S2B1 Merhamet Yok!

247 29 67
                                    

Koşmaya devam ediyordum. Hava iyice kararmıştı,haritayı artık göremiyordum. Elime çakmağımı alıp yaktım. Haritaya doğru baktım. Az bir mesafe kalmıştı. Önüme doğru dönerken ayağım kaldırıma takıldı ve yere düştüm.

Emir:Ah! S*ktir! Ayağım burkuldu.

Ayağa doğru kalkmaya çalışıyordum ancak ayağımı fena burkmuştum. Yanıma savrulan silahıma doğru süründüm. Silahı alıp baston gibi kullanarak ayağa kalktım. Ayağımı zar zor basıyordum. O an Kahin'in Acele et demesi beynimi tırmaladı. Alper'in başının dertte olduğunu ve acele etmem gerektiğini bilmem adeta tüm vücudumu adrenalin ile doldurmuştu. O an ayağımın ağrımadığını hissettim. Tüm hızımla koşmaya devam ediyordum. Metro durağının önüne gelip eğildim. Etraf bomboş gözüküyordu. Plan yapmak için vaktim yoktu. Ne ile karşılaşacağımı hiç bilmiyordum. Tek bildiğim Alper'i kurtarmam gerektiğiydi. Ben plansız haraket etmeyi sevmem. Her zaman bir planım olurdu. Ancak Alper böyle bir durumda asla düşünmeden içeri dalardı. Bilmediğim bir yerde plan yapamazdım. Alper'i kurtarmak için sanırım Alper gibi haraket etmem gerekecekti. Onun bu haraketleri her zaman işe yarardı. Silahımı çıkarttım ve elimi çantama attım. Mermi doldurmam gerekiyordu.

Emir: Hayır,hayır,hayır. Aptal kafam! Çok aptalım... Acele ederek çıktım ve mermi almayı unuttum. Çok güzel. İçeride ne var? Kaç kişiler? Silahlılar mı? Hiç bir sorunun cevabını bilmemem yetmezmiş gibi mermim de yoktu.

Umutsuzluğa kapılıp metro durağına bakmaya başladım. Gerçekten sinirlenmiştim. Ayağa kalktım,silkindim ve yürümeye başladım.

Emir: Kahin içeride öleceğimi söylese bile buraya girerdim. Ne olursa olsun. O benim kardeşim...

Metro durağına girdim. Sessiz bir şekilde merdivenlerden inmeye başladım. Elimde bıçağım vardı. İnip son basamağa geldiğimde etrafın sıcaklamaya başladığını hissediyordum. İçeride bir şeyler yanıyordu. Ateşin o kırmızımsı rengi duvarları aydınlatıyordu. Kafamı çok az çıkarttım ve etrafa baktım. Ateşin başında, elleri ve ayakları bağlanmış bir kişi vardı. Gördüğüm anda kalbimin atışlarının arttığını hissettim. O kişi Alper'di. Koşarak yanına gittim.
Kafasını kendime doğru çevirdim.
Burnu kanıyordu,kaşı patlamışdı.
Gözlerini açıp bana baktı. Gözleri fal taşı gibi büyüdü.

Alper:Kaç,git buradan.
Emir:Sensiz hiç bir yere gitmiyorum.
Alper:Bunlar yamyam. İnsan eti yediklerini söylüyorlar. Yakacak bulmaya gittiler birazdan gelirler. Kaçamayız.
Emir: Kaçamıyorsak birlikte öleceğiz.

Bıçak ile Alper'in elini ve ayaklarında ki halatı kesmeye çalışırken Alper'in geliyor demesiyle kafama darbe yemem bir oldu.

Gözlerimi açtığımda yanımda Alper yatıyordu. Ve başımızda bekleyen 4 kişi.

-Hoşgeldin misafir! Bize bir silah ve yaklaşık 60 kilo et getirdiğin için teşekkür ederiz.

-Ahahaha! İnsan etinin tahmin ettiğinizden daha tatlı ve güzel olduğunu biliyor muydunuz? Bunu içinizden biri öğrenecek. İlk hanginizi kesip yiyelim?

Emir: Benden başlayın or*spu çocukları. Çünkü buradan kurtulursam kafanızı koparacağım. Size söz veriyorum bunu yapacağım.

-Elleri ve ayakları bağlı olan birine göre fazla iddialı konuşuyorsun. Sevdim seni. Arkadaşının etini yiyeceksin!

Alper: Vücudumda size layık bir yer var. Oradan başlayın.

-Ah acele etmeyin çocuklar... Daha tam acıkmadık... Şanslısınız ki yeterince yakacağımız yok. Gece ziyafet çekeceğiz.

2 kişi yakacak bulmak için ayrılırken 2 kişi başımızda bekliyordu.

-Herkesin hikayesi vardır. Siz nasıl hayatta kaldınız?

DİRENİŞ-1 "Ölülerin Çağı"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin