"Demek ilk kelimen baba oldu... O zaman... ROARR!" Jisung Yuqi'yi tutup gıdıklamaya başlayınca Yuqi'nin kahkahası tüm evde yankı yapmıştı adeta.
Chan iste oturmuş Jisung'un intikam alışını izliyordu.
Felix elindeki mamadan bir kaşık alıp ofladı.
"Hyung, ben de mi yesem?"
"Bebek maması mı?"
"Kokusu çok hoş, hem... Tadı da güzel. Bir tane ben de yiyeyim mi?" Chan hafif bir tebessümle ayağa kalktı.
"Sana da vereyim bir tane, Jisung kızımı boğma." Jisung Yuqi'yi gıdıklamayı bırakıp ona döndü.
"Susar mısın yaşlı amca? İntikam alıyoruz." Jisung bu sefer Yuqi'yle birkaç saniye bakışıp sonra hırlar gibi sesler çıkararak karnını ısırmaya başlayınca Yuqi kahkaha atmaya devam etmişti.
Chan mutfağa geçtiğinde Changbin'i ve Seungmin'i görüp duraksadı.
"Selam çifte kumrular." Seungmin'in saçlarını karıştırdıktan sonra Changbin'in kalçasına hafifçe vurdu ve yandaki dolaptan bir mama daha çıkardı.
"Hyung, ben diyorum ki Seungmin'i bugün ailemle tanıştırayım. Ama benim evi biliyorsun ve Seungmin'i de çok yormak istemiyorum." Chan ona döndü.
"Aileni bize davet edebilirsin veya ben sizinle gelebilirim." Changbin Seungmin'e baktı.
"Biz konuşalım mı önce?" Chan omuz silkip odadan çıktı ve diğerlerinin yanına döndü.
"Lix, alabilirsin. Ben de Hyunjin'i ve Jeongin'i kontrol edip geleceğim." Felix sessiz bir mırıltıyla onu onaylayınca Chan odadan çıktı.
Dediği gibi ilk durağı Hyunjin'in odası olmuştu.
"Selam koluyla yürüyen şahsiyet." Hyunjin başını kaldırıp ona baktı.
"Ne alaka ya?"
"Ayağa kalkmıyorsun." Hyunjin dudak büzdü.
"Kolumun ağrısı bacağıma da vurdu çünkü." Chan ona yaklaşıp ateşini kontrol etti.
Hyunjin'in kullandığı bazı ağrı kesiciler uyuşmasına, halsizleşmesine ve ateşlenmesine sebep oluyordu. Bu yüzden ateşini kontrol edip yanına oturmuştu.
"Akşam tekrar doktora gidelim mi? Bu kadar ağrı yapması normal değil."
"Gideriz, ya hyung bana da şarkı yazsana?" Chan kaşlarını çattı.
"O ne alaka Hyunjin?"
"Bilmem, herkese yazdın ben de istiyorum."
"Herkes dediğin kişiler benim tek sırdaşım ve sevgilim Hyunjin." Hyunjin dudak büzdü.
"Bana da yaz işte, sıkılıyorum hem." Chan ayağa kalkıp onun saçlarını karıştırdı.
"Seni yarın eğer kolunun ağrısı bacağına vurmazsa şirkete götürürüm, şarkı falan kaydederiz beraber." Hyunjin hevesle başını salladı.
"Ederiz, var mı yazdığın şarkı?"
"Senin sesine uyacak var birkaç tane." Hyunjin'e son bir gülümseme verip sevgilisine bakmak adına odadan çıkmıştı Chan.
Jeongin'in odasına geçtiğinde Jeongin birden ellerini masaya vurarak ona baktı.
"Ne var?" Chan yavaşça ona yaklaştı.
"Sakin ol Jeongin, seni merak ettim sadece."
"Etme hyung, mümkünse beni merak falan etme bir süre. Ben ders çalışırken odama dalmayı bırakır mısınız?" Chan onun yanına oturup Jeongin'in dakikalardır çözemediği soruya baktı.
"Bu soru yüzünden miydi sinirin?"
"Neyse ne, çık artık. Odağımı bozuyorsun." Chan onun elini sıkıca kavrayıp masadki kalemi aldı ve soruya yöneldi.
Soruyla birkaç dakika uğraştıktan sonra Jeongin'i kolunun altına çekti.
"Yanlış yaptığın yer tam şurası, eksik yazdığın için diğer işlemler de sonuçsuz kalmış." Jeongin onun soruyu çözüşünü dikkatle izledikten sonra geri çekilip dolu gözlerinden akan yaşları sildi.
"Teşekkür ederim, sana sert çıkıştığım için de özür dilerim." Chan ona gülümsedi.
"Önemli değil, kalk biraz hadi. Kafan boşalsın."
"Gürültü çekemem şu an, ben biraz odamda dinlenir sonra tekrar geçerim." Chan ayağa kalkıp elini ona uzattı.
"Benim odama gidelim mi? Sevgilimi özledim." Chan ona göz kırpınca Jeongin göz devirerek uzattığı elini tutup ayağa kalktı.
"Şu an çok yorgunum, sevişmemiz beni daha da yorar ve hala sınavlarım var. Sınavlarım bitsin söz veriyorum seninle sabaha kadar sevişeceğim ve istediğin kadar sert olmana izin vereceğim." Chan onun belini kavrayıp Jeongin'i kucağına çekti.
"Sadece uyusak da yeter bana, beraber."
"Ama sorularım bitme-" Chan onun lafını böldü.
"Birkaç saatlik uykudan zarar gelmez küçük bebeğim." Jeongin başını ona çevirdi.
"Küçük bebeğim?"
"Ne o? Hoşuna gitmedi mi?" Jeongin göz devirdi ve onun boynuna kollarını doladı.
"Seni bazen anlamıyorum." Chan kıkırdayıp kucağındaki sevgilisiyle odadan çıktı ve kendi odasına ilerledi.
Kendi odasına girdiğinde Jeongin'i yatağa bırakıp üstüne uzandı.
"Ne kadar kaldı sınavlarının bitmesine?"
"Bir hafta var daha, bölümü geçebilmek için ciddi anlamda götümü yırtıyorum." Chan altındaki sevgilisinin bacaklarını nazikçe okşayıp dudaklarına bir öpücük bıraktı.
"Bölümü geçmek için bu üst düzey çalışmaya ihtiyacın olduğunu sanmıyorum, kendini çok zorluyorsun."
"İhtiyacım var merak etme." Jeongin onun ensesindeki saçlarla uğraşırken Chan da Jeongin'i üstüne iyice eğilip ağırlığının bir kısmını ona vermişti.
"Aslında yok, sadece öyle düşünüyorsun. Lütfen yapma bunu kendine, bak..." Chan onun elini tutup görebileceği bir hizaya getirdi. "Bileklerin incelmiş, sen de bayağı incelmişsin. Şeffaflaşmışsın resmen Innie, o kadar solmuş ki tenin... Seni bu halde görmek istemiyorum, derslerinden biraz kafanı kaldırmalısın." Jeongin dudak büzdü.
"Denerim, ama... Bilmiyorum, böyle alışmışım. Sınav dönemlerim kendimi bildim bileli böyle geçiyor benim." Chan onun boynuna gömdü yüzünü.
"Artık öyle geçmesin, benim odamda çalışsan olmaz mı artık? Yuqi'ye yeni oda yaptık hem, gece seni rahatsız etmez."
"Olabilir, ama beni kalkmaya zorlamayacaksın. Şimdi izin ver de uyuyayım ve bir saat sonra beni uyandır." Chan yerlerini değiştirip Jeongin'in altına geçti ve onun beline sıkıca sarıldı, Jeongin de yüzünü onun boynuna gömmüştü.
"İyi geceler sana güzelim." Jeongin aldığı huzurlu kokuyla gözlerini kapattı.
"İyi geceler Channie."
Çocuk sana güzelim dedi neden Channie diyosun amk odun musun aaaa çok ayb
Ya
Ya
Yaaaaağağağağağ
Ben de Bang Chan istiyom
Bane bane
Ben de istiyom
Askimler bana Bang Chan alın
Ay asik oldum yine
Ben Bang Chan istiyom
Alsanıza ayol
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rockyabye~ Chanin\Jeongchan
FanfictionEskiden yattığı kız bebeği ellerine bıraktığında Chan ne yapacağını bilememişti, Jeongin gelip ikisinin sorunlarıyla ilgilenmeye başlayana kadar Not: Kitap angst ama az angst