"Karan"

54K 1.9K 395
                                    

Ahmet bey oturduğu yerde öfkeyle elindeki kağıtlara bakıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Ahmet bey oturduğu yerde öfkeyle elindeki kağıtlara bakıyordu. Azad tarafından yapılması gereken hiçbir şey yapılmamıştı. Ne şirketteki işler halledilmişti ne de köylülerle olan işler halledilmişti. Azad üç gündür nereye bile gittiğini söylemeden o kızı alıp konaktan çekip gitmişti. Bu evin reisi Ahmet bey olmasına rağmen babasına tek kelime dahi danışmamıştı.

"Hemen telefonumu getirin bana!" diyerek bağırmıştı Ahmet bey sinirle.

"Ahmet bey, hastalanacaksınız sakin olun," diyerek kocasını sakin tutmaya çalışmıştı Dilber hanım ama onun da içi cayır cayır yanıyordu. Bir tanecik oğlu, Azad'ı neredeydi? Önce herkesin önünde bir hizmetlinin kızının elini tutarak Karan'ların şerefini iki paralık etmişti şimdi de ne arıyor ne soruyordu. Herkes Azad ve Berfin'i nişanlı bildiği için bir çok soruya maruz kalıyorlardı.

"Nasıl sakin olayım, nasıl?!" diyerek bağırmıştı Ahmet bey, getirilen telefonu sıkıca tutarken. "Oğlunun yaptığını görmez misin, Dilber? Ne olduğu belirsiz bir kızı tutup kaçırdı, Karan'ların itibarını hiç düşünmeden köyü ayağa kaldırdı! Kızın babası durmadan orada burada ağlar durur, insanlar hakkımızda ne düşünecek!"

Ahmet bey bunları söylerken öfkeden deliye dönmüştü adeta. Dilber hanımsa gizli gizli gözyaşlarını siliyordu. Azad'ı her zaman savunmuştu, Ahmet beyden azar yiyecek bile olsa her zaman onun arkasında durmuştu ama bu çok farklıydı. Nişanlıyken bir kızı tutup kaçırmıştı ve nişanlısına onunla nişanı attığını söylemişti. Bunlar aileleri için çok büyük ve ayıp şeylerdi, oysa ki onu Amerika'ya Ahmet beyden ne zorluklarla izin alarak göndermişti. Şimdi böyle olduğunu görünce keşke dönmeseydi diye düşünüyordu.

***

Annemle kırk dakika kadar konuşmuştuk. Çok ağlamıştı, sürekli nasıl olduğumu sormuştu. Azad'ın bana bir şey yapıp yapmadığını, bana kötü davranıp davranmadığımı sormuş, sürekli adımı sayıklayarak ağlamıştı. Biliyordum, bir anneyi evladından uzakken iyi olduğuna inandırmak çok zordu ama elimden geldiği kadar ağlamamaya çalışmıştım ve onu iyi olduğuma, Azad'ın benimle konuşmak istediği için bunları yaptığına inandırmaya çalışmıştım. Annem ne zaman döneceksin dediğinde biraz duraksamıştım, buraya neden getirilmiştim, buradan ne zaman evime dönecektim? Ben de bilmiyordum ama anneme çok yakında yanına döneceğimi söylemiştim. Telefonu kapattığımda Azad'ı beklemiştim bir saat kadar ama gelmemişti. Ona beni evime götürmesini söyleyecektim, kavga ederek ya da bağırarak değil, bunu ondan rica edecektim. Daha fazla dayanamayıp odadan elimdeki telefonla birlikte çıkmıştım, etrafa yavaşça bakarak ilerliyordum. Burası çok büyüktü ama konak kadar değildi. Sadece burada yapayalnız hissediliyordu. Her yer kapalı renklerden oluşuyordu, çok sade ve şık bir yerdi.

"Söyle baba."

Azad'ın o her zaman ki sert çıkan sesini duyduğumda sol tarafa doğru ilerlemeye başlamıştım. Geldiğim yer büyük bir salondu. Koyu gri koltuklar vardı ve kenarda bir şömine yanıyordu.

SEVECEKSİN  (Köy serisi I ) TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin