*26*

1.4K 136 42
                                    


Sanırım hikayelerimin hepsinde bütün ara bölümleri bitirdim :) Bundan sonraki bölüm elemelerin son gününü ve İstanbul'a dönüşlerini yazacağım. Ondan sonra da geçiyoruz kalkışaaa :d Bu hikayemizde de bir bölüm sonra kemerlerinizi bağlayacaksınız efenim şimdilik bu tatliş bölümü bırakıyorum sizlere. Keyifli okumalar dilerim :*

*


Odaya önce Derya, peşinden de Tuğba girdi. Derya'nın ne yaptığına hiç bakmadan doğrudan dolaba doğru yürüyüp içinden serin bir şişe su aldı ve kapağını sinirle açıp içerken duyduğu sesle yüzünü, yatağa oturup ona alayla sırıtan kıza döndü.

"İç iç soğursun iyi gelir."

Derya'nın saçma sapan alaylarından bıkmıştı artık. Gözlerini devirirken şişeyi yüzünden çekerek geçip kendi yatağına uzandı. Cebinden çıkardığı telefonunu sehpanın üzerine bırakıp bileğini gözlerinin üstüne kapatarak uyumaya çalıştı. Üzerini bile değişmeye yeltenmemişti. Yeter ki, bir an önce Derya'nın gereksiz konuşmalarından uzaklaşabilsin istiyordu. Ama bu pek mümkün değildi anlaşılan.

Omuzunun üzerinde dolanan eller yanağına çıktığında Tuğba yatağının bir kısmının içe battığını fark etti. Derya yatağına çıkmıştı. Öfkeyle bileğini yüzünden çekip başının üzerinde ona sırıtan kıza bakarken, ani bir jestle kolunu sırtına sararak onu belinden kavradığı gibi sırtını yatağa bıraktı. Bir kolunu yastığının üzerine başının yanına koymuş ondan destek alırken bir taraftan da bakışlarındaki öfkeyi hiç eksiltmeden yavaş yavaş yüzünü Derya'ya doğru yaklaştırdı. Sırtının altındaki elini de çıkarıp aynı şekilde yastığa sabitlemişti. Derya'yı adeta çemberine alırken kaçacak yer bırakmamıştı ona ki, Derya'nın da yüzündeki sırıtıştan kaçmak istediği sezilmiyordu.

"Amacın ne?" diye sordu, Tuğba düz bir sesle. Derya ise sessiz bir şekilde önündeki yüzü izlemeye koyuldu. Bakışları ateş püskürürcesine gözlerine odaklanan kahvelerden Tuğba'nın boynundan kendi çenesine doğru sallanan kolyeye kaydı. Ona aldığı kolyeyi üzerinden hiç çıkarmamasına rağmen yine de öfke saçmaya, onu görmezden gelmeye devam ediyordu Tuğba. Ancak emindi Derya, hislerinin karşılıklı olduğundan, Tuğba'nın kendini koruma bariyeriydi tüm bu öfkesi...

Elini uzatıp önce üzerine doğru sallanan kolye ucunu parmakları arasına aldı. Sonrasında ise kolyeyi bırakıp doğrudan Tuğba'nın yanağına bıraktı elini, oradan ise ensesine doğru kaydırdı. Ve tutuşunu sağlamlaştırdığı gibi Tuğba'nın yüzünü yakınına çekerek dudaklarına kapandı. İlk başta karşılık almasa da gözlerine hala öfkeyle bakan gözler bir an kapanırken neredeyse canını yakacak bir şehvetle karşılık aldı. Biliyordu bütün bu yakınlıkları sevgiyle değil de öfkeyle yaşanıyordu ama yine de razıydı. En azından onu gördüğü, beraber vakit geçirdikleri kısa sürede eskisi gibi olmasa da ona dokunabiliyor, onunla olabiliyordu...

"Hadi film izleyelim" dedi Hande, laptopunu yataklarının üstüne koyup Zehra'nın yanına oturdu. Yatakları birleştirdikleri için artık daha geniş alana sahiplerdi. Zehra, yüzüstü bir şekilde yatakta çapraz uzanmıştı. Hande, geriye yatıp başını kalçasının üstüne yasladığında Twitter'da dolanan kızın dikkatini çekebilecek filmler aramaya başladı. İt dikkatini çekiyordu. Özellikle izlemek istiyordu onu ancak Zehra'nın palyaço korkusunu bildiğinden dolayı buna yanaşmayacağını da biliyordu. Aklına gelen fikirle doğrularak Zehra'nın ayağından çorabının tekini çıkardığı gibi doğrudan banyoya doğru yürüdü.

