"Ya saat gecenin kaçı amına koyayım..." Chan yeni yeni daldığı uykudan tekrar uyandırılmanın siniriyle oflayarak doğruldu ve ayağa kalktı, yanında uzanan Changbin de hareketlenmişti.
"Kapı mı çalıyor?"
"Hm hm, bekle bakıp geleyim." Chan odadan zoraki çıkıp kapıya ulaştı ve kapıyı açıp gelene baktı.
Daha doğrusu bakmaya çalıştı çünkü gözleri pek açılmıyordu.
Duyduğu hıçkırık sesleri onu biraz olsun kendine getirdiğinde Chan gözlerini kocaman açıp gelene baktı.
Jisung, önünde diz çökmüş, elini kalbine dayamış hıçkırarak ağlıyordu.
"Sungie, neden buradasın? Niye ağlıyorsun?" Chan onun yanına çöktüğünde Jisung'un nefes alamadığını fark etti.
"H-hyung... Sa-sanırım pa-nik at-ak geçi-riyorum..." Chan hızlıca onu kucağına çekip içeri aldı, onun kapıyı sertçe kapatması Changbin'in korkup yanlarına gelmesine sebep olmuştu.
Chan'ın kucağındaki titreyerek nefes almaya çalışan Jisung'u gördüğünde koşarak arkalarından salona girdi, Chan'ın Jisung'u koltuğa bırakmasının ardından Jisung'un yanına oturmuştu.
"Jisung, ilaçlarını aldın mı?" Jisung başını iki yana salladı.
"A-artık yok-lar... Min-Minho ihti-yacın kalma-dı d-demişti."
"Daha fazla konuşma Sungie, sana su getireyim bekle." Chan yanlarından ayrılınca Changbin onun saçlarını okşadı nazikçe.
"Tişörtünü çıkarmak ister misin? Belki daha rahat nefes alırsın." Jisung başını iki yana salladı, onun bu şekilde nefes almak için kıvranmasını izlemek Changbin'in canını yakıyordu.
Jisung altı aydır hiç anksiyete sorunu yaşamamıştı oysa.
Changbin elini onun ensesinde dolaştırmaya devam etti, yaptığı Jisung panik atak geçirirken rahatlamasını sağlayan bir şeydi.
Chan elinde iki bardak soğuk suyla içeri girdi, ikisi de onun bardağı vermesini beklerken Chan birden bir tanesini Jisung'a dökmüştü.
Jisung yüzüne gelen suyla irkilip küçük bir çığlık attı.
"Hyung, ne yapıyorsun sen?"
"Sakinleşmeni sağlıyorum, nefesini kesmek için öpmem mi lazımdı?" Jisung derin derin nefesler aldıüını ve kalbinin sıkışmayı bıraktığını fark ettiğinde derin bir nefes verip Chan'ın elindeki diğer bardağa elini uzattı.
"Teşekkür ederim." Chan suyu ona verip titreyen eliyle içişini izledi.
"Ne oldu da bu hale geldin? Sen aylardır panik atak geçirmiyorsun." Jisung suyu kenara bırakıp elleriyle oynamaya başladı.
"Minho hyungla kavga ettik."
"Hyung dediğine göre ayrılmışsınız?" Jisung başını salladı.
"Bugün yine hastanede birileri bana saldırmaya çalıştı, Minho da beni zorla eve gönderdi. Zaten geç geldi eve, ben onun için endişelenmişken benimle konuşmayıp bağırmaya başladı. Kavga ettik, bayağı uzun süre. En sonunda bana 'Sözümü dinlemeyeceksen ayrılalım' dediğinde de ayrılalım dedim. Bana eşyalarımı toplamamı söylediğinde de aldım eşyalarımı çıktım evden." Changbin elini sıkıca tuttuğu çocuğun titreyen sesiyle anlattığı şeylerden sonra tepkisini ölçmek için Chan'a baktı.
Gözlerindeki ifade Changbin'i bile korkutmuştu.
Minho'nun biraz olsun aklı varsa Chan'a yaklaşmazdı yoksa Chan onu öldürecek gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rockyabye~ Chanin\Jeongchan
FanfictionEskiden yattığı kız bebeği ellerine bıraktığında Chan ne yapacağını bilememişti, Jeongin gelip ikisinin sorunlarıyla ilgilenmeye başlayana kadar Not: Kitap angst ama az angst