*13*

1.7K 115 42
                                    

Selamlarrrr :)

Ben yazmayı özledim kurgumu sizde okumayı özlemişsinizdir :)

Eda Erdem'in Hollanda maçında 10/10 performansının üzerine bu bölümü ona armağan etmesem olmazdı. Herkese keyifli okumalar :*

***

Naz'ın gözü kapıdaydı. Eda'nın bugün de Deniz'i almaya gelip gelmeyeceğini merak ediyordu. Dakikalar geçtikçe umudu da tükendi. Bakışlarını kapıdan çekerek önündeki açık alanda kuğu gibi süzülen öğrencilerini izlemeye daldı.

"Moralin neden bozuk?"

Tanıdık sesi duyduğunda yüzünü kulağına üfürülen sıcak nefese karşı sağına döndü Naz. Eda, yüzünü geri çekmemişti, dolayısıyla geçen seferki gibi yine fazlasıyla yakın bir mesafede durdu yüzleri.

"Sana öyle gelmiş iyiyim."

Naz gülümserken Eda bakışlarını gözlerinden ayırıp dudağına kaydırdı. O'da gülümsedi dudağının sol köşesini kıvırarak.

"Şimdi iyisin işte."

Naz'ın yanakları kızardı. Yüzünü önüne döndü. Deniz o esnada teyzesini fark edip ona el sallıyordu. Naz, bileklerini reklam panosunun üzerine bırakıp yeğenini izleyen Eda'nın yüzündeki gülüşü izledi. Sadece yeğenine bakarken onun gibi güçlü bir kadının yüzünde bütün egolardan sıyrılmış bir tebessüm oluşuyordu. Naz, ilk defa Eda'nın bu yönünü fark etti.

"Neden öyle bakıyorsun?"

Eda, hala Deniz'i izliyordu bu soruyu sorarken. Naz, bakışlarını kadının dudaklarından çekip gözlerine kaydırdı. O esnada Eda, dudağının kenarını alaycı bir gülüşle kıvırıp onu izliyordu.

Bir insanın utancından ölmesi mümkün olsaydı Naz şu an onu yapıyor olurdu. Elini yüzüne kapattı utangaç gülüşünü gizlemek için. Eda ise onu daha fazla köşeye sıkıştırmayı bırakıp önüne döndü. Deniz, teyzesi onu izliyor diye daha bir coşkuyla kayıyordu.

Eda'nın üzerinde milli takımın forması vardı. Kırmızı fermuarlı eşofmanını sadece yarışlarda yedekte beklerken üzerinde görebiliyordu. Bu formanın ona ne kadar çok yakıştığını düşünüyordu hep izlerken ve şimdi de Eda aynı forma içerisinde yanında duruyordu.

"Naz?"

Boyu Eda kadar olmasa da yine de Naz'dan uzun boylu bir adam gelip arkasında durdu. Eda onu bir kez daha burada görmüştü. Muhtemelen Naz'ın partneriydi fakat yine de aralarında başka bir ilişkinin de olduğunu düşünüyordu. Bu yüzden de kaşlarını çattı adama bakarken.

"Mert?"

Naz bir ona bir de Eda'ya dönüp duruyordu. En sonunda gülümseyerek elini Mert'in omuzuna koydu. "Paten partnerim Mert" diye açıkladı Eda'ya dönerek. Ardından tekrar Mert'e baktı. "Eda Erdem'i tanıtmama gerek yok herhalde."

İsminin Mert olduğunu öğrendiği adam Eda'ya bakıp gülümsedi.

"Yok, milli voleybolcumuzu tanıyorum."

Adamın cümlesindeki kibir Eda'yı gülümsetti. Sahiplenici bir tutuşla kolunu Naz'ın omuzuna dolamıştı. Eda'nın bakışları istemsizce oraya yöneldi ve Naz bunu fark ederek omuzunu Mert'ten kurtarıp panoya yaklaştı. Oradan eşofman üstünü alıp tekrardan Mert'e döndü.

"Çok yoruldum ben biraz kahve molasına ihtiyacım var. Rica etsem dönene kadar yerime bakar mısın?"

Mert başını sallayarak bunu yapabileceğini gösterdi. Naz, ona minnetle gülümseyip Eda'ya döndü. Ona da gülümsedi yarım ağızla ve Mert'le onu baş başa bırakıp hızlıca kapıya doğru yöneldi. Eda, Naz'ın neden gerildiğine anlam veremiyordu ama Mert partnerinin neden böyle davrandığının farkındaydı. İkisi de Naz kapıdan çıkar çıkmaz birbirlerine baktılar. Mert'in Naz yanındayken yüzünde oluşturduğu gülüş yerine çatık kaşlara bırakmıştı. Doğrudan Eda'ya bakıyordu.

