Chan sonunda odasından çıktığında Jeongin ona yaklaştı.
Kucağındaki Yuqi Jeongin'e bir şeyler söylemeye çalışıyor gibiydi.
Chan gidip bebeğin yanağına bir öpücük bıraktı.
"Gözleri hala masmavi."
"Hemen heyecanlanma, büyüyünce değişecektir." Jeongin iç çekti. "Benim gözlerin bir yaşıma kadar masmaviymiş, sonradan değişmiş. Baksana kömür siyahı gibi şimdi."
"Ama güzel gözlerin var, daha güzelini daha önce hiç görmemiştim." Chan elini onun yanağına koyup yanağını nazikçe okşadı.
Jeongin onun hislerini anlasın diye her şeyi yapıyordu, Jeongin ise hala onun sadece seksi ve Jeongin'in yaptığı yardımları düşündüğünü sanıyordu.
Hisleri oldupuna ihtimal vermiyordu bile.
"Göz renklerimiz aynı ama... Senin gözlerin nasıl bu kadar güzel gelebiliyor?" Chan onun yanağındaki elini çenesine koydu ve parmağıyla çenesini okşadı. "Her şeyin gibi gözlerin de güzel." Jeongin kızardığını hissettiği sırada Chan eğilip onun dudaklarına nazik bir öpücük bırakmıştı.
Chan onu nazikç bir şekilde öpüp Yuqi'ye dikkat ederek belinden çektiği sırada Yuqi'nin kahkahası yükselmişti. Küçük bir kahkaha atıp Chan'ın omzunu küçük elleriyle tutmaya çalıştığında Chan istemsizce gülerek geri çekildi.
"Ne kadar fesat bir kızım var, bırak da tadını çıkartalım Yuqi." bebeği kucağına alıp Jeongin'in kızarmış yüzüne baktı. "Yemek yedi mi?"
"Yedi." Chan Jeongin'i kolunun altına çekip salona yürümeye başladı.
"Üçümüz film izleyelim, ne dersin?"
"Olabilir." üçü birlikte salona geçtikten sonra Chan Yuqi'yi ortalarına oturtup bir film açmak adına kumandayı eline aldı.
"Diş çıkaracak sanırım." Jeongin Yuqi'nin önünde diz çöktü.
"Dört aylık oldu, olabilir. Ama biraz erken sanki." Jeongin yandaki oyuncağı almaya çalışan bebeğe oyuncağı uzattı ve onu ilgiyle incelemesini izledi. "Etrafındaki her şeye çok meraklı, gelişiminin bu kadar hızlı ilerlemesi çok hoş." Jeongin oyuncakla oynayan bebeğin dizini nazikçe okşadı. "Bebeğin bu dönemlerinde yanında olabilmen iyi." Chan da bebeğinin omzunu ve kolunu okşadı.
"İyi ki sen de yanımdaydın da bana alışmam konusunda yardım ettin." Jeongin kızarmış yanaklarıyla doğruldu.
"Emeklerimi boşa çıkarmayan sensin, bu arada ilaçların ne durumda? Hala kullanıyor musun?" Chan dudak büzdü.
"Çok streslendiğimde, uyuyamayınca veya Yuqi fazla mızmız olduğunda kullanıyorum."
"Ne sıklıkla?"
"Haftada bir falan." Jeongin iç çekse de bir şey demedi.
Chan'ın ilaçları hemen bırakmasını bekleyemezdi zaten.
"Ne izleyelim?" Jeongin oyuncağı fırlatmış kendisinin parmaklarıyla uğraşan Yuqi'den çekmedi gözlerini.
"Bilmem, animasyon tarzı bir şey izleyebiliriz. Yuqi'nin de hoşuna gider." Chan onun bebekle ilgilenmesine dalsa da kendisine gelip televizyona döndü.
~♡~
"Channie... Çok tatlıydı, heyecanlandı falan... Ay kalbim çarpıyor resmen!" Changbin kucağındaki yastığa sıkıca sarıldı, Chan o sırada sözleri kontrol ediyordu.
"Çocuğa birden yapışmışsın, karşılık verdi mi?"
"Hm hm, o da beni öptü, ya hyung... Seungmin'in her şeyi çok tatlı gelmeye başladı, utanması, gülümsemesi, kahkahası, sesi... Sesi çok güzeldi, benden yüksek notaya çıkıyor vicdansız." Chan ona doğru çevirdi sandalyesini.
"Hoşlandığını biliyor mu?"
"Evet, söyledim ona. Senin gibi birini boşuna öpemezdim zaten falan dedim, iyice kızardı. Düşünmem lazım dedi gitti."
"Sen ne zamandan beri Seungmin'den hoşlanıyorsun? Bana bak o çocuk senin yüzünden ağlarsa koparırım kafanı!" Changbin dudaklarını büzdü.
"Seungmin'i kucağında Yuqi ile gördüğümden beri sanırım, çok tatlı. Hem de çok çok çooook tatlı!" Chan arkadaşının bu haline güldü.
Koskoca Seo Changbin kediye dönmüştü.
"Hiç öyle bakma, sen de Jeongin'in yanında kediye dönüyorsun."
"Hiç Jeongin deme bana, hislerimi anlasın diye kırk takla attım hala bir şey anladığı yok. Bana Tanrı gözüyle bakıyor, Christopher Bang neden benden hoşlansın ki falan kafasında. Çocuğa şarkı yazdım ben amına koyayım!" Changbin yerinden kalktı.
"Oha o şarkı onun şarkısı mı? Ay dur okuyayım!" Changbin sözleri okuduktan sonra sırıttı. "Güzelmiş lan, şurayı biraz değiştir sadece." ikisi bir süre sözler üstünde çalıştıktan sonra Changbin onun yanındaki sandalyeye oturdu. "Ritmi ayarladın mı?"
"Hayır, müziği nasıl yapsam emin olamadım diye bekliyorum."
"Bence dirty ve hot bir şeyler olsun, uyumlu olur. Elektronik gitar sesi falan hoş olabilir." Chan sandalyesini kaydırıp öbür taraftaki alete yaklaştı.
"Deneyelim hadi, bize bir şeyler getirsene? Acıktım resmen."
"Dışarıdan söylüyorum."
"Tamam, istediğini söyle. Ayrıca yemek gelene kadar dağıtma dikkatimi." Changbin kıkırdayıp ayağa kalktı.
"Gelirim ben yemek geldiğinde o zaman, çok yüklenme kendine." Chan onu ufak bir mırıltıyla onaylayıp ekrana döndü tekrar.
~♡~
Yağan yağmurdan dolayı Seungmin derince ofladı.
Aslında hava güneşliydi, hatta tişörtle bile terlemişti fakat akşama doğru birden yağmaya başlamış olan yağmur, şimdi kendisinin eve gitmesini engelliyordu.
Oysa önceki gün bazı işlerini halletmek için geldiği bu klinikte sabahlamış, o gün de anca akşama işlerini bitirebilmişti ve şimdi gecenin bu saatinde yağmurun altında bekliyordu.
Onu almaya gelecek birisi olmadığını, arayıp eve neden gelmediğini soracak bir arkadaşı veya akrabası olmadığını net bir şekilde biliyordu, bu yüzden yağmurun dinmesinin uzun süreceğini fark edip yürümeye başlamıştı bile.
Kliniğin önünde durmak korkutucu gelmişti, en iyisi yürümekti.
Fakat sorun şuydu ki Seungmin'in zaten zayıf bir bağışıklık sistemi vardı, son zamanlarda doğru dürüst beslenmediği için iyice bozulmuştu ve şimdi bir saat boyunca yağmurun altında yürümesi gerekliydi.
Kesinlikle hasta olacaktı.
Gözünün önüne gelen saçları geriye yatırdı ve derin bir nefes verdi, henüz klinik gözden bile kaybolmamıştı.
Sonraki gün olabilecekleri düşünüp yürümeye devam ederken yanına yanaşan arabayla irkildi.
Umursamayıp yürümeye devam etse de arabadan inen birkaç kişinin kendisine doğru yürüdüğünü duyabiliyordu.
Korkudan titreyen ellerini kendine dolayıp bu sefer koşmaya başladı fakat çok geçmeden beline dolanan kollar onu durdurmuştu.
"Neden koşuyorsun yavru köpekcik?" duyduğu ses üstüne gözleri kocaman açıldı.
"B-bırak beni!" arkasındakinin küçük kahkahası doldu kulağına.
"Maalesef Min, yapamam bunu." Seungmin pantolonundan sızan eli hissettiğinde çığlık atmak için ağzını açtı fakat ağzına kapatılan el bunu engellemişti. "Şşh, onlar ölürken bağırmadıysa sen de bağırmayacaksın." Seungmin gözüne dolan yaşların döküldüğünü hissetti fakat sesini çıkaramadı.
O gün, çığlık atma cesareti bulamaması onun tüm hayatını mahvetmeye yetmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rockyabye~ Chanin\Jeongchan
FanfictionEskiden yattığı kız bebeği ellerine bıraktığında Chan ne yapacağını bilememişti, Jeongin gelip ikisinin sorunlarıyla ilgilenmeye başlayana kadar Not: Kitap angst ama az angst