S5B8- Yeniden Doğuş

95 7 132
                                    

Alper

1 Ay Sonra

Emir omzumu dürttüğü anda gözlerimi zeminden çekip gözlerine doğrulttum. Yorgundum ve sürekli uzaklara dalıp gidiyordum.

" Efendim?"

- Herkes yazısını yazdı. Sıra bizde.

" Tamam. Gidip yazın."

Sıranın en başında oturan Rümeysa hızlıca doğruldu ve kırmızı bir tahta kalem alarak duvarın başına geçti.

Tam 1 aydır Son Jenarasyon'un duvarlarını yeniden inşa etmek ve savaşta aldığımız yara ve kırıkların iyileşmesini beklemiştik. Bugün ise bir anma töreni düzenliyorduk. Savaşta kaybettiğimiz her insan için, Son Jenarasyon'un bahçesine kocaman bir mezar alanı oluşturduk ve tüm ölüleri gömdük. Bugün ise herkes kendi adını ve ölen arkadaşlarının adını duvarlara yazarak onlar için kısa konuşmalar yapıyor.

Rümeysa duvara Yusuf ve Arda'nın ismini yazdı ve kendi adını ikisinin ortasına yazdı. Tahta kalemi kürsüye bıraktı ve kendini izleyen kalabalığa döndü. Derin bir nefes aldı ve yüzündeki somurtmayı silerek konuşmaya başladı;

- Yusuf ve Arda'yı uzun uzun anlatmaya kalksam bu günlerimi alırdı. Arda ile ilk tanışmamız pek dostane değildi. Bizim düşmanımızdı, ama zaman ilerledikçe çok yakın iki arkadaş olmuştuk. Benim yanımda her zaman bulundu ve bana hep yardım etti. Ona minnettarım. Ve Yusuf, o zombi salgınının ilk gününden beri benimle. Onu geçmiş hayatımda hiç tanımıyordum. İnsanlar salgından sonra birbirine ihanet edip, bir parça yemek ve bir yudum su için gözünü kırpmadan birbirini öldürürken, o bana ve kardeşim Ecrin'e yardım etti ve hayatımızı kurtardı. O olmasaydı bugün yaşıyor olmazdım. Artık yanımda olmayacağı için çok üzgünüm ama umarım gittiği yerde huzur bulmuştur. Dinlediğiniz için teşekkür ederim.

Yavaş adımlarla yanımıza yaklaşıyorken ağlamamak için kendini tuttuğu çok belliydi. Derince nefesler aldı ve yanımıza oturdu.

Emir yerinden yavaşca kalktı ve kalemi alarak duvara Can ve Elvin yazdı. Kendi adını alta yazdıktan sonra kalemi yerine bıraktı. Kalabalığa doğru döndü ve yüzüne üzgün bir ifade kondurdu.

- Elvin ve Can salgının en başında tanıştığımız insanlardan biriydi. Elvin ile yollarımız ayrılmıştı ama Can ile olan bağımız hep sürdü. Can geçmişinde aldığı yaralardan ötürü zor bir insandı. Tekerlekli sandalyeye mahkum olan annesine bakmak için çocukluğunda hırsızlık yapmıştı ve geçmişin yükü asla onun peşini bırakmıyordu. Ta ki bizimle tanışana kadar. Biz onun ailesi olmuştuk. Alper, Ben, Elvin, Zeynep ve Samet'den oluşan küçük bir grubumuz vardı. Can'ın ailesi bu gruptu. Günler geçtikçe grup dağıldı ve sonunda Can ile baş başa kalmıştık. Her zaman eski grubumuzu özlediğini söylüyordu. Onun için mutluyum, çünkü o artık eski grubunun yanında. Elvin, Samet ve Zeynep ile birlikte. Gittiğiniz yerde mutlu ve huzurlu olun çocuklar. Günün sonunda eski grubumuz yeniden toplanacak ve birlikte olacağız.

Emir konuşmasını bitirdiği anda geçmişe dalmıştım. Hastalık Kontrol Merkezi ve o zamanlarda yaşadığımız olaylar gözümün önünden kayıp gidiyordu. Genç ergenlerden oluşan bir gruptuk aslında, tecrübesiz ve zayıftık. Ama hayatta kalmanın yolunu birlikte bulmuştuk. Eksiklerimizi birbirimize sığınarak kapatmıştık.

Artık o gruptan kimse kalmamıştı. Bunu söylemek bile zamanın ve hayatın ne kadar değerli ve fani olduğunu gösteriyordu aslında. Gün geçtikçe belki de ben hayatta olmayacağım, belki de tüm sevdiklerim teker teker ölecek benden önce. Hangisi daha zordu? Şu sikik dünyadan bir an önce ölüp gitmek ve sevdiklerini terk etmek mi? Yoksa tüm sevdiklerinin senden önce ölüp seni terk etmesi mi?

DİRENİŞ-1 "Ölülerin Çağı"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin