Meryem'le konuştuktan sonra eve dönmüştü Eda ancak hiç uyuyamıyordu. Saatlerce yatağında dönüp durduktan sonra kalkmış susmayan zihnini uyuşturmak için alkole sığınmıştı. Oysaki o takımın en dikkatli oyuncusuydu. Asla sarhoş olacak kadar içmez, dağıtmaz ve disiplinini hep korurdu ama şimdi önündeki cam sehpanın üzerindeki yüzlük Gentlemen duruyordu. Şişenin dibi görünüyordu neredeyse. Son bir kadehlik viski kalmıştı içinde ve elindeki kadehi bitiren Eda kalan sıvıyı da kadehine doldurmak için şişeye uzandığında artık o disiplinli oyuncudan eser yoktu. Yüzündeki hiçbir kasın kontrolüne sahip değildi. Sinir krizindeki hastaların yaptığından farksız bir şekilde aklına gelen her anıyla birlikte kahkaha atıyordu. Nasılda kanmıştı hemen. Birinin çocukça heyecanını nasıl da aşk sanmıştı. "Aptal" dedi, kendi kendine gülerken. Elindeki son kadehi de kafasına dikip boğazını yakarak geçen sıvının ardından yüzünü buruşturdu. Oturmuş olsa bile her yer dönüyordu. Zihni de uyuşmamıştı, bilakis aldığı alkol onu daha fazla düşünmesini sağlıyordu. "Naz!" diye hırladı, elindeki kadehi sehpaya geri çarparken. "Bunu bana nasıl yaparsın..."Aldığı ilk yara değildi bu. Daha öncesinde de benzerini yaşamış, sevgilisi onu başka bir adamla evlenmek için terk etmişti. Yine aynısı oluyordu üstelik bu sefer Naz yarasını bildiği halde onunla oynamıştı.
Öfkeyle kaşları çatıldı. Burada oturup kendine acımayacaktı. Onunla konuşması gerekiyorsa bunu yapacaktı elbette ki, Meryem belki de haklıydı. Belki de bu işte bir iş vardı ya da en azından öyle olmasa bile Eda'nın kıza soracağı bir hesap vardı. Henüz konuşmamışlardı. Her şeyi öylece kabul edemezdi.
"Hadi bakalım kalk koca kadın. Yüzleşme için hazırsın."
Ayağa kalktığı an sendeleyip geri düşmesine sırıttı ama pes etmedi. Tekrar ayağa kalktığında bu sefer etraf dönse bile ayakta durmayı başardı. Yalpalayarak evinin kapısına doğru yürüdü. Arabasının anahtarını alıp üzerine mont almadan doğruca bahçeye çıktı. İyi ki yataktan kalkar kalkmaz içmek aklına gelmeden önce belki yürüyüşe çıkar diye spor ayakkabılarını giymişti. Bu yüzden de yağmurun ıslattığı çamurlu otların üzerinden yürüyerek arabasının kapısını açtı ama son anda hala düşünmeyi bırakmayan beyni ona bir gerçeği daha fısıldadı. Bu şekilde araba kullanamazdı. Ya birinin ölümüne sebep olursa? Kendisi için korkmuyordu ama bir canlıya zarar verme düşüncesini riske edemezdi. Bu yüzden de yalpalayarak caddeye doğru yürüdü. Bu saatte taksi bulur muydu emin değildi. Hoş umursamıyordu da yağmurda ıslansa bile gerekirse yürüyerek gitmesi gereken yere gidecek o yüzleşmeyi yaşayacaktı...
Onu görmesinin üzerinden üç gün geçiyordu. Neredeyse uyku uyumamış, doğru düzgün yemek bile yememişti. Allah şahitti ya onu çok özlüyordu. Ona sarılamamıştı bile ve o nefretle bakan gözleri... Naz kadının nişanlandığını öğrendiği andaki bakışlarını unutamıyordu. Gözleri düşüncelerinin eşliğinde dolarken başını önüne eğip parmağındaki yüzüğe baktı. Parmağını parlak taşının üzerinde gezdirdi. Ne kadar da tiksiniyordu ondan, elinde olsa çıkarıp fırlatır bir daha da geri takmazdı.
"Beni affet" diye fısıldadı. Bakışlarını gökgürültüsüyle birlikte salonun camına dönerek kaptanı düşünmeye devam etti. Ancak kapısı çalınıyordu. Saat epeyce geçti. Naz'ın bakışları salondaki duvar saatine kaydığında kaşlarını çatarak ayağa kalktı. Gelen davetsiz misafiri her kimse kapıyı alacaklı gibi çalıyordu. Genç kız hole geçtiği anda yanağından akmakta olan damlaları sildi. Eğer gelen Mertse ondan sağlam bir azar işitecekti fakat gelen kişi bir başkasıydı. Eda kaptandı.
"Eda?"
İsmini fısıldarken sesi titredi. Onu karşısında görmeyi beklemiyordu hele ki gecenin bu saatinde...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love Success Power / GxG
RomanceHikaye lise ve okul yıllarından beri arkadaş olan ve milli olimpiyatlara hazırlanan voleybol takımı kızlarının iş, aşk ve aile hayatlarını konu alır. Önemli Uyarı☝️ Homofobikler için uygun içerik değildir! Filenin Sultanlarına yazılmış ilk kitaptır...