Merhabalar ballarım :)
Bildiğiniz üzere düğün ve bayram tatili derken hiç fırsatım olmadı.
Bölümden parça parça cümlelerle karşınızdayım.
Her yıldız gördüğünüzde farklı bir sahneden alıntıyla karşılacaksınız.
Sizleri seviyorum :)
Umut dolu okumalar...
***
"KARANLIK-3"***
Bu yolun sonu delilikti. Cenneti getirmekti. Usul usul işleniyordu ruhuma. Az kalmıştı. Sona bir adım daha yaklaşıyordum.
***
'İyi misin?' boğuk bir sesin ulaştığı kulaklarımla,
'İyiyim. O kadar iyiyim ki kaburgamda kırık, burnumda kırık, elmacık kemiğimde kırık var. Bunlar sayabildiğim. Bilmediğim kaç yara var hiçbir bilgim yok.' dedim.
***
'Onu buldum.'
'Kimi?'
'Bizi kaçıranı.' Yataktan doğrulup ağır adımlarla yanıma geldi. Eline aldığı ekmekle yanıma oturdu. Kazağın koluyla burnumda ki kanı silip yemeğe devam ettim.
'Nasıl buldun?' diye sordu.
Gözlerimi ona çevirip, 'Sen haklıydın. Ses tınısı kulaklarımda çınlıyor.'
***
Küçük kediyi ellerimin arasına almış uyutmaya çalışıyordum. Evden gelen seslerle gözleri açılıp, kapanan kediyle tebessüm ettim.
Gözlerim kısılırken, 'Bir gün büyüyünce köpekte alacağım. Sizi çok seveceğim.' Kısık sesimle konuştuğum kedi kendini bedenime sürterken gülmemek adına dudaklarımı ısırdım.
Sesim annem ve babama giderse bana kızarlardı. Hem Ahmet amca hala evine gitmemişti. Kediyi kucağımda biraz daha uzatıp, 'Ben Ahmet amcadan nefret ediyorum. O çok kötü bir adam. Sürekli karnımdan tuhaf sesler çıkarıyor. Saçlarımı öpüyor. Yaralarıma ellerini sürüyor.'
Omuzlarım düşerken, 'Çok güzel çikolataları da var ama bana vermiyor.' Kapıdan duyulan seslerle hızla kediyi pencerenin önüne bırakıp, 'Sessiz ol pamuk şeker.' dedikten sonra pencereyi kapatıp yatağa girdim.
Gözlerim hızla kapanırken titreyen kirpik uçlarımı sıkıca yumdum. Odamın kapısı açıldıktan sonra adım sesleri gelmeye başladı. 'Uyuyor musun prenses?' Ahmet amcanın sesiyle gözlerimi daha da sıkı kapattım.
Yanıma iyice yanaştığında omzumda sıcak nefesini hissettim. Korkudan bedenim titrerken, 'Ne güzel bir çocuksun.' dedi.
'Ne yapıyorsun orada?' annemin sesiyle,
'Üstü açılmış. Kapatmaya geldim.' dedi.
'Sana mı kaldı. Çık odadan.' dedikten sonra Ahmet amca,
'Sen de yavrum inlerken güzel, merhamet ederken çirkefleşiyorsun.' dedi. Annemin kahkahası kulaklarımda yankılanırken,
'Git odaya da bir tur daha inlet beni.' dedi. Annemde mi benim gibi dayak yiyordu onlardan. Neden inliyordu annem?
'Olur güzelim.' Adım sesleri uzaklaşırken, yanıma gelen diğer ayak seslerini duydum. Üstüme battaniyem çekilirken saçımda bir el hissettim. Annemin çekip kel ettiği yerde parmak uçları gezinirken adım sesleri tekrar uzaklaştı. Kim olduğunu bilmiyordum.
Hızla omzumun üstünden bakmamla, annem kırmızı bir elbiseyle odasına ilerledi. Babam arkasından giderken, Ahmet amca kapıda görüldü.
