Eda'nın antrenmanı akşam üzereydi ve o'da antrenörün hastalanmasıyla ertelenmişti. Bütün günü boştu Eda'nın. Bu yüzden de akşam kızlarla buluşmadan önce biraz Deniz'le vakit geçirmek istemişti. Şu an Deniz, hocasıyla birlikte hoplayıp zıplıyordu karşısında. Normalde artistik buz patenine giden Deniz, Eda'nın onu izlediği süre boyunca yaptığı serbest dansla hocasıyla birlikte çılgınlar gibi eğleniyordu.
Eda, genç antrenörün arkaya döndüğü sırada kocaman tebessümüyle ön sırada oturup onları izleyen uzun boylu adama gülümsediğini fark etti. Tebessümü bulaşıcıydı. Ona bakmamasına rağmen Eda farkında olmadan gülümsüyordu. Antrenör kızın bakışları aniden yukarı kaydı ve Eda'yla göz göze geldiler. Başını ileri geri sallayarak selamladı sporcuyu. Eda da aynı şekilde karşılık verip gülümsedi. Ön sırada oturan ve az önce genç kızın gülümsediği adam dönüp merakla Eda'ya baktı ve hiçbir tepki vermeden tekrar önüne döndü. Eda, adamın bu soğuk ve anlaşılmaz tavrı karşısında şaşırmıştı ancak bu duruma fazla kafa yormadı ve dansı bitirip kapıya doğru koşan Deniz'i karşılamak için tribünlerden aşağı indi.
"Teyze!"
Deniz, ismini haykırarak kucağına atladı. Antrenörü de peşinden geliyordu. Hala yüzünde o geniş tebessüm vardı. Eda, genç kız ona yaklaşırken yüzünü daha yakından izleyebilme fırsatı yakaladı. Bataklık yeşili rengi gözleri, uzun kirpikleri, kalemle çizilmiş gibi uçlara doğru kırılan belirgin kaşları vardı. Burnu düz bir biçimde ve olabildiğince küçükken, dudakları da bir o kadar dolgun ve canlıydı. Her zaman topladığı badem sarısı saçlarını bu sefer açık bırakmıştı. Bu Eda'nın onu ilk defa yakından ve yüz yüze görüşüydü.
"Merhaba."
"Öğretmenimle tanıştın mı teyze?"
Eda, kendisine doğru uzanan eli sıkarken Deniz kucağında utangaç bir tebessümle kıvrılarak yüzünü omuzuna döndü. Küçük kızın neden böyle bir şey yaptığını anlamayan Eda önce ona sonra antrenörüne baktı ve her ikisi de Deniz'in bu hareketine gülümsediler.
"Deniz nasıl gidiyor?" diye sordu Eda, garip bir şekilde konuşmayı uzatmaya çalışıyordu.
"Deniz, fazlasıyla iyi gidiyor" dedi kız ve birleştirdiği avuç içlerini birbirinden ayırıp sağ eliyle Deniz'in kafasını okşadı. Eda yeğeninin sevinçte dört köşe olarak sırıttığını görebiliyordu. Bunu sadece ona yapardı. Anlaşılan birileri haberi olmadan koltuğuna rakip çıkmıştı.
"Bu seferki olimpiyatlara da katılacak mısınız?"
Bu soruyu beklemiyordu Eda. Bakışlarını Deniz'den ayırıp karşısındaki güzel kadına döndüğünde gülümsedi. "Öyle umuyorum" dedi aslında seçileceğine emin olduğu halde. Genç kız sanki günün en güzel haberini almış gibi geniş bir tebessümle gülümsedi ve "Buna sevindim" dedi.
"Naz! Hadi, geç kalıyoruz."
Antrenörün arkasından gelen adam elini sahiplenici bir tutuşla onun beline sardığında Eda yüzündeki tebessümü silerek ciddi bir yüz ifadesiyle boyu ondan en az on santim kısa görünen adama baktı. Neden kendisine bu denli kinci bir ifadeyle baktığını anlayamıyordu fakat Eda da ondan pek de sağlam enerji almamıştı. Gözlerini adamın yüzüne dikilen ısrarcı bakışlarından devirerek uzaklaştırıp isminin Naz olduğunu öğrendiği hocaya döndü ve başını tekrar selamlarcasına oynatarak gülümsedi.
"Biz gidelim artık. Deniz'in yemek saati yaklaşıyor, ananemiz bize kızmasın."
Genç kız Eda'yı bir kez daha şaşırtacak bir şekilde elini öne uzatıp bekledi. Eda ona uzanan eli sıkarken ise tebessümle, "İyi günler kaptan" dedi. Bu Eda'nın takım kızlarından duymaya alışık olduğu bir replikti. Yine de genç kızın ona bu şekilde seslenmesi yüzündeki tebessümü çoğaltmıştı. Deniz'i kucağından indirmeden koridora çıktı ve koridordaki dolabından çantasını aldığı gibi doğruca bahçeye indi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love Success Power / GxG
RomanceHikaye lise ve okul yıllarından beri arkadaş olan ve milli olimpiyatlara hazırlanan voleybol takımı kızlarının iş, aşk ve aile hayatlarını konu alır. Önemli Uyarı☝️ Homofobikler için uygun içerik değildir! Filenin Sultanlarına yazılmış ilk kitaptır...