"Ne yapıyorsun Allah'ın delisi?" diye seslendi Zehra peşinden ama kıkırdayan Hande banyodaki aynaya bakarken ona cevap vermedi. Bunun yerine elindeki çorabı parmağına sararak makyaj malzemesi çantasından aldığı küçük lastiği üzerine sardı ve çorabı ortasında oluşturduğu dairesini burnuna yerleştirdi. Ama bu şekilde eliyle tutmadan yüzünde durmayacaktı bunun için bir lastikle de burnuna sabitlemesi gerekiyordu. Neyse ki, başka nefes alabileceği bir organı, ağzı daha vardı insanoğlunun. Kırmızı çorabı burnuna iyice sabitledikten sonra Zehra'nın makyaj malzemesinden aldığı aynı renk ruju yanaklarına sürerek parmaklarıyla iyice yedirdi. Bütün bunları yaparken içeride yatmaya devam eden kızı iyice meraklandıracak kadar kıkırdayıp gülüyordu. Nihayet farlarını da hallettikten sonra rengarenk bir yüzle banyonun kapısına doğru yürüyüp Zehra'ya odanın ışıklarını kapatmasını söyledi. Saat zaten geçti ve Zehra dediğini yapar yapmaz oda sadece banyodan yansıyan ışıkla iyice karanlığa gömülmüştü. Son bir kez daha yapacağı şeyi düşünüp kahkaha atarken Hande yavaşça banyodan çıkıp ona şaşkın gözlerle bakakalan kızın önünde elini kapıya yaslayarak bunun beraberinde de kapının üzerine yaslandı. Her ne kadar yüzünde de duruşundaki gibi seksi bir ifade yapmaya çalışsa da sırıtmadan edemiyordu. Bir bacağını diğerinin üzerine sürterek hafifçe yukarı kaydırdığında alayla, "Bir palyaçoyla sevişmeye hazır mısın?" diye sordu, hala açık bir ağızla onu izleyen kıza. Zehra, hayır anlamında başını yanlara doğru sallayıp doğrulup oturduğu yatakta gerisin geriye yatağın başlığına doğru çekildi.

"Gel buraya kaçışın yok" dedi Hande, kahkaha atarken yatağa Zehra'nın üzerine atladı. İlk önce çart diye bir ses duyuldu ve yatağın bir köşesi hafifçe yere doğru kapaklanırken gülmekten konuşamayan Hande burnundaki yuvarlaklığın izin verdiği kadarıyla başını Zehra'nın omuzuna gömdü. Zehra da aynı şekilde kahkaha atmaya başlamıştı. O ve sırtına sarıldığı Hande yatağın çöktüğü tarafına doğru eğilmiş öylece yatıyorlardı.

Gülmeye devam ederken elini Hande'nin sırtından çekerek yavaşça başının arkasına vurdu.

"Deli manyak 1,90 boyun var bende senden halliceyim. Manyadın mı sen neden yatağımıza böyle bir zulmü reva gördün?"

Hala kahkaha atıyordu. Hande de öyle, şöyle ki, gülmekten yüzünü gömdüğü boynundan çıkaramıyordu bile. Nihayet en son gücünü topladığında kollarını Zehra'nın üzerine yattığı yastığın altına kaydırarak hafifçe doğruldu ve dönüp yatağın çökelttiği tarafına baktı.

Zehra'nın elinin yüzüne doğru uzandığını fark ettiğinde ise anında elini yakalayarak, "Burnuma dokunamazsın" dedi kıkırdayarak, yüzünü Zehra'nın gülmekten yüzüne yaklaştırırken şeytani bir şekilde kıkırdayarak, "Böyle sevişeceğiz" dedi.

"Bir palyaçoyla asla olmaz " diye yanıtladı Zehra, katıla katıla gülmekten nefessiz kalmıştı. Hande, "Aşk olsun palyaçolu halim bile seksi benim" deyince Zehra, gülmekten kapanan gözlerinden tekini açarak, "Benim çorabımla mı?" diye sordu. Tekrar gülmeye başladı. Rengarenk farlarla, kıpkırmızı yanak ve burnundaki kocaman çorabıyla önünde dikilen şapşal sevgilisine bakamıyordu. Gücünü topladığında kolunu Hande'nin beline sarıp pozisyonlarını değişti ve elini atarak yan taraftaki yastığı alıp ne yaptığını anlayan ve kahkaha atmaya başlayan sevgilisinin yüzüne bastırdı. O da kahkaha attığı için kesik kesik konuşuyordu ama yine de yüzünü yastığa gömdüğünde kelimeleri doğru düzgün telaffuz edebilmişti.

"Nasıl diyorlardı, yüzüne yastık **tüne bastık mı?"

"Avk Olfun Vehra!"

Hande yastığın altından homurdandığı için Zehra daha beter gülmeye başlamıştı. Bir anda altındaki kız bileklerini kavrayınca bu sefer de o sırtını yatakta buldu ama umurunda bile değildi elini yüzüne kapatmış hunharca gülüyordu.

"Öyle olmaz şu koca burnumla seni severken sende beni izleyeceksin" dedi Hande, üzerine yatıp ellerini yüzünden çekti. Zehra ise ona aldırmadan attığı kısa bakışın ardından tekrar sevgilisinin komikliğine kahkaha atarken, Hande'nin burnundan dolayı boynunu öpmek için girdiği uğraşa, inadından vazgeçmeyişine daha beter gülmeye başladı. "Neden biz hiç normal sevişemiyoruz?" diye bağırdı, kahkahalarının arasından. Bir türlü dudaklarını boğazına bastıramayan Hande ise nihayetinde pes ederek çorabı tuttuğu gibi çekip burnunun üzerinden aldı ve odanın bir köşesine fırlattı.

"Aman be bıktım bundan da olmuyor sevdiceğimi öpemiyorum" dedi eğilip hala gülmeye devam eden Zehra'nın dudaklarına kapanırken. Zehra ise dudaklarının üzerinde dolaşan dudakları aldırmadan mırıldanmaya devam etti.

"Allah aşkına git yüzünü yıka şimdi de Grinch'e benziyorsun! Bir Grinch'le sevişmek istemiyorum!"

Hande doğrulup kısa bir anlığına yatağın parlak yüzeyli başlığında yüzüne baktı ve yeşille kırmızı tonunun fazla geldiği yüzüne karşı sırıtırken tekrardan eğilerek Zehra'nın dudaklarını öptü.

"Olsun sen yine de her halimle âşıksın bana."

Love Success Power / GxGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin