HAZEL'İN AĞZINDAN:
Yol boyu sağ olsun Bengi başımın etini yedi. Soru yağmuruna tutumuştu beni. Zaten canım burnumda bir de Bengi'nin sorularına cevap veremezdim. Eve gelince doğruca odama çıktım. Moraran koluma baktığımda hala olanları sindiremiyordum. Hangi akla hizmet onun karşısına dikilmiştim? Bengi odaya irip yatağıma oturdu. Bende seri bir şekilde pijamalarımı giyip yanına gelişi güzel uzandım.
''Sana vurdu mu?'' dedi moraran kolumu tutarak. Kafamı olumsuz anlamda salladım. ''Hayır. Sadece vücudumun bazı yerlerinde ağrı ve kolumda da bu morluğu bıraktı bana.''
''Anlamıyorum. Aklından neler geçiyordu. Oraya çıkıp o çocuğun ağzını yüzünü kırıcakmıydın?'' Nefesimi sesli bir şekilde dışarı verdim.
''Bengi lütfen bu konuyu kapatalım. Uykum var benim''
''Pekala. İyi geceler'' diyerek odadan çıktı. Ne iyi Gece ama değilmi? Resmen beni patakladı...
GECE' NİN AĞZINDAN:
Sabah erkenden uyanıp herzaman ki gibi şınav ve mekik çekip kum torbasının başına geçtim. Saatlerce kum torbasına vurmuştum. Öyleki ellerim parçalanmıştı.
''Kendini bukadar yorma. Akşam dövüşün var'' Patronun sesiyle kum tormasına vurmak için kaldırdığım yumruğum havada kala kalmıştı.
''Haklısın patron'' diyerek havada kalan yumruğumu son kez kum torbasına geçirdim.
'' Dün gece bizim depoyu Oktayın iki adamı ateşe vermiş. Tirilyonluk mallar kül oldu anlıyacağın.'' Tek kaşımı havaya kaldırıp patrona döndüm.
''Benden ne yapmamı istersin patron?''
''Oktayın iki adamını bul ve akşama Oktaya mesaj olarak kendi adamlarının bir iki parmağını bilemedim kellelerini gönderirsin.'' İsteyi karşısına yüzüme gülümsemem yayıldı. Anlaşılan bu akşam çok zevkli olacaktı...
HAZEL'İN AĞZINDAN:
Sabah Bengiyle okula geldiğimizde Poyraz yani üvey kuzenim bir ton fırça atmıştı. Dün gece oda bardaymış ve beni görmüş.
''Bir daha sizi gecenin bir saatinde barda görmek istemiyorum. Özellikle sen Hazel Gece ile muhattap olmuyorsun!'' Beni düşündüğünden değildi bu fırçaları. Bengiyi düşündüğündendi. Bengi'nin öz kuzeniyi ve beni bir türlü sahiplenemiyordu.
''Neyin oluyor Gece senin?''
''Arkadaşım'' Sorumu kestitip atmıştı. Geceyle muhattap olmamı istemiyorsa kesin birşeyler vardı... İki ders kala Bengi karnından dolayı rahatsızlanmıştı. Poyraz onu eve götürmüştü. Bende son iki derse girip eve gidecektim...
Zil çalınca çantamı alıp sınıftan çıktım. Şu koskoca okulda birtek Bengi ile konuşuyordum. Arada Poyrazlada muhattap oluyorum ama genelde Poyrazla tartışıyorduk. Beni cidden sevmiyordu. Okulun kapısından çıktığımda hafifiten soğuk havayı hissetim. Böyle havlarda yürümeyi çok seviyorum. O tatlı soğuk rüzarı içime çekmek beni rahatlatıyordu. Bu yüzden ev uzak olsada yürüyerek gitmeye kara vermiştim. Her adımımda iliklerimde hissediyordum havayı. Bir anda aklıma Dün gece olanlar geldi. Okadar güçsüz, okdadar savunmasız olduğumu bilmezdim. Dün gece resmen kendimle yüzleştim. Meğer nekadarda korkakmışım. Hazmedemediğim şey buydu. Korkak oluşum... Saat 19:43 dü. Issız bir sokaktan geçerken kavga sesleri kulağımı doldurdu. Kafamı asfalttan kaldırıp karşıya baktım. Üç genç kavga ediyorlardı. Armızda mesafe vardı beni görmemişlerdi. Yolumu değiştire bilirdim ama eve çok geç kalmıştım ve en kısa yol buydu. Derin bir nefes aldım. Alt tarafı yanlarından geçeçecektim ve göz teması kurmayacaktım. Sırtımı dikleştirip ilerlemeye devam ettim. Aramızda bir kaç metre kalmıştı. Çocuklardan biri ikisiyle kavga ediyoru. İkiye birdi. Ama tek olan ikisinide haklıyor gibiydi. Çocuklardan biri canını ellerinden zor kurtardı ve koşarak yanımdan geçip gitti. Korkudan arkasına bile bakmadı çocuk. Diyer çocuk ise karşısındakine yalvarıyordu.
''Affet beni Gece. Bir daha sana yanlışım olmayacak''
Bu Gün bölüm yazma hakkımı doldurdum. Yarın devam edeceğim. Beğenip beğenmediğinizle ilgili yorum yok. bilmiyorum beğeniyormusunuz. Umarım ki beğeniyorsunuzdur. Teşekkürler...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece'nin Elli Tonu
Teen FictionBunu yapmamalıydım. Göz ardı etmeliydim, görmemişim gibi, körmüşüm gibi...Sana hiç bakmamalıydım. Kaçmam gerekirdi, duymamış gibi yapmalıydım, dinememiş gibi, sağırmışım gibi...Kalbimi dinlememeliydim.