8 yıl sonra
"Baba, bu kim?" Yuqi elindeki fotoğrafı Jeongin'e gösterince Jeongin duraksadı.
"Channie, biraz gelir misin?" Yuqi kaşlarını çatarken Chan hamur olmuş elleriyle içeri girdi.
"Efendim güzelim?"
"Baksana..." Yuqi fotoğrafı babasına gösterince Chan sertçe yutkundu.
"Güzelim, sen bunu nereden buldun?"
"Sizin bana hazırladığınız fotoğraf albümünde, bu adamla birçok fotoğraf vardı. Hem... Rüyamda hep görürdüm, sana demiştim ya birinin intihar ettiğini görüyorum diye? O buydu." Chan dolu gözlerini saklamak adına bakışlarını kaçırdı.
"O Seungmin, yıllar önce intihar ederek ölen bir arkadaşımız." Chan başka bir şey diyemeyip tekrar içeri döndü, Jeongin de kızına bir açıklama yapmak adına ellerini omuzlarına koymuştu.
"Yuqi güzelim, Seungmin sorunları olan birisiydi. Baban da onu mutlu edip kendisine getirmek için çok uğraştı ama Seungmin sonunda dayanamadı ve intihar etti. Changbin'in kocasıydı." Yuqi bakışlarını fotoğrafa indirdi.
"Changbin oppa bu yüzden mi kimseyle beraber değil? Ona sorduğumda istemediğini söylemişti."
"Kendisini ona ihanet ediyor gibi hissettiği için böyle, hem sen Seungmin'in kokusunu çok severdin küçükken biliyor musun? Seni sakinleştirirdi, Seungmin kucağına alınca hemen boynuna yaslanırdın." Jeongin gözyaşlarının döküldüğü yanağını sildi ve gülümsedi kızına. "Bu konuyu açma olur mu?" Yuqi yavaşça başını salladı.
"Seungmin'e ne oldu? Neden intihar etti?" Jeongin kızının ellerini tuttu.
"Seungmin'in sekiz kişilik arkadaş grubu vardı, zaten o grupta olabilmek için zorbalığa maruz kalıyordu. Sonra bir gün beraber dışarı çıkmışlar, iki arabaya doluşup bir yere gitmeye başlamışlar, bir arabayı Seungmin sürüyormuş. O araba kaza yapmış ve Seungmin dışında arabada olan herkes ölmüş. Diğer arabadaki dört kişi onu suçlayıp dışlayınca Seungmin de kendini kötü hissetmiş. Tabii bu travma olarak kalmış onda, sonradan bir gün kalan dört arkadaşı onu kaçırdı ve Seungmin onların elindeyken bir hafta boyunca fiziksel ve psikolojik bazı durumlara maruz kaldı. Bunları içinde bir yerlere gömse de dört yıl sonra, sen beş yaşındayken maalesef öldü." Yuqi babasının ellerini daha sıkı tuttu.
"Changbin oppa bu yüzden mi hiç gülümsemiyor?"
"Evet, Changbin normalde bu kadar sessiz ve sakin birisi değil. Seungmin gittikten sonra kendisini şarkı yazıp seslendirmeye verdi." Yuqi babasının gözyaşlarını nazikçe silip kenara bıraktığı fotoğrafı aldı.
"Chan babama baksam iyi olur." onun çıkışının ardından Jeongin arkasındaki koltuğa oturup iç çekti, Yuqi de hemen mutfaktaki babasını bulmuştu.
Chan o sırada mutfaktaki bıçakları izliyor, Seungmin'in ona benzer bir bıçakla intihar ettiği o günü tekrar hatırlamanın verdiği acıyı kalbinden atmaya çalışıyordu. Öyle ki kızının geldiğini bile duymamıştı.
"Baba..." Chan irkilerek ona döndü.
"Efendim güzelim?" Yuqi koşup babasına sıkıca sarıldı.
"Bu konuyu açtığım için özür dilerim, bir daha açmayacağım." Chan kızına kollarını dolayıp kokusunu derince içine çekti.
"Sorun değil güzelim, merak etmen çok normal." bir süre sarıldıktan sonra dış kapıdan gelen sesle ayrıldılar.
"Jisung oppa geldi!" Yuqi kapıya koşuşturup hızlıca kapıyı açınca yüzündeki gülümseme kısa bir an soldu. "Ah, Changbin oppaymış." Changbin ona kısa bir gülümseme verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rockyabye~ Chanin\Jeongchan
FanfictionEskiden yattığı kız bebeği ellerine bıraktığında Chan ne yapacağını bilememişti, Jeongin gelip ikisinin sorunlarıyla ilgilenmeye başlayana kadar Not: Kitap angst ama az angst