Mutlu son*2

875 66 25
                                    


"Aşk hayatım çok karışık. Ama kalbim buna önceden alışık. Bizim için hâlâ bir ışık, var mı acaba, göremiyorum!"

Mırıldandığım şarkı sözlerine Doğan ters bir bakış atmakla yetiniyor. Ne var yani, gayet haklıyım.

Derdimi Türk pop müziğiyle daha iyi ifade edebileceğime inancım sonsuz olsa da mecburen konuşmak zorundayız. En iyi yapabildiğim ve aynı zamanda asla yapamadığım tek şey.

Doğan arabayı keskin dönüşlerle sürüyor, gittiğimiz rotayı çok tanıyamasam da eve gitmediğimizin farkındayım. Biraz sağ yapıyor biraz sol. En sonunda bu döngüden sıkılmış olacak ki bir sahil yoluna kırıyor direksiyonu.

"Şimdi ne yapacağız biliyor musun?"

Dudak büküyorum, "Yüzecek miyiz?"

"Hayır!" diyor sinirle solurken. Bu gereksiz siniri konusunda bir çare düşünmeli. "İki yetişkin birey olacağız. Doğru düzgün, aklı başında bir diyalog gerçekleştireceğiz. Tamam mı?"

"Emrin olur kocacım."

Tamam, şimdiye kadar gerçekten de hiç net bir şekilde konuşamamış olabiliriz. Yine de asi bir yanım var ve bunu kontrol etmek öyle pat diye olmaz, değil mi? Yavaş yavaş alışacağız. Ama o da emir kipiyle konuşmasın!

Arabayı park edip iniyor arabadan. Kapımı açmıyor ve davet etmiyor ama yine de arkasından gidiyorum, daha ne yapayım bu ilişki için ben?

Bir banka oturuyor, ben de yanına. Gece serin, omuzlarım üşüyor hafiften. Ceketini vermeyi akıl eder umarım. Hani yetişkin olduk ve de klişeyiz ya?

Onun üşümesi mi? Durun şimdi, mantıklı mantıklı düşünmeye gerek yok hiç.

"Ne demek istedin sen baloda bana?"

Doğan sakinleşmeye çalışır bir halde ama daha fazla dayanamadan, sessizliği deliyor.

"Dur bakalım, ne demiştim? Imm..." diye hatırlamaya çalışıyorum. Artık dürüst olmam lazım. "Hakan'la dans ediyorduk, sonra sen gelmiştin. Bence kıskandığın için o kadından birlikte dans etmeyi rica ettin. Neyse. Sonra..."

"Hiç de öyle bir şey olmadı ama Hakan'la dans etmeni yazdım bir kenara."

Hıh. Nereye yazarsan yaz, benden de selam söyle.

"Ben de Mina ile sizi yazmıştım, bir şey olmamıştı."

Doğan gülüyor aniden. Keskin çizgileri yumuşuyor, kısık gülüşü kahkahaya çok yakın. Vücudunu tamamen bana çeviriyor sonunda.

"O yüzden mi dans ettin onunla? İntikam için mi?"

Burnumu havaya dikiyorum. "Onu da nereden çıkardın? Şarkı güzeldi, sözleri çok anlamlıydı, dayanamadım ben de."

"Ne şarkı sözü, piyanoydu sadece." Gülmeye devam ediyor. Aman ne bileyim, müzikten anlamıyorum ki, attım gitti işte!

Ben daha bir şey diyemeden (uyduramadan), "Neden böyleyiz biz ya?" diyor gülüşü arasında. Nasılmışız ki demiyorum hiç, nasılı ortada.

"Biraz hormonlu mu yetiştik acaba?" diyorum ben de.

"Kesin! Ya da ikinci sınıftan sonrasını bıraktık büyüme zahmetine girmedik."

Ben de gülmeye başlıyorum. Tanıştığımızdan beri böyleydik sahiden. Doğan benim saçımı çekmiş, ben onu öğretmene şikayet etmiştim sanki. İtişip duruyorduk sürekli. İntikam alma isteğim de bunun devamıydı, sevmeyi beceremiyor gibiydik.

Bay Klişe (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin