Kurtarıcı kampının yakınlarında her zaman ki gibi pusudaydım ve av bekliyordum. Kurtarıcı kampından 5 kişilik bir ekip çıktı ve ormana doğru ilerlemeye başladılar. Ters taraftaydım ancak yolumu uzatıp onları takip edecektim. Silah şarjörümü kontrol ettim. 30 mermi ile tamamen doluydu. Yaklaşık 20 dakika ilerledikten sonra artık ayak izlerini görebiliyordum. Aynı yerden ilerliyor ve ayrılmamışlardı. Sessiz adımlarla biraz daha yürüdükten sonra tam karşımda ateş yakarak oturmuş 5 kişi gördüm. Silahlarını bir kenara bırakmışlardı ve sohbet ediyor gibi gözüküyorlardı. Bir haynan avlamışlar ve etini pişiriyorlardı. Ana yemek öncesi güzel bir mermi çorbası ağızlarına layık olacaktı. Tek gözümü kapattım ve silahımı sağ omzuma doğru yaklaştırdım. Gez,göz,arpacık ve ilk mermi! Birini kafasından vurduğum gibi ayağa kalkıp kaçışmaya başladılar ancak hızlı davrandım ve 2 kişiyi daha taradım. Diğer 2 kişiyi gözden kaybetmiştim ancak silahları burada duruyordu. Gitmelerine izin vermeyecektim. Ateşin olduğu yere doğru koştum ve izlere baktım. Biri inşaata doğru koşmuş diğeri ise ormanın soluna doğru koşmuştu. İnşaata doğru koşanı takip etmeye karar verdim ve tüm hızımla koşmaya başladım. Kısa bir koşuşun ardından izler burada tamamen bitmişti. Toprak yol yerini çimenlere bıraktı ve kurtarıcının nerede olduğunu göremiyordum. Sessiz adımlarla ilerlerken arkamdan bir ses duyduğum anda döndüm. Arkama döndüğüm anda silahıma tekme gelmesi bir olmuştu. Silahım elimden fırladı ve ardından suratıma çok sert bir yumruk yedim ve yere düştüm. Cebimden bıçağımı çıkardım ama herif daha elimle bıçağımı kavramama izin vermeden elime tekme attı. Üstüme çıkıp beni tüm gücüyle yumruklamaya başladı.
Kurtarıcı: Seni adi herif! Demek arkadaşlarımı öldürürsün! Dua et seni öldüremiyorum. Kral sana harika bir ceza verecektir.
Bir yandan konuşuyor bir yandan beni yumruklamaya devam ediyordu ve sonumda üstümden kalktı. Silahıma doğru ilerlerken tüm gücümle toparlandım. Yerde olan büyükçe bir taşı kafasına doğru fırlattım ve kafasını yardım. Üstüne doğru koştum ve ayağına tekme atarak adamı yere düşürdüm. Yumruklama sırası bendeydi. Sol elimle yumruk atıyorken sağ elimle firlattığım taşı yerden aldım ve kafasına taş ile vurmaya başladım.
Alper: Beni öldürmek için her zaman 1 şansınız var! Sen bunu iyi kullanamadın. Önce seni,sonra da kralını öldüreceğim.
Taş ile daha sert vurmaya başladım ve artık kafası tamamen ezilmiş durumdaydı. Adamın üstünden kalktım ve sallanarak yürümeye başladım. Silahımı ve bıçağımı aldım. Ardından adamın cebinde bulunan telsizi aldım ve konuşmaya başladım.
Alper: Kurtarıcılar,defterinize not almaya başlayın. 4 ölü.
-: Sen de kimsin?
Alper: Geceleri bir avcıyım. Sabahları ise bir lider!Telsizi yere vurarak paramparça ettim ve ayağa kalktım. Kampa doğru gidip kurtarıcıların bıraktığı silahları alacaktım ve ardından da çarşıya dönüp uyuyacaktım. Diğer kişiyi bulmakla uğraşamazdım çünkü Canım acıyordu.
Kafama fazla darbe almıştım, dengemi toparlayamadığım için sağa sola gidiyor ve topallıyordum. Kampa ulaştım ve yanan ateşi söndürdüm.Tüm silahları topladım ve çantama attım. Çarşıya doğru ormanın derinliklerinden yürümeye başladım.*************
Gecenin büyük kısmında Yağız bana mühendislik dersleri vermişti. Eğitim her zaman önemliydi ve Yağız'dan ders alıyordum. Yağız uyumak için ona hazırlattığım odaya gitti ve bende kendi odama gittim. Odamda Zeynep oturuyordu onu burada görünce şaşırmıştım.Emir: Selam. Bugün pek konuşamadık.
Zeynep: Selam. Problem yok. Önemli işlerin var.
Emir: Senden önemli olmamalılar. Yarın telafi edeceğim söz veriyorum.
Zeynep: Neden bu gece telafi etmiyoruz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİRENİŞ-1 "Ölülerin Çağı"
Fantasyİzmir'e üniversite okumaya giden 2 yakın arkadaş Alper ve Emir kendilerini, kökeni bilinmeyen, beyinsel, son derece tehlikeli ve bulaşıcı olan bir salgının içerisinde bulur. Zombi salgını modern dünyayı kasıp kavururken, devletlerin çökmesi sonucund...