GECE'NİN AĞZINDAN:
Ertesi gün:
Hastanenin çatı katına doğru çıkarken son katta kulağımı tırmalarcasına bir ses duydum. Şey gibiydi. Çığlık. Sese kulak kabartıp geldiği yöne doğru ilerledim. Koridorun en sonundaki odanın önüne gelip kulağımı kapıya dayadım.
"Seni velet! Senin hastane masraflarını ödemekten bıktım!"
"Vurma! Vurma bana!"
Duyduklarım bana geçmişimi anımsatmıştı.1O yıl önce:
"İçip içip gelip beni dövüyorsun!"
"Kes sesini"
Sonsuz karanlıktan korkuyla gözlerimi açtım. Batın korku dolu gözleriyle bana bakıyordu.
"O annemizi dövüyor"
Sesi kısık ve ağlayacaklı çıkmıştı.
"Uyu hadi"
"Bunu durdurmalıyız"
Batın beni bırakıp odadan dışarı fırladı.
"Batın hayır!"
Koşarak peşinden gittim. O küçücük elleriyle babama vuruyordu. Batını yakasından yakalayıp tuttuğu gibi fırlattı. Batın cam masanın üzerine düşünce masa büyük bir gürültüyle kırıldı.
"Oğlum!"
Annem morarmış yüzüyle yerde yatan kardeşimin yanına çöktü.
"Bırak gebersin it! Bu veletleri sen böyle yetiştirdin"
İşte bu da bardağı taşıran son damla.
"Kes sesin şerefsiz! Sen nasıl bir babasın!?"
Diyerek babama vurmaya başladım. Sağ yumruğum burnuna gelince burnu kanamaya başladı.
"Nankör!"
Kendini toparlayıp karın boşluğuma sıkı bir yumruk geçirdi. İnleyerek yere düştüğümde annem çığlık atmıştı.
"Vurma çocuğuma!"
Ard arda tekmeler savurmuştu. Hatta kafama gelen tekmeyle ne olduğumu şaşırdım. Ölmemiştim ama bayılmamıştımda. Gözlerim açıktı ve yerde kanlar içinde yatan kardeşime bakıyordum. Gözlerim açıktı hatta tuzlu suyla dolmuştu ve yanaklarımdan süzülüyordu ama engel olamıyordum. Acı ve komik kardeşim orda öylece yatıyor ve benim kafama yediğim darbeden dolayı sadece bilincim kapalı. Ne sesim çıkıyor nede bir kılımı hareket ettire biliyorum. ben zavallıyım. Beni bırakıp tekrar anneme yöneldi. Ben mi? Ben yerde bilinçsizce gözümün önünden akıp geçenleri izliyordum. Annemin çığlıkları bir yerden sonra derinleşti uzaktan gelmeye başladı çok uzaktan.
"Gece! Batını götür burdan. Ona birtek sen yardım edebilirsin!"
Annem hakklıydı ona birtek ben yardım edebilirdim. Acıyı unutup titreyen vücudumla yerden kaltım. Batını sırtıma alıp çıplak ayak koşarak evden çıktım. Annemin arkamdan bağırdığını duydum.
"Onu koru! Doğruca hastaneye git!"Günümüz:
Sirkelenip kendime geldiğimde içerdeki çığlıkar kesilmişti. Düşünmeden odaya girdim. Yerde 16 yaşlarında bir erkek çocuğu yatıyordu. Gözleri açıktı ama sesi dahi çıkmıyordu. Ağzından kan süzülüyordu ve kaşı kanıyordu. Başında iri yarı bir adam vardı. Hiç beklemeden tekme tokat adama saldırdım. Bundan 10 yıl önce babama saldığım gibi. Ama karşılığını almıştım iyi bir darbe yememle sersemledim ve yere kapaklandım.Adam üzerime çıkıp defalarca ve defalarca yüzümü yumrukladı. O sıra içeriye bi görevli girip adamı üzerimden çekip aldı. Bu kezde görevliyle boğuşuyordu. Görevli bağırdı.
"Ona yardım et!"
Hemen harekete geçip çocugu sırtıma aldım.
"Bırak beni"
Sesi okadar kısık çıkmıştı ki başta konuştuğunu bile anlamadım. Genede onu dinlemeyip koridorda koşmaya başladım.
"Yardım edin!"
Sesimi duyan doktorlar koşarak geli çocuğu aldılar. Bense...ben hep zavallı olandım. Belki de kendimi bırakmaktan korkmamalıydım. Sakince olduğum yere uzandım ve karanlığa kendimi bıraktım..."Ah. Nasıl hissediyorsun?"
Görüşüm netleşince yatakta kıpırdandım.
"Daha iyi. O nasıl?"
"Can mı? Oda iyi sen olmasaydın babası onu öldüre bilirdi"
"Peki nesi var neden hastanede?"
"Hayat öyküsü seninkine benziyor. Zor zamanlar geçirmiş ve tranva sonucu çok nadir konuşmaya başlamış. İnsanlarla konuşmuyor herhangi birşey yapmıyor sadece sessizce olanı biteni izliyor"
"Görmem gerekiyor"
Yataktan kalkıp acıyan yüzüme aldırış etmeden odadan çıktım. Yan odada olduğunu düşünerek içeri girdim. Tahim ettiğim gibiydi. Yatakta dizlerini kendine çekmiş öylece duvara bakıyordu. Usulca yaklaşıp yanına oturdum.
"Sen iyimisin?"
Sanki ben orda yokmuşum gibi hiç takmadı bile.
"Hey. Sana bi soru sorunca cevabını ver"
-kimseyle konuşmuyor- iç sesim bana doktorun söylediği şeyi hatırlatınca sırıttım.
"Hadi ama Can. Dilini yutmadığını biliyorum. Seni taşırkan bırak beni dediğini duydum"
Sonunda gözlerini duvardan çekip bana baktı. Gözlerinde ki hüzün tarifsizdi. Konuşmasına gerek bile kalmamıştı gözleri zaten herşeyi anlatıyordu.
"Merak etme. Her şey düzelecek. İyi olmaya bak"
Yataktan kalkıp kapıya doğru ilerledim. Tiz ve cılız bir ses kulaklarıma ulaştı.
"Benden nefret ediyor"
Arkamı döndüğümde Canın gözleri dolmuştu. Yanına gidip tekrar oturdum. Kollarımı boynuna dolayıp kendime çektim.Ağlaması şiddetlenmişti.
"Artık babam bana böyle davranmayacak. Böyle sarılmayacak"
Kollarımda biran Batını hissetim. Usulca kafasını yastığa yatırıp yanına uzandım.
"Merak etme kardeşim. Ben hep burda olacağım."
Gözlerini kapatıp kafasını iyice göğüsüme gömdü. Ağlama sesi kesilince soluk alış verişlerinin yavaşladığını hissetim. Bende gözlerimi kapatıp Canın yaptığı gibi sonsuz karanlığa kendimi bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece'nin Elli Tonu
Teen FictionBunu yapmamalıydım. Göz ardı etmeliydim, görmemişim gibi, körmüşüm gibi...Sana hiç bakmamalıydım. Kaçmam gerekirdi, duymamış gibi yapmalıydım, dinememiş gibi, sağırmışım gibi...Kalbimi dinlememeliydim.