KARANLIK (TAMAMLANDI)

*3*

***

Selam bebekler :)

Bildiğinizi umarak söylüyorum astımın resmen raks ediyor bedenimde. Spreysiz yaşamam neredeyse imkansız bir hal aldı.

Ev, iş, aile, sağlık, yeni dostikler derken çok vakit bulamadım. Ondan dolayı bu hafta tek bölümle idare edeceksiniz.

Gelecek hafta 2,3 bölüm atacağım.

Yazım şeklimi biliyorsunuz. Birkaç bölüm sonra bombalar gelmeye başlayacak. O zamana kadar bu bölümleri dikkatli okuyun. Çünkü her bölüm bir sonrakinin ön yüzü.

Her bölümde derin bir spoi var. Yakalayana ne mutlu :)

Yakalayamayan için her zaman ki taktiğim olan bilmiyorum'u kullanacağım :)

☚ +18 (Yetişkin içerik)☛ olan sahne de ki uyarıdan sonra devam edin.

Sizleri çok seviyorum :)

Umut dolu okumalar...

***

"Asuhan-3"

***

***

Cebimde duran bıçak büyük gürültüyle yere düşerken kollarımı sıkıca tutan adama dikkatle bakmaya başladım. Yakınlığımızdan dolayı sıcak nefesim hala yüzüne vuruyordu. Dalgalı uzun saçları, koyu kahve gözleri vardı.

Saçlarının bir tutamı alnına düşmüş büyüyen gözleri onları daha iri gösteriyordu. Dolgun dudaklarını saklayan kirli sakalıyla, 'İyi misin?' diye sordu. Onu incelemeyi bırakıp,

'Kollarımı bırakırsan iyi olacağım.'

Biraz şaşkınlık ve utangaç bir tebessümle kollarımda ki ellerine baktıktan sonra gevşeyen ellerini çekip, 'Ben farkında değildim. Kusura bakma lütfen.' dedi.

Kızaran yanaklı bir erkek.

Bir tebessüm dudaklarıma konarken , 'Sorun değil.' deyip ayakkabımın ucuyla yere düşen bıçağı geriye ittim. Sağ elimde sıkıca tuttuğum şişenin devrilmemesi en güzel detaydı.

'Ben yedinci kata gelmiştim. Sonra ışıklar kapanınca panikledim ve sizinle çarpıştık.' tatlı bir kokusu vardı teninin. Neden açıklama yaptığını anlayamazken alkolden dolayı hafif dönen başımla beraber,

'Anladım.' dedikten sonra parlak dudaklarına gözlerim takıldı. Daha sonra açılan yakadan görünen çıplak tenime bakışları kaydığında dudaklarımın kenarı yukarı doğru kıvrıldı. Pembe yanaklı çapkın bir erkek. Kural asla değişmezdi. 'İyi geceler.' dedikten sonra yere eğilip bıçağı aldım.

Bakışlarımı kaldırdığımda, açılan kasıklarımda olan bakışlarıyla elime aldığım bıçağı fark edememişti bile. Kıvrılan dudaklarımla başımı olumsuz anlamda sallayıp, yerden yükselip yanından geçecekken, 'Vaktiniz varsa bir şeyler içebilir miyiz?' diye sordu.

Adımlarım olduğu yerde dururken ona doğru dönüp, 'Vaktim var fakat size yok. Birde bu akşam içmek istediğimi düşünmüyorum.' arkamı dönüp ilerlemeye başladım. Henüz birkaç adım atmışken kolumda elinin baskısını hissettim. Büyük ellerinin kolumda ki baskısıyla orası beyazlaşmıştı. Kaşlarım çatılırken arkamı dönmeden, 'İznim olmadan tenime dokunma cüretini nereden aldın?' deyip kolumu ellerinin baskısında kurtardım.