Merdivenlerden koşar adımlarla indim. Ona sarılmak ve kokusunu içime çekmek istiyordum. Son olan olaylardan sonra onunla pek görüşememiştik.
En son iki gün önce buradaki savaşta yarım yamalak konuşmuştuk ve sonra Stella'ya yardım ettikten sonra bilincimi kaybetmiştim. Ellerimi yumruk yaptığımda parmağımdaki yüzük kendini belli etti. İstemsizce tebessüm ettim. Onunla aile kurma fikri bana cazip geliyordu. Saçlarımı düzelttikten sonra onu aramak için etrafa bakınmaya başladım.
Uzaklardan bir yerden Layla bana el sallıyor ve yanına çağırıyordu. Olduğum yerde bir sağa bir sola döndüm. Layla'nın diyeceklerini merak ediyordum ama Helia'ya ayıp olur muydu onu bilmiyordum. Omuz silkerek Layla'ya doğru gitmeye başladım. Duyacağımı duyup hızlı bir şekilde Helia'nın yanında yerimi alabilirdim.
Nihayet yanına vardığımda ellerini göbeğime koyduğunda neye uğradığımı şaşırdım. Eğer Stella gibi imalarda bulunacaksa hiç başlamasa iyi olurdu. Tek kaşımı kaldırarak ondan cevap beklemeye başladım.
- Bu göbeği görüyor musun Flora?
Başımı karnıma indirdim. Evet hafif bir şişlik vardı ama bu hamile olduğum anlamına gelmezdi. Hem olsaydım anlardım bir şekilde.
- Evet görebiliyorum son zamanlarda antrenmanları biraz aksatmış olabilirim malum daha yeni savaştan çıktık.
Gözlerini devirdi ve ellerini çırptı. Bunu yapar yapmaz mavi baloncuklar etrafımı sardı ve göz alıcı ışık dönerek söndü. Geriye sadece hoş bir ferahlık hissi kaldığında gözlerimi kıstım. Üzerimde atlet ve eşofman takımı belirmişti. Ciddi olamazdı. Solaria'nın meşhur sıcağının altında antrenman yapacağımı düşünüyor olamazdı.
Turkuaz gözlerine baktığımda oldukça ciddi duruyordu. Derin bir nefes aldım ve onun sihriyle oluşturduğu şeylere göz ucuyla baktım. İki çift boks eldiveni, iki adet ip ve daha çok ismini bilmediğim şeyler vardı.
- Sağ baştan on tur Flora! Hadi marş marş
Gözlerimi devirerek ona baktım ve el mahkum tempolu bir şekilde koşmaya başladım ama bahsettiğimiz yer Solaria'nın ışık bahçeleriydi. Aşağı yukarı iki tane Alfea sığardı ve havanın bu kadar sıcak olması da kaderin bir cilvesiydi.
Ayrıca bir çok insan bana bakıyordu. Muhtemelen Lynphea'nın veliaht prensesinin nasıl yarım yamalak koştuğunu görüyorlardı ve yarın magazinlerde boy boy fotoğraflarımın olması işten bile değildi. Aslında diğer gezegenlerde özel hayata saygı vardı ama söz konusu Solaria olduğunda herkes ne yaptığını ortaya serip gösteriş yapmak isterdi.
İlk iki turda Layla pek ses etmedi ama ne zaman nefes nefese bir şekilde karşısına dikildim işte o zaman karşımda cidden otoriter Andros kraliçesi vardı.
- Peki sen neden koşmuyorsun Layla?
Sandalyesinde bacak bacak üstüne otururken omuz silkti ve bana karın kaslarını gösterdi.
- Sen uyurken ben bu bebekleri yapmakla meşguldüm.
Yüzümü buruşturdum ve ellerimi dizlerime dayadım.
- Ben uyurken değil evreni kurtarırken demek istedin herhalde.
Ellerini yanaklarına koydu ve tek kaşını kaldırdı. Ardından parmaklarımı şıklattım. Çok geçmeden havai fişek patlarmış gibi yeşil tanecikler elinde belirdi ve söndüklerinde avcunun içinde bir patlamış mısır paketi tutuyordu.
- Bu ne içindi Flora?
Kollarımı esnettim ve doğruldum.
- Orada diyorum çok keyfin yerinde bir patlamış mısırın eksikti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dansçı 🧚🏻♀️Flora+Helia🧚🏻♀️ (Tamamlandı)
Fanfiction🧚🏻♀️Sihirli kanatlar serisinin ilk kitabıdır.🧚🏻♀️ İlk kısım: Dansçı ( tamamlandı ) İkinci kısım: Bağlı kalpler ( tamamlandı ) 💃🏽🧚🏽♀️DANSÇI🧚🏽♀️💃🏽 Dalgaların gücüyle kutsanmış olan o kraliçe İntikam için en yakın ar...