Elindeki şarap bardağını sevgilisininkiyle tokuştururken gülümsedi Chan, o bardağı dudaklarına götürüp içerken kendisini şanslı hissediyordu.
Herkes böyle sevgili bulamıyordu sonuçta.
Keyifli bir şekilde elindeki bardağı içerken sevgilisinin sesini duydu.
"Chris, biliyorum henüz bir erkekle bunu yapmamış olmak seni geriyor ama... Bilemiyorum, vücudumun sana karşı verdiği tepkileri hizada tutamıyorum." Chan bakışlarını yere indirdi.
Şarap içmek istemesinden anlamıştı bunu.
"Brick, henüz kendimi hazır hissetmiyorum. Ayrıca Kore'ye de alışamadım ve burası beni geriyor."
"Sadece kaçıyorsun, üstünden zaman geçtikçe ne değişecek ki?" Chan omuz silkti ve tekrar bardağından birkaç yudum aldı, bardağını yenilediği sırada Brick hala söyleniyordu. "Hem Chris, bana güvenmiyor musun? Yanında olacağım dedim ya!"
"Sevgilim, sadece her şey üst üste geliyor o kadar. İzin ver de kafamı toparlayayım." Chan doldurduğu bardağı içerken sevgilisinin elinin vücudunda dolandığını hissediyordu.
Brick ile yatma düşüncesi kendisini geriyordu, normal ilişkilerinde Chan sürekli dominant bir insandı ve son zamanlarda yaşadığı olayların üstüne Brick ile çıkmaya başlamıştı ve Brick onun duygusal boşluğundan yararlanıp ilişkideki baskınlığı ele almıştı, oysa Chan istese Brick'e istediği her şeyi yaptırabilecek birisiydi.
İç çekip sonraki gün psikiyatristiyle bunları konuşmayı aklına not etti ve elini kasıklarına çıkarmış Brick'e döndü.
Neden etkilenmiyordu ki?
"Brick, lütfen izin ver de beraber seks konuşmadan veya fazla yakın temasta bulunmadan vakit geçirelim, insan gibi konuşamıyoruz bile." Brick omuz silkti.
"Tedavi görüyorsun Christopher, benimle konuşmaya ihtiyacının kalmaması lazım." Chan sessizce tekrar önüne döndü.
Brick ile konuşup içini dökse belki biraz rahatlardı.
O bunlara dalmış, Brick'in anlattıklarını dinliyor gibi yaparken evin kapısı çalmıştı.
"Ben kapıya bakayım." Chan ayaklanıp kapıya yaklaştı.
Kapıyı açtığında gördüğü yüzle duraksadı.
"Chae? Senin burada ne işin var?" gözleri dolu dolu olan kızı süzüp kucağındaki bebeğe baktı.
"Chan, aylardır bir kere gelip aramanı bekledim ama sen beni kullanıp attın. Çocuğumuzu tek başıma mı doğurmak zorundaydım ben ha?" Chan kaşlarını çattı.
"Ço-çocuğumuz mu? Chae sakinde anlat lütfen." kız bebeğe baktı.
"Bu bizim bebeğimiz, umurunda mı bilmiyorum ama... Chan ben daha on yedi yaşındayım, bebeği eve götüremem!" Chan kıza yaklaştı sakince.
Nelee olmuştu böyle.
"Chae, içeri geç otur olur mu? Sana bir kahve yapayım, bebek için bir şeyler düşünelim. İyi değilsin." kız sinirle ona yaklaşıp tam dibinde durdu.
"Bu bebek yüzünden aylardır ailemden uzağım, babam bebeği öğrense öldürür onu. Ben bebeğimi öldüremem Chan, ama istemediğini de biliyorum."
"Saçmalama lütfen, bebeği neden istemeyeyim?"
"Bebek için benimle evlenir miydin?" Chan duraksadığında kız histerik bir şekilde güldü. "Ben de öyle düşünmüştüm, daha hastaneden yeni çıkmış bebeğe ne yapacağım ben?" Chan bebeği süzdü yavaşça.
"Sen henüz on yedi yaşındayken seninle evlenerek hayatını mahvedemem, bebek eğer yeni hastaneden çıktıysa sen de o haldesindir. İçeri gel de konuşalım hadi."
"Gerçekten Chan, sana bebeğimiz oldu diyorum ve sen hala sikiş sokuş peşindesin. Bebeğe bakamam anlamıyor musun?" bebeği Chan'a doğru adeta fırlattığında Chan son anda bebeği tuttu. "Doğarken yanında değildin, büyürken ol. Bebeğimize dikkat et." kız arkasını dönüp koşar adımlarla uzaklaşırken Chan kucağındaki bebeğe bakakalmıştı.
Ne yapacaktı şimdi? Hem bunu Brick'e açıklayamazdı, bebeği öldürürdü ama almasına izin vermezdi.
Korkuyla iç çekip arkasını döndüğü anda Brick ile göz göze geldi.
"Demek bebeğin var ha?"
"Brick-"
"Sus, sadece sus." Brick onun yanından geçip ayakkabılarını giymeye başladı. "Bebek umarım senin gibi birinin elinde geberip gitmez." Brick ayakkabısını giyip hızlı adımlarla oradan uzaklaşırken Chan arkasından bakakalmıştı.
Bebeği ne yapacaktı şimdi?
~♡~
"Channie lütfen, sakin ol." Changbin kolları arasında hıçkırarak ağlayan arkadaşını daha sıkı sardı.
"Na-nasıl sa-kin ola-yım Cha-Changbin, be-ben... Yapa-mam, küçü-cük da-daha o." Chan başını iyice onun omzuna gömdü.
Tek arkadaşı Changbin'di, yaşadığı her şeyi bilen ve tedavi almasını sağlayan kişi oydu.
Chan yirmi beş yıllık hayatında sadece ona güvenmişti, Changbin onun en eski arkadaşıydı.
Sonuçta Changbin doğduğunda o da oradaydı, fazla beraber ve arkadaş gibi büyümüştü onlar.
Chan yıllardır alışık olduğu kolların arasına iyice sığınırken Changbin ne yapabileceğini düşünüyordu.
Aklına bir şey gelmiyordu ki, Chan için ne yapabilirdi?
Oflayıp onun saçlarına yanağını yasladı.
"Senin için ne yapabileceğimden emin değilim, yanında kalmamı ister misin bir süre?" Chan uzun süre cevap vermedi, Changbin onun toparlanmaya çalıştığını biliyordu.
Yaklaşık iki saattir aralıksız ağlıyordu ki bu sadece Changbin'in bildiği kısımdı, kim bilir onu aramadan önce ne kadar ağlamıştı.
"Gerek yok, buradan iş yerine gitmen zor olur."
"İşlerimi evden halledebilirim, sorun değil. İhtiyacın varsa burada kalmam senin için daha iyi olur." Chan dudak büzdü.
"Eğer sorun olmayacaksa..." Changbin tekrar ona sarıldı.
"Sorun olacak olsa teklif etmem, hadi kalk bir duş al. Kendine gelirsin." Chan yan tarafta koltukta uyuyan bebeğe baktı.
"Ya bebek? Onu ne yapacağız?"
"Hallederim ben, kalk duş al bak yapış yapış olduk!" Changbin onu zorla odadan çıkartırken Chan içinden ona sessizce teşekkür etti.
Changbin'e ne kadar minnet duyduğunu tarif etmek zordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rockyabye~ Chanin\Jeongchan
FanfictionEskiden yattığı kız bebeği ellerine bıraktığında Chan ne yapacağını bilememişti, Jeongin gelip ikisinin sorunlarıyla ilgilenmeye başlayana kadar Not: Kitap angst ama az angst