🧚🏻‍♀️Yasaklı büyü🧚🏻‍♀️ Final part 1

119 4 10
                                    

Savaş meydanının neresi olacağı belli değildi. O yüzden tüm gezegenler birbirleriyle iletişimi asla koparmıyordu ve herkes her an tetikteydi. Kimse eğlencelere katılmıyordu ve okullar depo olarak kullanılıyordu. Buradaki çoğu binayı toprak ve doğa perilerinin yardımıyla yerin altına gömmüştük ki fazla zarar görmesinler.

Yıldızların altında Miele ile talim yapıyorduk. Ben yaylı mankenlerle dövüş çalışması yapıp aynı zamanda gücümle Miele'nin okları ile vurması için hareketli hedef tahtaları çıkarıyordum. O ise ustalıkla vuruyor hiçbir hedefi ıskalamıyordu. Gökyüzünden gelen bir ateş topuyla Miele'yi yana ittirdim. Anlaşılan savaş alanı burasıydı.

- Miele sen git herkesi teyakkuza geçir ben diğerlerine haber veriyorum.

O beni başıyla onayladıktan sonra telefonumu çıkarıp tüm gezegenlerin hologramlarını önüme çıkardım.

- Az önce gökten ateş topları yağmaya başladı. Bunun Sky ve Bloom'un başının altından çıktığını sanıyorum. Eğer sizlere saldırmazlarsa takviye kuvvet talep ediyorum.

Ben bunu der demez hologram yerlerine ulaşmıştı. Teker teker uzay gemileri burada belirirken koşarak saraya gittim ve ikiz hançerlerimi aldım. Bunlardan birini bana ailem diğerini ise Helia vermişti. İkisi de birbirinden farklıydı ama bir şekilde uyumlu olarak çalışıyorlardı.

Derin bir nefes aldım ve daha donanımlı zırhlarımı giydim başıma olympus kayınından sert miğferimi taktıktan sonra hazırdım. Son kez güçlerimi kontrol ettim ve alana ilk olarak ben çıktım.

İnsanlar akın akın geliyor ve arkamda babamın emriyle savaş pozisyonu alıyorlardı. Kimisi kılıçla kimisi benim gibi hançerle ya da Miele gibi oklarla sarınmıştı. Aradaki öğrencileri gördüğümde kalbimin sızladığını hissettim ama onlar en arkada olacaktı onları asla öne koyamazdık.

Kadim ağaçların arasındaki suikast timimiz ve usta savaşçılar bir işaret bekliyorlardı. Dryadlar şu an normal bir ağaç gibi gözükse de onlarla ilgili planlarım vardı. Şu an bizim sıramızdı. Annem yerin altındaki sığınakta hazır dursa da gerekirse babamla sırt sırta savaşırdı. Yaralılar olursa onları hızlı bir şekilde şifahaneye götürecek ve onları iyileştirecekti.

Ben etrafı incelerken koruma duvarından geçen sihiri hissedebiliyordum. Çoğunluk müttefiklerimiz olsa da kötü kişileri engelliyordu duvar. Umarım uzun süre dayanırdı. Duvarın gücü kraliyet ailesine bağlıydı bu yüzden gerekmedikçe dönüşmemem gerekiyordu yoksa duvar zayıflardı.

Bloom hariç takımımızın gelmesiyle birlikte herkese tebessüm ettim. Layla elini omzuma koydu.

- Başaracağız Flora daha önce yaptığımız gibi.

Elimi omzumdaki eline koydum ve başımı salladım.

- Umarım en az hasarla atlatırız.

O uzun kılıcını bilerken bende hançerlerimi onun kılıcıyla beraber bilemeye başladım. Ne kadar parlak olursa o kadar keskin olurlardı ve içinde karanlık olanlara kabusu yaşatırlardı.

Musa,Stella,Daphne ve Tecna'da geldiğinde ortalıkta görsel bir şölen vardı. Linphea denizine Andros'tan deniz insanları yerleştirilmişti ne olur ne olmaz diye. Solaria'nın altın muhafızları ellerinde çeşitli silahlarla Stella'nın emrini bekliyorlardı. Havada değişik tasarımlı robotlar uçuşuyor sinekler gibi vızıe vızır sesler çıkartıyorlardı.

Domino'nun ateş okçuları arka sıralardaydı. Daphne'den doğaya zarar gelmemesi için söz almıştım. O da bana bu ateşin sadece karşı tarafı yakacağını herhangi bir bitkiye değdiği anda kendiliğinden söneceğini söylemişti. Birkaç yüz Alfea perisi görmüştüm. Tüm öğretmenler olmasa da yarısı buradaydı. Palladium annem ile iksir hazırlıyordu. Griselda etrafta bir eksiklik var mı diye denetliyordu. Wizgiz ve Faragonda Alfea'da kalmıştı anlaşılan.

Dansçı 🧚🏻‍♀️Flora+Helia🧚🏻‍♀️ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin