle boynumu işaret etmişti.
Masama dönüp küçük aynayı elime almıştım. Boynuma baktığımda evden çıkarken çoğusunu kapatmaya çalışsam bile gözüküyordu. Ya da silinmişti. Sürekli dikkatsizliğim yüzünden oluyordu bunlar.
"Ben sabah otobüsle geldim herkes gördü mü şimdi?!"
"Nebileyim. Yanlış kapatıcı kullanıyorsun bence."
Hyung, kolumdan tutup beni kaldıracağı sırada anında duraksamıştı. Duraksama sebebini merak edip kafamı kaldırdığımda, Hyunjin'i gördüğüm gibi gözlerim büyümüştü.
"Nereye."
"E.. ben-.. şey.. Hyunjin bey.. Felix hoobe'yi şeye götürüyordum da.."
Diyerek elimi yavaşça bırakmıştı. Hyunjin ise gözünü ayırmadan Eunjae hyung'a bakıyordu. Boş yerine beni sunbae'den kıskanmıştı. Ama bu bakışlarıyla, biraz korkutucu görünmüyor desem.. yalan olurdu.
"Götürme. Ben götürürüm. "
"He?"
Eunjae hyung anlamamış şekilde bakmıştı Hyunjin'e. Çünkü Hyunjin, öyle bir şey yapan biri değildi. Ama yapmıyor denmezdi.
"Ben götürürüm diyorum. Sen işinin başına dön."
Eunjae hyung bana dönmüş şaşkınca bakmıştı. Ben ise anlamamış gibi omuz silkmiştim. Ama bal gibi de anlamıştım.
"Ama daha götüreceğim yeri dememiş-"
"Yer önemli değil. Çekil şuradan ben götüreceğim."
Eunjae hyung, geri çekilip benim geçmeme izin vermişti. Ben hemen Hyunjin'in önüne geçer geçmez, Hyunjin bileğimden tutup ilerlemişti bile. Sadece Eunjae hyung'a bakakalmıştım.
"Hyunjin, ne yaptığını sorabilir miyim?!!"
Sesimi kısmaya çalışsamda, birazcık bağırmış olabilirdim. Hyunjin beni dinlemeden boş bir toplantı odasına getirmişti. Kapıyı açıp aceleyle içeri girmiş ve kapıyı da arkasından kapatmıştı. Bileğimi bırakır-bırakmaz, yavaşça çekilip Hyunjin'e bakmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my son's father is a boss | hyunlix ✔
Teen Fiction"Yeni patron mu? Dünya çapında ünlü, bay Hwang'ın oğlu mu dedin?" Benim eski okulumda cinsel ilişkiye girdiğim, Hyunjin mi!?? ⚊⚊⚊ ๑Düz yazı ๑Yetişkin içerik ๑Mpreg ๑Daddykink