"İntihar" (kesit)

13.4K 596 34
                                    


"Neyin cezasını çekiyorum lan ben! Neyin cezası bu?!" diye öfkeyle bağırmıştı Azad. Sesinden, isyanından, artık son demlerinde olduğunu ben de biliyordum ailesi de. Evdeki tüm misafirleri görevliler evden çıkarmışlardı, Azad da babasının olduğu misafir odasına girmiş ve kapıyı kilitlemişti. Çaresizce kapının önünde titreyerek duruyordum. Tüm görevlilerin dilini bıçak kesmiş gibi, herkes korkuyla kilitli olan kapıya bakıyordu.

Bugün burada bir şey olacağını biliyordum, o korku saatlerdir yüreğimdeydi.

"Sen ne olduğunu iyi biliyorsun."

Ahmet beyin keskin sesi, her zaman ki gibi anlayışsız ve otoriterdi.

"Allah'ım lütfen," diye fısıldamıştım kapıya doğru bakarken. Korkudan ellerim titriyordu, gözlerim dolu doluydu. "Lütfen bir şey olmasın..."

"Sebebin her ne olursa olsun Nida'yı araya katmamanı sana söylemiştim! Sana defalarca kez karıma dokunmaya kalkarsan aramızdaki kanı görmezden geleceğimi söylemiştim!"

"Aramızdaki kanı sen çoktan damarlarından çıkarıp attın!" diye bağırmıştı Ahmet bey hiddetle. Kalın sesi tüm konaktan duyuluyordu. Hizmetli kadınlar korkuyla birbirlerine yapışmışlar, dolusuyla adamsa kapıya yakın bir yerde ellerinde silahlarla öylece beklemeye başlamışlardı. Azad ya da babası izin vermeden içeri giremeyeceklerini biliyordum ama şu an durum çok tehlikeliydi. Dilber hanım ortalardan kaybolmuştu, Ömer'i aramıştım ama ulaşamamıştım. Kapıya defalarca kez vurmuştum ama asla açmamıştı Azad. Çaresizce kapının dibinde durmaktan başka hiçbir şey yapamıyordum.

"Beni buna annemle sen mecbur bıraktınız! Ne istedim lan ben sizden, ne istedim!" derken cam kırılma sesleri geldiğinde korkuyla kapıya yapışmıştım tekrar. Vurmuştum, bağırmıştım ama açan yoktu. "İlk defa kendim için bir şey istedim, Nida'yı kabul edip etmemeniz benim için önemli değildi. Ama ona zarar vermeye kalkmamanız konusunda annemi de seni de defalarca kez uyardım!"

Sürekli bir şeylerin kırılma sesleri geliyordu. Azad öyle öfkeliydi ki, sesi çok yüksek çıkıyordu. Biliyordum. Bugün olanların bizi bu noktaya getireceğini biliyordum. Ahmet bey de oğlunun en sonunda bu raddeye geleceğini bile bile durmamıştı. Bizi bu hale getiren oydu, onun yaptıklarıydı.

"Konağı arkamda bırakıp çıktım, sizi arkamda bırakıp gittim! Bu zamana kadar ki tüm yaptıklarınızı da silip attım, neden bunu karıma yaptın?! Neden karımı benden almaya kalktın!"

"Ahmet yapmadı, ben yaptım."

Arkamdan gelen sesle, dolu gözlerimi kapıdan alıp konuşan kişiye doğru bakmıştım. Dilber hanımdı bu. Solgun görünmesine rağmen hala güzel ve bakımlıydı. Ama gözleri çok farklı bakıyordu, onu ilk defa bu kadar güçsüz görüyordum.

"N-ne?" diye bir fısıltı dökülmüştü dudaklarımın arasından. Bugün beni öldürmek için evimizin önüne adamlar yığdıran kişi Ahmet bey değil, Dilber hanım mıydı?

"Seni öldürmeleri için o adamları ben gönderdim." Demişti, bir an bile terddüt etmeden. Gözlerime bakan gözlerinde artık iğrenme yoktu ama nefret vardı. Gözlerimdeki yaşlar yavaş yavaş yanaklarıma doğru süzülürken, Ahmet bey ve Azad birbirlerine bağırmaya devam ediyorlardı. Adamları gönderen Dilber hanım olmasına rağmen Ahmet bey oğluna bunu annesinin yaptığını söylemiyordu.

"Neden?" diye fısıldarken sesim titremişti. Herkes, etrafımızda olan herkes dehşetle bizi izliyordu. "Ben size ne yaptım? Benden neden bu kadar nefret ediyorsunuz? Ben Azad'ın kollarına atlamadım, onunla evlenmek istemediğim zamanlarda bile beni öldürmeye kalktınız. Şimdi onu sevdiğim için, Berfin yerine onunla ben evlendiğim için bana kızgınsınız biliyorum. Ama bu öfke, bu kızgınlık sadece evlendiğimiz için değil, siz Azad beni zorlarken de benden nefret ediyordunuz."

"Her zaman nefret etmedim," demişti Dilber hanım soğukkanlı bir sesle. "Azad seni sevmeden önce benim için diğer hizmetlilerden hiçbir farkın yoktu."

"Sikeyim lan atalarınızı da kurallarınızı da!" diye bağırmıştı Azad, delirmiş gibi etrafa saldırdığını duyabiliyordum. Dilber hanım kapalı olan kapıya doğru bakarken, yutkunmuştu. O da kötü görünüyordu ve git gide daha da kötü görünmeye başlamıştı.

"Azad beni sevdiyse benim burada suçum ne?" diye sormuştum, artık bıkmıştım. Bu insanların nefretinden, bize verdikleri acılardan, Azad'ı delirtmelerinden, onun omuzlarına bıraktıkları yükten. Hepsinden bıkmıştım. "Bu kadar nefreti haketmiyorum. Azad da bana yaptıklarınız yüzünden acı çekiyor!"

"Benim nefretim ne Azad'a ne de sana," derken, elbisesinin arasına sakladığı silahı yavaşça çıkarınca gözlerim korkuyla aralanmıştı. Silahı başına dayadığındaysa kalbim korkuyla sıkışmıştı. Nefesim kesilmişti. "Benim nefretim sevgiye. Benim nefretim öldüren sevgiye, acı çektiren sevgiye." 


Bu bir kesittir. Yeni bölüm en kısa zamanda burada! Yetişirse bu gece atacağım.

instagram: mervegzici 

SEVECEKSİN  (Köy serisi I ) TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin