Konağın önünde durmuştu araba. Henüz sabah olmamıştı ama saat epey geçti. Söylediğini yapmıştı, ben ağzıma bir kaç lokma atana kadar orada öylece oturmuştuk. Orada zorunda olarak yediğim bir kaç çatal yemek midemi bulandırıyordu. Orada duyduğum sözler, onun dudakları arasından çıkan ve ona hiç yakışmayan sözler dünyamı alt üst etmişti. Beni sevdiğini söylüyordu, beni çok sevdiğini söylüyordu ve bu güzel kelimeler ona hiç yakışmıyordu. Sevmek ona yakışmıyordu, o göğsünün altındaki kalbin sadece ve sadece kötülük için attığını biliyordum. İnsan seviyorum dediği birini nasıl oradan oraya sürüklerdi? Nasıl onu kendi hayatına zorla dahil etmeye çalışırdı? Onun beni seviyor olma düşüncesi bana cehennem gibi geliyordu. O beni sevemezdi, kimseyi sevemezdi.Bana doğru bir şey uzattığında gözlerimi kucağımda birleştirdiğim ellerimden alıp uzattığı eline bakmıştım. Parmakları arasında tuttuğu bir telefondu. Uzanıp almadığımda telefonu ellerimin arasına sıkıştırmıştı.
"Evine gelmem seni rahatsız ediyorsa, aradığım zaman telefonunu aç," demişti. Yine mi rahatsız edecekti beni? Bu yaptığı eziyet sonuncusu değil miydi artık?
"İstemiyorum." demiştim gözlerimi kucağımdaki telefondan alıp ona doğru bakarken. Ne istiyordu? Ona yalvarıp peşimi bırakmasını mı söylemem gerekliydi?
"Ben de seni rahatsız etmek istemiyorum," demişti başını hafifçe sallarken. "O yüzden aradığım zaman telefonunu aç."
Derin bir nefes vermiştim. Saatlerdir gözyaşlarım onun karşısında durmuyordu. Bunun onu da rahatsız ve huzursuz ettiğinin farkındaydım ama asla geri adım atmıyordu. Ne söylersem söyleyim geri çekilecek gibi değildi ve bu beni çok korkutuyordu. Onun duyguları tehlikeliydi, onun aşkı, onun sevgisi, tutkusu, bakışları, her şeyi zararlıydı. Karşısındaki insana üzüntü veriyordu.
"Sana yalvarıyorum," demiştim koluna dokunurken. Daha ne yapabilirdim bilmiyordum. "Beni görmediğin o zamanlara geri dön. Lütfen evime gelme, ailemi rahatsız etme, beni daha fazla korkutma. Ben hiçbir zaman senin elini tutmayacağım, ne yaparsan yap sadece bana yaptığın kötülüklerle kalacaksın. Daha önce istediğin her şeyi kazanmış olabilirsin ama şimdi kaybedeceksin."
Gözlerime, gözlerindeki acıyla bakıyordu. Bu onda ilk kez gördüğüm bir duyguydu. İlk kez gözleri böyle bakıyordu bana ama dudaklarına küçük bir gülümseme yerleşmişti.
"Kaybetmekte benim yararıma gibi hissediyorum." demişti, kendi kendine söylercesine sessizce. "Bana yalvarıyor musun?" diye sormuştu hemen ardından. Gözleri artık gözlerimde değildi, kolunu tutan elime bakıyordu. "Ben de sana yalvarıyorum," dediğinde donup kalmıştım. O mu bana yalvarıyordu? Evimi basan, ailemi ve beni rezil eden adam mı bana yalvarıyordu? "Beni daha fazla kışkırtma. Bırak nefes alayım, bırak şu içime düşürdüğün yangını sana göstereyim."
Elimi onun kolundan çektiğim gibi arabadan inmiş ve konağın bahçe kapısına doğru koşmaya başlamıştım. Büyük bir şokla koşuyordum. Gecenin karanlığı beni yutsa, yok edip götürse diye dualar ederek koşuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVECEKSİN (Köy serisi I ) Tamamlandı
RomanceAzad Karan, yüreğinin tam ortasına kor gibi düşen Nida'nın aşkıyla yanıp tutuşmaya başlamıştır. Ateşi bir türlü dinmiyordur çünkü Nida onun yanından bile geçmek istemeyen, köydeki diğer insanlar gibi ondan korkan bir kızdır. Aşkının karşılığını ala...