En sonunda Solaria'ya geldiğimizde elimi gözüme siper etmek zorunda kalmıştım çünkü her yer normalden daha fazla parlak ve sıcaktı.- O Sky'ı ele geçirdiğimde var ya annesinden emdiği sütü burnundan getireceğim ve onun mısır püskülü gibi saçlarını yolup onun eline vermezsem bana da Stella demesinler.
Stella hepimizi arkada bırakarak koşa koşa saraya gittiğinde etraftaki insanlara yardım edebildiğim kadar etmeye çalıştım ama burada tam bir katliam yaşanmıştı.
Birçok insan körlüklerinin yansıması olarak oluşan bembeyaz gözlerle yardım çığlıkları atıyor etrafta yakınlarını arıyorlardı.
Bana çarpan yaşlı bir amcayı kolundan tuttum ve merakla ona eğildim.
- Burada neler oldu böyle?
Olduğu yerde titriyordu ve kör olmayan nadir kişilerdendi.
- Zalim prens zorla saraya girdi ve güneşlerle oynayarak evimizin dengesini bozdu.
Olanlar şimdi daha net anlaşılabiliyordu. Demek ki Sky gözünü yükseklere dikmişti ya da bizi oyalıyordu. Güven vermek istercesine ona tebessüm ettim.
- Sakin olun biz elimizden geleni yapacağız.
Tecna'nın kolunu tuttuğumda aklımda çoktan bir plan şekillenmişti.
- Ben büyük bir kalkan yapacağım sen de elinden geldiğince Stella'ya yardım edersin ama dikkat et kendine.
Turkuaz gözleri kararlı bir şekilde bana bakarken kaşları çatılmıştı. Sky'ı görse onu bakışlarıyla delik deşik edebilirdi.
Layla ona dememe gerek kalmadan alev almaya başlamış insanlara yardım elini uzatıyordu. Burası o kadar parlak ve sıcaktı ki insanlar yanıp kömürleşiyor şanslı olanlar ise tamamen kör oluyordu.
Bir elimle burnumu tıkayarak koku almamaya çabaladım yoksa odaklanamazdım. Sadece hayal ettim. Büyük bir toprak parçası sanki üstünden ve altından sıkıştırılmış gibi gökyüzünü sarıyordu. Gözlerimi açtığımda ise bu birkaç damla gözyaşıma mâl olmuştu ama başarmıştım.
İnsanlar şaşkın bakışlarla oluşturduğum kalkana bakıyor ve benden zarar gelmeyeceğine inanıp tek bir çatı altında toplanıyorlardı. Ellerimi ağzıma dayadım ve bağırmaya başladım.
- Hey millet buraya gelin!
Sesimi duyan ve henüz başlarına bir şey gelmeyenler koşarak geldi ama ölenler için yapabileceğim bir şey yoktu. Kör olan insanların koluna girerek onları da güvenli alana topladım.
Gelenleri sakinleştirdikten sonra ellerimi belime koyup volta atmaya başladım. Burada oturarak pek bir yardımım dokunmazdı ve daha birçok insan yardım bekliyor olabilirdi.
Etrafıma bakındım bu hengamede Helia'yı gözden kaçırmıştım ama daha sonra bir teyzenin koluna girmiş bir şekilde onu görünce içim rahatladı. Koşarak onun yanına gittim yüz ifadesi beni görünce rahatlamış gibiydi. Bir yandan sesli bir şekilde söyleniyor diğer yandan boyumun elverdiğince ellerimle ona siper oluyordum.
- Burada her ne oluyorsa umarım Stella en kısa zamanda onu çözer. Güneş bugün çıldırmış olmalı.
Sonunda teyzeyi güvenli alana getirdiğimiz de Helia benimle konuşmak istermiş gibi duruyordu ama şu an konuşulacak zaman değildi.
- Bu durumda sizlik bir şey yok gibi duruyor ama ölüler konusunda Layla'ya yardım edebilirsin. Ben de o sırada başkaları var mı yok mu diye etrafı kolaçan ederim.
Başını tamam anlamında salladı ve hızlı bir şekilde yanağımdan öptü. Daha sonra peşpeşe taklalar atarak Layla'nın yanına gitti yoksa kömür olması kaçınılmazdı. Elleri ve ayakları yere değer gibi oluyor ama çevik bir hareketle kendini döndürüveriyordu. Normalde olsa oturup izlerdim ama bunun ne yeri ne zamanıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dansçı 🧚🏻♀️Flora+Helia🧚🏻♀️ (Tamamlandı)
Fanfiction🧚🏻♀️Sihirli kanatlar serisinin ilk kitabıdır.🧚🏻♀️ İlk kısım: Dansçı ( tamamlandı ) İkinci kısım: Bağlı kalpler ( tamamlandı ) 💃🏽🧚🏽♀️DANSÇI🧚🏽♀️💃🏽 Dalgaların gücüyle kutsanmış olan o kraliçe İntikam için en yakın ar...