"İkimiz de otuzunu geride bırakmış olgun insanlarız bu yüzden de lafı hiç uzatmayacağım. Ondan hoşlanıyorum ve ondan uzak durmanı istiyorum."

Eda, Mert'in söylediklerini yüzünde hafif bir tebessümle dinledi. Böyle dünyadaki her şeye sahip olabileceğini düşünen egoistleri daha önce de çok görmüştü. Hatta yakın zamanda yaşadığı tecrübede de benzer bir vakayla karşılaşmıştı ama bu sefer daha öncekilerde yaptığı gibi yüce gönüllülük göstermek peşinde değildi. Bu yüzden de alaycı bakışlarını Mert'in yüzünden çekip bir anlığına kayan yeğenine baktı.

"Madem açık sözlülük peşindesin o zaman bende lafı hiç uzatmayacağım. Onun senden hoşlandığını düşünmüyorum Mert. Hal böyleyken de ondan uzak durmam çünkü tıpkı senin gibi bende ondan hoşlanıyorum."

Tekrardan Mert'e döndü Eda ve cümlesini noktalar gibi tek kaşını öfkeyle havaya kaldırdı. Kibirli erkeklerden hiç hoşlanmazdı ve sürekli kaderin onun karşısında neden böylelerini çıkardığını bir türlü çözemiyordu.

"Onu benden alamayacaksın."

Mert tekrar konuştuğunda bu sefer sıktığı dişlerinin arasından tıslıyordu. Eda ise gülümsüyordu bu duruma. Gözlerini devirip adamın yanından uzaklaştı ve Naz'ı bulmak için peşinden kantine gitti. Madem hayat onunla bu şekilde oynuyordu o zaman o da tüm gücünü kaderine karşı gelmekte kullanacaktı.

Naz elinde kahve kantinin çıkışındaki holde cam kenarındaydı. Dışarıyı izliyordu düşünceli bir şekilde. Eda gelip arkasında durduğunda fark edemedi ilk daha sonra ise camdaki yansımasında kafasının sağ üst köşesindeki yüzünü gördü.

Eda, deli cesareti diye adlandırdığı o zaman zaman maçlarda riske gittiği tutkusuyla kolunu Naz'ın göğsünün altına dolayıp bir diğer boştaki eliyle omuzunu tuttu ve genç antrenörün yüzünü kendisine döndürdü. Naz, şaşkınlıkla yüzüne bakıyordu. Eda hiç hız kesmeden genç kızın omuzuna koyduğu elini yanağına götürdü ve başını eğip dudaklarını dudaklarına bastırdı. Naz ilk karşılık vermedi, hatta nefes bile almıyordu Eda'ya göre ama ne zamanki dudaklarını araladı ve o zaman Eda daha da cesaret bulup dilini ağzının içine kaydırdı. Bunu yaparken genç antrenör inleyerek kollarını boynuna doladı ve artık öpüşlerine o da karşılık vermeye başladı.

Bundan birkaç sene önce olsa Eda asla bu adımı atamazdı. Ne bu kadar erken ne de daha sonrasında. Devreye bir erkek girdiğinde yaşadığı o kötü tecrübenin ardından sırtını hep dönüp gidiyordu fakat Naz başkaydı. Çocuksu masumiyeti, bir o kadar da çekici güzelliğiyle onu büyülüyordu. Eda, onu ilk gördüğü anda fark edebilmişti kendisine olan ilgili bakışlarını ve daha sonrasında da gelişen olayla şimdiki cesaretini toplayabilmesinde ona yardımcı olmuştu.

"Özür dilememi gerektirecek bir hatam var mı?"

Naz'ın dudaklarını aniden bıraktığında fısıldadı. Ondan uzaklaşmamıştı. Dudakları hala Naz'ın dudaklarının üzerindeydi ve Eda, yarım açtığı gözlerle genç antrenörün hala kapalı tuttuğu gözlerine bakıp gülümsüyordu.

Naz, "hayır" dedi nefes nefese ve Eda'nın dudaklarındaki tebessüm bütün yüzüne yayıldı. Tekrar öptü onu ama bu sefer daha sakin, daha yumuşak bir şekilde. İçindeki bastırdığı duygunun dışarı çıkmasına fırsat vermiyordu. En azından şimdilik...



Filmin en güzel yerinde reklam arası vermeden olur mu hiç? 😄

Evettt bölümü beğendiniz mi bakalım? 😈

Love Success Power / GxGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin