Yürümeye devam ediyorduk. Ay yerini güneşe bırakmaya başlamıştı...
Alper: Dostum konuşmak ister misin?
Emir:Ne hakkında?
Alper: İkimizde ilk kez insan öldürdük.
Emir: Böylelerine insan denmez. Durum böyle olacaksa,ölmektense öldürmeyi tercih ederim.
Alper: Hep değiştimi söylüyordun. Sanırım sende değişiyorsun.
Emir: Ne kadar değişsem de tek şey değişmeyecek dostum. Seninle olan kardeşliğim. Ne olursa olsun bunu yapmak zorundaydım. Konuşacak pek bir şey yok sanırım.
Alper: Peki o zaman. Bir sorum daha var. Beni nasıl buldun?
Emir:Kahin sayesinde.
Alper:Kahin mi?
Emir: Evet, bizim geleceğimizi doktorlara söylediği için içeri alındık. 6 kişi iken 5 kişinin geldiğini de söyledi. Ayrıca yerini de o söyledi.
Alper: Şaka yapıyor olmalısın. Bu,bu çok saçma.
Emir:Biliyorum dostum. Ben de inanamıyorum ancak bunlar doğru. Gidince tanışacaksın.Alper'e böyle söylesemde öldürdüğümüz insanların yüzleri aklımdan çıkmıyordu. Çok acımasız davrandığımızı düşünüyordum. Ancak onlar da bize bunu yapacaktı. Sanırım gerçekten Merhametsiz olmalıydım.
Kısa bir süre daha ilerledik,artık gece karanlığı bitmiş ve ufuktan yavaşca yükselmeye başlayan güneş havayı aydınlatıyordu. Önümüzü görebilmeye başlamıştık. Yolda 2 tane zombi vardı. Üstümüze sinen ve hala damlayan kanın kokusunu alan zombiler bize doğru bakıp üstümüze gelmeye başladı.
Cebimden bıçağımı çıkarttım, gelen zombinin kafasına doğru fırlattım. Tam isabet. Bunu ilk defa deniyordum ve başarılı olmuştum. Alper cebinden bıçağını çıkarttı ve zombiye doğru koştu. Yeterince yakınlaştığında zombiye doğru zıplayarak kafasına bıçağı sapladı. Bıçağı zombinin kafasından çıkarttığında kanlar fışkırdı. Kanları görünce kusmaya başladım... Kandan ve öldürmekten iğreniyor gibi hissetmiştim.
Alper: İyi misin?
Emir: Bugun fazla kan gördüm. Midem kaldırmıyor artık.
Alper: Haklısın bıçağını al ve daha hızlı haraket etmeye başlayalım.Bıçağımı zombinin kafasından çıkarttım ve cebime koydum. Hastalık Kontrol Merkezine daha hızlı adımlarla yürümeye başladık.
Can: Hala ortalıkta yoklar. Artık gitmeliyiz. Onları aramamız gerek.
Samet: Haklısın. Hazırlanalım.
Zeynep: Emir nereye gittiğini söyledi mi?
Can: Hayır. Kahin'in odasına girerken gördüm. Kahin bir şey söylemiş olabilir. Kahin'in yanına gidip soralım.
Zeynep ve Elvin sizde hazırlanın silahları alın bizi bekleyin.Can ve Samet Kahin'in odasına girer.
Can:Hey,dün Emir'e ne dedin? Onları aramaya çıkacağız.
(Cevap gelmemiştir.)
Samet:Hey, sana soruyoruz.
Kahin:Uzakta aramayın. Çok yakındalar.
Can:Neredeler?
Kahin:Şuan mı? 0. kattalar...
Can: Ne?Elvin: Can,hazırlanmaya gerek yok. Geldiler.
Uzun uzun kahine baktım. Sormak istediğim çok şey vardı. Mesela geldiklerini nereden biliyordu. Ancak sorsam bile cevap vermeyeceğini bildiğim için teşekkür edip odasından çıktım. Emir ve Alper'i karşılamaya gittim. Asansör kapısı açıldığında Alper ve Emir'in kan ile kaplı olduğunu gördüm.
