28

383 41 14
                                    

"Her şey hazır mı?" Felix alnındaki teri silip yavaşça başını salladı.

"Hazır, yüzük hazır mı?" Chan cebinden çıkardığı kutuyu ona uzatınca Felix yorgunluğunu bile unutup yüzüğü almak için yanına koştu.

O yüzüğe hayran hayran bakıp Hyunjin'e çemkirirken Changbin ve Seungmin onların yanına gelmişlerdi.

"Selam." Chan hızlıca yanlarına ulaşıp Seungmin'e sıkıca sarıldı.

"Selam Minnie, nasılsın bugün?" Seungmin hafifçe gülümseyerek geri çekildi.

"İyiyim, düne göre en azından." Changbin onu kolunun altına çekti.

"Gece boyu uyumadı, iyi falan değil." Seungmin onun göğsüne hafifçe vurdu.

"Changbin!"

"Neden uyumadın?" Seungmin derin bir nefes vererek Chan'a döndü.

"Changbin için, o da uyumadı gece."

"Benim işlerim vardı, hem... Senin gece boyu uyanık kalman çok tehlikeli." Seungmin dudak büzdü.

"Tek başına kalmanı istemedim." Chan onun saçlarını nazikçe okşadı.

"Seni içeri geçireyim mi? Biraz uyursun hem." Seungmin kararsız bakışlarını Changbin'e çevirince onun gülümseyerek kendisine izin verdiğini gördü.

"Ama Changbin-" Chan onun omuzlarını tutup çekti ve içeri yönlendirdi.

"Boşver şu tavşan kılıklı domuzu, git biraz dinlen hadi." Seungmin'i misafir odasına götürürken Yuqi'nin sesini duyup gülümsedi.

"Seninki yine oyun mu oynuyor?" Chan başını salladı.

"Büyük ihtimalle oyuncaklarını sağa sola vurup seslerine şaşırıyordur." Seungmin kıkırdadı, çoktan odaya geçmişlerdi.

Chan derin bir nefes alıp arkasında oturan Seungmin'e döndü.

"Min, iyi olduğuna emin misin?" Seungmin yatağa oturdu ve pantolonunu silkeledi.

"Neden olmayayım ki?"

"Seninle ilgili içimde kötü bir his var, beni geren bir şey." Chan onun yanına oturup elini nazikçe dizine koydu. "Bir sorun varsa benimle konuşabilirsin." Seungmin derince nefes verdi ve tişörtünü yavaşça sıyırdı.

Chan aslında ilk başta Seungmin'in göründüğü kadar çelimsiz olmadığına takılmıştı fakat sonradan vücudundaki yaraları görüp duraksadı.

"Kendime zarar vermiyorum, bunlar deneyip de başaramadığım intiharın izleri." Chan istemsizce onun dizini sıktı.

"Seungmin... Neden? Hayatın düzelmeye başlamışken neden onu bitiriyorsun? Neden bize bir şans vermiyorsun?" Seungmin tişörtünü geri kapatıp kollarını kendine doladı.

"Kaldıramıyorum hyung, size bu acıyı yaşatmak istemiyorum ama kendim de bunu yaşamak istemiyorum."

"Sana ağır geldiğini biliyorum ve inan bana seni anlıyorum." Chan da kendi tişörtünü sıyırdı ve babasından kalan izleri ona gösterdi. "Senin yaşadığın her şeyi yaşadım ben Seungmin, gözümün önünde annemin kafası koptu benim. Yıllardır konusunu açmamış olmam benim unuttuğumu veya canımın yanmadığını göstermiyor, sadece... Önümde sizinle mutlu bir hayat var ve ben buna odaklanmayı tercih ediyorum. Gece kabus gördüğümde beni uyandıran, bir şeyden korktuğumda veya çekindiğimde burada olup beni destekleyen insanlar var etrafımda. Sence... Sen korktuğunda biz seni o şeye mi bırakacağız? Eminim kabus gördüğün her gece Changbin seninle beraber uyanıyordur." Chan onun ellerini tuttu. "Şimdi ne kadar zayıf olursan ol ileride o kadar güçleneceksin, o kadar güçlenmene yardım edeceğiz ama lütfen silip atma. Eminim bu izler kabus gördüğün zamanlardandır." Seungmin bakışlarını kaçırdı.

Rockyabye~ Chanin\JeongchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin