Changbin elindeki çiçeği burnunda götürüp kokladı bir süre.
Kiraz çiçeği, Seungmin'in kokusu...
Eliyle nazikçe toprağı okşayıp tekrar taşa baktı.
Kim Seungmin.
Yirmi altı yaşında ölen sevdiğiydi toprağın altındaki, Changbin onu şimdiden özlüyordu.
Aradan sadece brikaç saat geçmişti fakat şimdiden kalbi sıkışıyordu.
Henüz o birkaç saatte bile çoktan dağılmışken, Seungmin'siz geçecek o yıllarda nasıl dayanacaktı?
Attığı kahkahaları bir daha duymadan nasıl nefes alacaktı?
Seungmin'e ihtiyacı varken onsuz bu hayata nasıl alışacaktı?
Changbin elini sıkışan kalbine götürüp gözyaşlarının dökülmesine izin verdi, sanki saatlerdir yapmıyormuş gibi tekrar akıttı gözyaşlarını.
"Neden beni sensiz bırakıp gittin ki? O kadar mı acıttım canını?" Changbin eğilip çiçekleri toprağa bıraktı. "Aynı senin gibi kokuyorlar, kiraz çiçekleri." Changbin'in parmakları toprakta dolaştı bir süre daha.
O toprağın altında sevdiği çocuk yatıyordu, henüz yeni evlendiği o çocuk.
Changbin bir daha gülemezdi, rahat nefes alamaz veya iyi bir şey hissedemezdi.
Onsuz kalmak zorunda mıydı o? Hayat neden bu kadar acımasızdı?
Changbin gözyaşlarını eliyle silip derin bir iç çekti.
"Bana hep güçlü olduğumu ve bunu kıskandığını söylerdin, sana güçlü değilim dediğimde de öyle zanmettiğimi söylerdin. Hatırlıyor musun?" Changbin gözlerini sıkıca kapattı. "Güçlü değilim Seungmin, sensiz hiçbir şey değilim ben. Hayatım mahvoldu çünkü sen yoksun. Neden... Neden sırtımda bu kadar yük bırakıp gittin? Neden beni bu acıyla bıraktın güzelim? Ben... İlk kez aşık olmuşken seni kaybetmek zorunda mıydım?" Changbin tekrar elini kalbine götürdü.
Kafasında sürekli yankılanıyordu, boynundan akan kanla yerde yattığını gördüğü çocuk her yerindeydi.
O anı hatırladı, ilk öldüğünü düşündüğü o anı.
Nefesi kesildi bir an, onun olmadığı gerçeği kesti nefesini.
Seungmin daha çok gençti, henüz yeni yeni her şeyin etkisinden kurtulup kendine gelmişti ve o şimdi içinden çıkılamaz bir duruma düşmüştü.
Yoktu artık, bulunduğu durumdan kurtulabilecek bir Seungmin yoktu.
Changbin başaramamıştı onu kurtarmayı.
Bu gerçek beyninde tekrar çaktırdı şimşeklerini, Changbin'in dudaklarından kaçan hıçkırıklar yanan kalbine acıyan boğazını da ekledi.
Sevdiği çocuk olmadan kalmanın acısıydı bu hissettiği, akan gözyaşları kanayan kalbini vuruyordu dışarı.
Changbin'in nefesi kesildi, tekrar ve tekrar.
Nefes almayan sevdiği gibi, bıraktı nefes almayı bir süre.
Çok isterdi yanındaki boş alanda yatmayı, ona tekrar ulaşmayı.
Belki de ölümden sonra bir hayat vardı ve Changbin orada ulaşacaktı sevdiğine.
Ölmek istedi o an, nefes almayı bırakmak ve cansız bir halde uzanmak istedi o toprakta.
Chan vardı, dayanması gerekliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rockyabye~ Chanin\Jeongchan
FanfictionEskiden yattığı kız bebeği ellerine bıraktığında Chan ne yapacağını bilememişti, Jeongin gelip ikisinin sorunlarıyla ilgilenmeye başlayana kadar Not: Kitap angst ama az angst