Can:Sizi çok merak ettim. Bu haliniz ne? Ne oldu?
Zeynep: Oh, meraktan çatlayacaktım.
Emir:Geldik işte,sakin olun. Duşa gireceğim.
Alper:Samet iyi misin?
Samet:İyiyim Alper. Teşekkür ederim,sana borçluyum. Sen iyi misin?
Alper:Evet çok iyiyim. Tek mermi ve boktan bir harita ile yanlız bırakıldığım için size minnettarım.
Elvin:Kolu çok kötüydü. Ben gitmemiz gerektiğini söyledim. Özür dilerim Alper.
Alper:Dilemeyin istemem. Kahin nerede? Sanırım ona bir teşekkür borcum var.
Can:Odası burada.(Parmağı ile Kahin'in odasını işaret eder.)Alper Kahin'in odasına doğru yürümeye başladı. Duş aldıktan sonra ben de Kahin'e teşekkür etmeliydim. Herkes kendi odasına gitti ve bende duş almak için -2 katına gittim.
Kahin'in odasının kapısını tıklattım ve içeri girdim. Arkası dönük bir şekilde oturuyordu. Yüzünü göremiyordum.
Alper: Kahin denen kişi sen olmalısın. Bana ve arkadaşlarıma yardım ettiğin için teşekkürler.
Kahin: Ben kimseye yardım etmedim. Bu yaşananlar sizin kaderiniz.
Alper: Hepimizin kaderini görebiliyor musun?
Kahin: Evet görebilirim. Ancak sadece zamanı geldiğinde anlayabilirim.
Alper: Ne demek istediğini anlamadım.
Kahin: Anlayacaksın, sadece zamanın gelmedi. Şimdi biraz dinleneceğim...Kahin'in odasından çıkıp asansöre doğru ilerliyordum. Duş alacaktım. Kahin'in ne demek istediğini düşünüyordum. Hiç bir anlam bulamamıştım. Duşa girdim ve çıktım.
Emir: Gel mutfağa gidelim. Yemek yedikten sonra seni doktorlar ile tanıştıracağım. Salgın ve burası hakkında ki bilgileri duymak isteyeceksin.
Alper ile mutfağa gidip yemek yedik. Alper'i doktorların yanına götürdüm. Doktor Alper'e bize anlattıklarını anlatmaya başladığında Kahin'e teşekkür etmem gerektiği aklıma geldi ve asansöre binip Kahin'in odasına gittim. Kapıyı tıklatıp içeri girdim.
Emir: Alper'i bulmama yardım ettiğin için teşekkür ederim.
Kahin: Kurtaran sensin. Ben bir şey yapmadım.
Emir: Yerini söylemeseydin asla bulamazdım.
Kahin: Bulacaktın. Ölüm her zaman mekanını ve zamanını bulur.
Emir: Ne demek istiyorsun? Oraya Alper'i bulmak için değil o adamları öldürmek için mi gitmiştim yani?
Kahin: Evet. Aslında öyle. Ölüm her zaman doğru yeri bulur. Her zaman ayağına gelir. Sen de ayaklarına gittin. Öldürmek için...Diyecek hiçbir şey bulamamıştım. Kahin'in odasından çıktım. Asansör kapısının açıldığını gördüm. Zeynep duş almıştı. Odasına doğru ilerliyordu. Üstünde pembe bir bornoz vardı. Sürekli tehlikede olduğumuzdan olsa gerek ona hiç dikkatli bakmamıştım.
Kısa,siyah saçlı ve kahverengi gözlü oldukça güzel bir kızdı. Yanımdan geçerken;Zeynep: İyi geceler.
Emir: İyi geceler. Hey! Alper'i gördün mü?
Zeynep: Hayır. Duşa girdim ve yemek yedim. Ne oldu?
Emir: Yok bir şey. Aşağıdadır. Diğerleri nerede?
Zeynep: Samet uyuyor. Can benden sonra duşa girecekti. Elvin ise doktorların yanında duruyor. Onlardan bir şeyler öğrenmeye çalışıyor. Staj gibi (diyerek güldü.)
Emir: (Gülerek) Elvin'in bu bilgilerine ihtiyacımız olacak.
Zeynep: Kesinlikle. Tekrardan iyi geceler.
Emir: Sana da.Doktor:İşte böyle dostum. Salgın hakkında elimizde olan herşey bunlar.Biraz da sığınağı anlatayım. Enerji kaynağımız bir yeraltı jeneratörü. Ancak fazla enerjisi kalmadı ve tahminen 4 5 güne kapanacak. 0. kat Ana sığınağımız. Bir nevi toplantı salonu da denebilir. Dışarı çıkabileceğimiz tek oda burası ve oldukça iyi korunuyor. -1. katta aşı çalışmaları yapılıyor. Ve elde edilen bilgiler kayıt altına alınıp tüm sığınaklarla paylaşılıyor.
Ayrıca bizim odalarımızda burada.
Arkadaşların buraya geldiğinde 1000 sığınaktan 185 i çalışmaya devam ediyordu. Şuan 160 sığınak devam ediyor.
-2. kat Hijyen yerimiz. Burada duş alıyor, doktor kıyafetlerimizi giyiyoruz.
-3. Kat mutfak.
-4. kat Mahzen. Burada ilaç,yiyecek ve içecekler koliler halinde bulunuyor. Ayrıca her odanın yukarısında olan havalandırma telleri, ruzgarı bu odada ki havalandırma boşluklarından alıyor.
-5. Kat ise burada görevli olan hemşirelerin odalarının bulunduğu yerdi. Şuan misafir odası olarak kullanıyoruz çünkü dediğim gibi çoğu kişi intihar etti...
-6 ise jenaratör ve ana bilgisayarın olduğu kısım. Ayrıca yer altından su elde etmemiz için suyu temizleyen bir filtrede var.
Ayrıca en geniş kısım burası. Ancak girmek çok zor. Çünkü jenaratöre zarar gelmemesi için iç ve dış olarak çok iyi dizayn edildi. Asansörde -6. kata tıkladığında boş bir oda görürsün. Bu sahte odadır. Jenaratörün dış etkenler tarafından etki almaması için bu sekilde tasarlanmışdır.
Alper: Vay be harikaymış. Peki Jeneratörün enerjisi bitince ne olacak?
Doktor: Bütün kaynaklar yok olacak. O yüzden mahzende ki eşyaları yarın 0. kata taşıyacağız. Yorgun gözüküyorsun. Git ve dinlen.
Alper: Tamam. İyi geceler.Alper'in hala doktorla olup olmadığını kontrol etmek için asansörün düğmesine bastım. Bastığım anda asansör açıldı ve karşımda Alper dikiliyordu.
Alper: Vay canına! Dostum zombi olmak için ısırılmaya gerek yokmuş. Buna inanabiliyor musun? Artık hepimiz birer "Yaşayan Ölüleriz"
Emir: Kesinlikle öyle dostum.
Alper: Ben uyuyacağım. Günlerdir uyumuyorum.
Emir: Peki dostum. Ben de uyuyacağım. İyi geceler.Alper boş bir odaya gitti ve kapısını kapattı. Ben de odama gidip gözlerimi kapattım. Zeynep'i düşünerek uyuya kaldım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİRENİŞ-1 "Ölülerin Çağı"
Fantasyİzmir'e üniversite okumaya giden 2 yakın arkadaş Alper ve Emir kendilerini, kökeni bilinmeyen, beyinsel, son derece tehlikeli ve bulaşıcı olan bir salgının içerisinde bulur. Zombi salgını modern dünyayı kasıp kavururken, devletlerin çökmesi sonucund...