★Bölüm 15★

292 23 2
                                    

GECE'NİN AĞZINDAN:

''Abla''

Bengi'nin tonuna şaşkınlık karışmış sesiyle kendime küfür ederek Hazelden ayrıldım ve kapıdan bir iki adım uzaklaştım. Hazelin şakınlık ve Bengiye yakalanma korusuyla eli otamatik olarak dudaklarına gitti. Ağlamamak için büyük bir savaş veriyor olması beni kötü ve suçlu hissettiryordu. Bengi'nin ise gözleri Hazel ve benim aramda gidip geliyordu. Hazel bana dolmuş,karmakarışık duyular barındıran gözleriyle birkaç saniye baktı ve kapıda duran Bengiyi yok sayarak yanından sıyrılarak geçip gitti.Bengide bana hiç hoş olmayan bir bakış yollayıp koşar adım Hazelin peşinden içeri girdi. Ellerimi siyah saçlarımdan geçirerek saç diplerimi yolarcasına çekiştirdim. yirmi saniyelik deli cesareti Hazel ile olan arkdaşlığımı dipten etkileyecekti. Kapıdan Öykü'nün sesini duydum.

''Ben çıktım!''

Kapıyı kapatıp kocaman gülümsedi. Suan öyle bir durumdaydım ki gülmeyi bırak yapma bir gülümseme bile gönderemezdim.

''Gidelim mi?'' Sorusu karşısında sessizliğimi korudum ve cevap olarak sadece kafamı sallaya bildim. Arabanın kapısını Öykü'ye açma gereyi duymadan sürücü koltuğuna oturdum. Aklım Hazelde kalmıştı. Acaba benden nefret ediyormuydu?. Öyküde binince arbayı çalıştırdım ve gideceğimiz restoran'a doğru sürdüm...Şehir içi kurallara uymuyor 140 ile gidiyordum.

''Fazla hızlı değil misin? Üztelik tam 7 kırmızı ışıkta geçtin''

Korkudan emniyet kemerine sarılan Öykü'ye aldırmadan yoluma devam ettim.

HAZEL'İN AĞZINDAN:

Koşarak merdivenlerden üçer beşer çıktım Bengi arkamdan geliyordu. Yetişmesine fırsat vermeden odama girip kapıyı arkadan kilitledim. Kapıyı başta kolunu indirerek açmaya çalıştı bu eğlemde başarısız olunca kapıyı tıkladı.

''Abla kapıyı aç'' sesi endişeliydi.

''Lütfen Bengi beni rahat bırak'' ağladığımdan dolayı hiçkırıklara boğulmuştum

''Tamam'' diye bildi sadece.

Dakkikalardır ağlayarak izlediğim duvara bakmaya devam ettim. Ne yapmalıydım hiçbir fikrim yoktu, bir yanım ona kızmamak için can atarken diğer yanım bu düşünceden çok uzak bir yerde asla diye bağırıyordu. Ona güvenmek istediğimi biliyordum. Birilerine güvenebilemeye ihtiyacım vardı. Bir gece babamın ölümünü öğrendip, ardından gelen günlerde her şeyimi kaybettiğimi düşünürken haftalar birbirini kovalamıştı ve işte ben buradaydım. Yanılmıştım,her şeyimi asıl şimdi kaybediyordum. Ailem yanımda değildi. Yaşanan her şeyin yanında babamı gerçekten çok özlediğimi biliyordum.Babamı, yaşamıyorum dediğim hayatımı hatta her gün asla ona olan nefretimden tavüz vermiyeceğime yemin ettiğim annemi bile özlemiştim. Öykü bir anda hayatıma girip,dengemi altüst etmişti. ama onada kızamıyordum sadece Bengi ve o kalmıştı ailem diyebileceğim. Gerçi artık nereye ait olduğumu bile bilmiyor halle gelmiştim hayat beni kuklası gibi oynatıyordu. Eskiden, her gün ''Lütfen dünyada bir gün'' diyerek uyanırken şimdiyse her sabah ''Lütfen bu gün öleyim'' gibi düşüncelerle uyanıyorum. Beni ben olduğum için önemsiyen Bengi den başka kimse yoktu. Şimdi Geceyi düşünmek beni kötü hissettiryoru. Kardeşim ondan oşlanıyorken Gece'nin beni ben olduğum için önemsemesi beni sadece daha güçsüz yapıyordu. Kapıdan destek alarak orutduğum soğuk parkeden kaltım. Bunca şey yüznden Babamın ölümüne ağlayamamak beni yerin dibine sokuyordu. Bana yıllarca katlanan insanı bu denli derecede bir anda unutmaya çalışmak şimdi içimdeki kendime karşı öfkemi oluştuyordu...

GECE'NİN DİLİNDEN:

Restoran' da gelince garson eşliğinde maslardan birine geçmiştik. Bengi bana kendini anlatmış,benimle ilgili sorular sormuştu ve ben hepsine''hıhı.Evet.Hayır.Genellikle. Belki.'' gibi kısa kelimlerle geçiştirmiştim. Hazeli düşünürken solulara cevap veremiyordum. Öyküyü dinlemiyodum bile.

Gece'nin Elli TonuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin