★Bölüm 2★

668 45 5
                                    

HAZEL'İN AĞZINDAN:

''Hazel lütfen gidelim.'' SAbahtan beri Bengi'nin yoğun baskısı altında kalakalmıştım.Bengi benim üvey kız kardeşimdi ama onu öz kardeşim gibi çok seviyor ve aşırı üstüne düşüyordum.

''Olmaz Bengi. Orası bize göre bir yer değil'' Bengi'nin hoşlandığı çocuk Yankı onu bir bara davet etmişti ancak bar gibi ortamlardan hoşlanmadığım için Bengiyle gitmiyor, onuda göndermiyordum. Elimi tutup yalvarmaya başladı.

''Yalvarırım Hazel Yankı'yı çok seviyoruuumm''

''Barda Yankı dışında alkol, uyuşturucu ve siğara var sadece onlarla kalsa her tür insanda var yani gitmiyoruz'' Yavru köpek bakışı yapıp dudağını büzdü.

''İYi ama o üç maddeden ve tip insanlardan uzak durucaksın'' Cırlayıp boynuma sarıldı. Bengiyi cidden seviyorum ve onun üzülmesini hiç istemiyorum...

Bengi çok şık bir şekilde hazırlanmıştı. Dantelli beyaz bir elbise,oldukca sade bir makyajla göz kamaştırıyordu. Bense siyah bir tayt ve üzerinde NİGHT yazan salaş bir tişört giymiştim. Akşam 11'e kadar annemlerin yatmasını bekledik. Onlar yatınca resmi olarak taksiye binip evden kaçmıştık...

Taksiden inince kulaklarımı dolduran müzik şimdiden rahatsız etmişti. Bengi heyacanla içeri girdi. Bense ot misali ortada kalmıştım. İçeri girip girmemekde kararsız kalmıştım ancak Bengi'nin böyle bir ortamda yalnız kalmasına izin veremezdim. İçeri girdiğimde ölmek istedim. Buram buram alkol ve siğara kokuyordu. Yüksek müziği, insanların tezahüratı bastırıyordu. Hep bir ağızdan

''Öldür onu! Öldür onu! Öldür onu!...'' diye bağırıyorlardı. Neye böyle bir tezahürat yaptıklarını merak etmiştim. Kalabalığı yararak ilerledim. Gözlerim kocaman açılmıştı. Önümde koca bir kafes duruyordu. Etrafını insanlar sarmıştı. Şaşkınlığımı dizginleyip kafesin parmaklıklarına yaklaştım ve tutundum. Metal buz gibiydi. Bir anda içerideki dövüşcülerden biri bana doğru fırlatıldığında bir iki adım geriledim. Dövüşcü genç bir çocuktu.Parmaklıklardan destek alarak kaltı. Yüz hatları oldukca belirin ve serti. Gözleri simsiyahtı. Hemen önünde duruyordum.Tekrardan soğuk metale yaklaşıp tutundum. Siyah saçları yeni uyanmışcasına dağınıktı. Dudağı ve kaşı patlamış, Sol gözü morarmıştı.Sanki ölmek üzere gibi duruyordu, her an yıkılacak gibi. Onu bu hale ben getirmişim gibi öfkeyle bakıyordu. Bakışları beni germişti ve sesime yansıyordu.

''Bu çok saçma. Ölmek üzere gibisin. Kötü gözüküyorsun'' Kaşlarım acıma duyusu ve gerinlikle çatılmıştı. Cümleme karşılık sinsi bir güümseme sergilemiş ve dövüşüne devam etmişti. İki katı adamı bir anda halt etmişti.Koskoca adam 1.80 yere serilmişti. Ölü gibi yatıyordu hatta tüyü bile kıpırdamıyordu. Etraf biranda sessizleşti bununla birlikte müzikde durmuştu. İri yapılı iki adam kafesin kilidini açıp içeri girdiler ve yerde yatan adamı kucakladıkları gibi çıktılar. Gözüm tekrardan dövüşcü çocuğa odaklandı. Yalpalıyarak parmaklıklara yaklaştı. Hemen önümde duruyordu.

''Aramızda bunun saçma olduğunu düşünenler var!'' diye resmen gürledi. Herkesin bana baktığını görmek beni daha da germişti.

''Buraya gel ve benimle dövüş böylelikle bana bunun saçma olduğunu ıspatla'' dedi yüzündeki alaylı gülümsemesini eksik etmeden.

''Ben aklımı kaçırmadım'' dedim vücudumu saran öfke ve gerinlikle.

''Korkunu hissede biliyorum. Sen korkak küçük bir kız çocuğundan başka birşey değilsin!'' Sinir sayım kat ve kat artmaya başlamıştı. Beni herkesin içinde bu şekilde rencide etmesi çok alçakcaydı. Üşümemek için gidiğim kot ceketi çıkarıp yere koydum. Olabildiğince ondan korkmadığımı göstererek kafese girdim. Kafese girince kapısı büyük bir gürültüyle kapanmıştı ve kilitlemişlerdi. Adamın biri bağırdı; Benim bahsim kıza. 2 Bin!'' Adamın sözü üzerine işin ciddiyetini fark ettim. Ben naypıyorum?

Umarım ki beğeniyorsunuzdur. Teşekkürler...

Gece'nin Elli TonuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin