2

965 86 145
                                    

Bebeğin ağlama sesi yüzünden Chan iyice gerilip dizlerini kendine çekti ve onlara sıkıca sarıldı.

"Sakin ol Chan, sadece ağlıyor." Chan sessizce alnını dizlerine yasladı ve Changbin'in bebeği susturma çabasını görmemezlikten gelmeye çalıştı.

Bebek onı geriyordu, özellikle ağladığında.

Changbin bebeği sakince yatağa bıraktı ve kenardan kulaklıkları alıp Chan'ın kulağına taktı.

"Müziğe odaklan, onunla ilgilenirim ben." Chan onun açıp sesini yükselttiği müzikle tekrar Changbin'e sessizce teşekkür etti.

Changbin onun rahatladığına emin olduktan sonra bebekle odadan çıkmış, uzun süredir yemek yemediğini fark edip bebeğe hızlıca bir mama hazırlamıştı.

Chan zaten kendi sorunları yüzünden sürekli ilaç kullanan birisiydi, bebek de eklenince ne olacağından emin değildi.

Changbin biberona doldurduğu mamayo bebeğe içirerek tekrar Chan'ın olduğu odaya çıktı. Chan'ı ayağıyla dürtüp kendisine bakmasını sağladıktan sonra müziği durdurmuş çocuğa gülümsedi.

"Bebeğe yemeğini yedirmeme yardım et hadi."

"Nasıl yapacağım?"

"Sadece... Şöyle." Changbin bebeği onun kucağına bırakıp biberonu da eline verdi. "Çok fazla boğazına dayama, yavaş yavaş kaldır mamayı ki boğulmasın. Merak etme, bir şey olursa yardım edeceğim." Changbin biberonun üstünden Chan'ın elini tuttu ve nasıl içirmesi gerektiğini gösterdi ona, Chan'ın elleri titriyor olsa da Changbin biberonu sabit tutuyordu.

Sonunda bebek biberondaki sütü içmeyi bırakınca Changbin hafifçe gülümsedi.

"Alışıyorsun."

"Bin, benim randevuma yetişmem lazım." Chan'ın duvar saatine bakarak söylediği şeyle Changbin bebeği ondan alıp nazikçe ağzını sildi.

"Sen git, ben bakarım bebeğe." Chan kısa bir teşekkür edip Changbin'in bebekle odadan çıkışının ardından üstünü değiştirdi ve hızlıca evden çıktı.

Bindiği arabadan yaklaşık yarım saat sonra indi ve her zaman geçtiği yolları bu sefer daha yavaş adımlarla kat etmeye başladı. Sonunda içeri girdiğinde kapının orada duran çocuğa bakıp her zamanki gibi selam vermişti.

"Doktor Lee'nin randevusu var, birazdan bitecektir. Siz oturup bekleyebilirsiniz Bay Bang." Chan sessizce teşekkür edip ilerideki koltuklardan birine oturdu.

O sırada yanına her zamanki gibi Jisung oturmuştu.

"Kimleri görüyorum, yakışıklı Christopher Bang. Naber?" Chan ona zoraki bir gülümseme verdi.

"İyi gibi işte, sen?"

"İyi nasıl olsun, sen neden bugün bu kadar mutsuzsun? Ay gülsene!" Jisung her zamanki gibi onun yanaklarını tutup mıncıklamaya başladığında Chan söylenerek kaçmaya çalışmıştı.

Onlar orada kavga ederlerken gişedeki çocuğun sesini duydu.

"Jisung hastaları rahatsız etme!" Jisung dudak büzdü.

"Çok sıkıcısın Seungmin." Seungmin ona uyarıcı bir bakış atıp tekrar işine döndü, o sırada odanın kapısı açılmıştı.

Lee Minho, Jisung'a içten bir gülümseme sunup Chan'a döndü.

"Erken gelmişsin?"

"Sanırım evdeki saat ileride, geç kalacağım korkusuyla çıktım evden." Minho Jisung'a döndü.

"Güzelim, sen kafeteryaya inip istediğin şeyleri alabilirsin, ben sonra sana katılırım."

"Chan hyung da gelsin, ay hyung gelirsin değil mi?" Chan onun ağlayan sincap yüzüne bakıp derince nefes verdi.

"Duruma bağlı, ama gelemezsem sözüm olsun."