Gözlerimin içine bakıp gülmesiyle hızla gözlerimi kapattım. Kapının kapanma sesi gelirken gözlerimi açıp etrafa baktım. Kapanan odanın kapılarından başka bir şey göremezken hızla gidip kapımı daha sıkı kapattım. Kulaklarıma kilit sesi gelirken duvar dibinde ki tabureyi aldım.
Arkasına her gece koyduğum tabureyi yerine yerleştirirken pencereye koştum. Pencereyi açtığımda pamuk şeker yoktu. Gözlerimi ilerletip her yerde gezdirdim ama yoktu.
Korkuyla hızla gidip tabureyi alıp pencerenin önüne getirdim. Açtığım pencere de demir korkuluğun arasından geçerken baktığımda halen görememiştim. Yere zorla değen ayaklarımla atlayıp bahçeye çıktım.
Karanlık bahçede tek ışık görülmezken, 'Pamuk şeker.' diye kısık sesle seslendim. Odunluğa doğru ilerleyen adımlarımla pamuk şekeri görmemle hızla onun yanına gittim.
Kucağıma alıp, 'Neden gittin?' diye sordum. Gözlerini kırpıştırıp bakmasıyla, 'Sen bir yere gitme tamam mı? Bana sevgi getirdin.' Çıktığım pencereye ilerlerken, 'Senin sayende annem saçımı sevdi. Üstümü örttü. Beni dövmedi. Galiba annem beni çok seviyor.' dedikten sonra nasıl çıkacağımı bilmediğim pencereye baktım.
Parmak uçlarımda yükseldiğim de ancak korkuluklara yetişiyordum. Korkuyla bakışlarımı gezdirdiğim de çöp tenekesini görmemle hızla gittim yanına.
Ters çevirip yere koymamla ayaklarımı üstüne koydum. Önce pamuk şekeri odama attım daha sonra kendi bedenimi koydum. Geçtiğim korkuluğu tekrar düzeltirken tabureyi de kapının arkasına koyup yatağıma girdim.
Sabah bahçede ki çöpleri toplarken demir kovayı da yerine koyardım. Annem asla bu korkuluktan dışarı çıkabildiğimi bilmeyecekti. Bu benim ve pamuk şekerin sırrıydı...
***
'İçimde tuttuğum her şey nefesimi kesiyor. Ben sakin olamıyorum.' dedikten sonra çıplak bedenimi duvara vurdum.
Tenim büyük bir gürültüyle duvara çarparken, 'Bu duvarlardan biri illaki kırılacaktı. Tırnaklarımla kazıyıp çıkacağım buradan.' Tekrar duvara vurmamla Barbaros yerinden kalktı.
'Ahmet amca bana dokunamayacak.' Tekrar bedenimi duvara vurdum.
'Karnımdan tuhaf sesler çıkarmayacak.' Tekrar bedenimi duvara vurdum.
'Memelerimi öpemeyecek.' Tekrar bedenimi duvara vurdum.
'Elleriyle kalçamı sıkamayacak.' Tekrar bedenimi duvara vurdum.
'Ölmeyeceğim ulan. Hayatımı sikenlere inat ölmeyeceğim. Aç ulan aç.' Bedenimi tekrar vururken kollarımdan çekildim. 'Yaşamak istiyorum.' Çıplak tenimden kan sızıyordu.
Sadece yaşamak istiyorum ben...
***
Aşko düşünce ve yorumlarınızı alayım.
Gelecek hafta görüşürüz.
Şöyle bir gelecekten alıntı bırakayım size:)
Umut ile kalın :)
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK (TAMAMLANDI)
Teen Fiction☚ +18 (Yetişkin içerik)☛ 'Seninle sürekli sevişmeyi hayal etmem beni arsız kılar mı?' diye sordu. Teninden yükselen parfüm kokusu burada ki havasızlıktan daha çok nefesimi keserken, elimi erkekliğine atıp, 'Tıpkı seni içimde istediğim gibiyse buna...