"Evine davet edersin." Chan kararsızca ona bakınca Jisung koluna vurdu. "Yapmadığın şey mi?" Minho Chan'ın gerginliğini fark ettiği için Jisung'a yaklaştı.

"Sungie, hadi. Sonra konuşursunuz olur mu?" Jisung dudak büzerek yenilmiş bir ifadeyle Seungmin'e sataşmak adına oradan uzaklaştı.

O gidince Minho Chan'ın ardından kapıyı kapattı ve koltuğuna ilerledi.

"Jisung'un ısrarcılığı yüzünden özür dilerim, yine bilmediği şeyleri deşiyor işte." Chan her zamanki yerine oturdu.

"Sorun değil, alıştım artık." Minho onu süzdü bir süre.

"Anlatmak istediğin şeyler var gibi, erken gelmezsin sen. Saatin yalan olduğunu anlayacak kadar iyi tanıyorum seni." Chan bakışlarını oynadığı ellerine indirdi.

"Dün gece Brick ile beraberdik, biliyorsun ki biraz beni seks konusunda zorluyor ve yine böyle bir konuşma yapıyorduk."

"Başka neler vardı? Yani... Sadece konuşma mı?" Minho'nun detaycı birisi olduğunu bildiği için yadırgamadı Chan.

"Şarap içiyorduk ve... Bana dokunup duruyordu. Brick'in dokunuşları sebepsizce beni rahatsız ediyor."

"Sebepsiz değildir o, neyse devam et sen." Chan başını kaldırmaya cesaret edemediği için kendisini dikkatlice izlediğini bilse de bakmadı Minho'ya.

"Sonra kapı çaldı, gidip açtığımda eski sevgilimi gördüm. Ben sarhoşken gelip birlikte olmak istediğini söylemişti ve bana yaşı hakkında yalan söylemişti, bir çok kez beraber olduk onunla, yaklaşık iki ay sürdü hatta bu just friends ilişkimiz. Sonunda on yedi yaşında olduğunu öğrendim, Minho ben sırf bu kız reşit ve eğer isterse hamile kaldığında kendi rızasıyla bebeği aldırabilir diye rahattım fakat genç olduğunu öğrenince sorumluluk almak istemediğimi söyleyip bıraktım. Kapıma geldiğinde kucağında bir bebek vardı, başta anlam veremedim fakat bana ikimizin kızı olduğunu söyledi. Bebeğe bakamayacağını söyledi ve bebeği bana fırlatırcasına verip gitti, o gittikten sonra Brick de benden ayrıldı ve ben bebekle kaldım öyle." Minho şaşkınca onu dinliyordu.

"Yanında kimse yok muydu? Tek kalamazsın bebekle sen."

"Ben... Başta telaş yaptım, gittim önce bebeği yatağıma bırakıp durdum öylece, şoku atlattığımda da yaklaşık üç saat bebeğin başında ağladım, sonra Changbin'i aradım ve o geldiğinde yanındayken de bir iki saat daha ağladım. Changbin gece benimle kaldı, bebek uyandığında onu geri uyuttu, ben rahat edeyim diye elinden geleni yaptı. Sabah da bebeği ona bırakarak çıktım evden ama Changbin'i biliyorsun, sürekli yanımda kalamaz. Bebeğe tek başıma da bakamam ama sokağa da bırakmayacağım. Ne yapacağımı bilmiyorum." Minho alması gereken notları alıp Chan'ı süzdü.

Uyumamıştı gece, gözlerinden belliydi.

Altları morarmış, sürekli dalıp giden, titreyen ve kıpkırmızı kesilip şişmiş gözlerinden...

Chan onun için bir hastadan fazlasıydı, bu yüzden onu bu halde görmek normalden fazla acıtıyordu.

Chan'ın yanına gitti ve önünde diz çöküp oynadığı ellerini tuttu.

"Senin için bir şeyler ayarlayacağım, korkma sakın." onun saçlarını karıştırıp hafifçe gülümsedi ve Chan'ın keyiflendiğinden emin olup ayağa kalktı.

"Seansa devam edelim mi?" Chan yavaşça başını salladı ve Minho'nun klasik konuşmalarını yapıp normal seansa dönmesine izin verdi.

Rockyabye~ Chanin\JeongchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin