S5B10- Sığınak

101 7 64
                                    

☆Bu bölüm ve sonraki birkaç bölüm Kral'ın gözünden olacak. Zombi salgının başına döneceğiz ve S5B9'un son sahnesinde Kral ile konuşan o kişiyi tanıyacak ve bilgiler edineceğiz. Bu bölümler Yeni Türkiye Örgütü'nün kuruluşu ve 2. kitap için oldukça önemli. Bakalım yeni kilit karakterimiz Kral'ı ve hikayesini sevecek ve bir bağ kurabilecek misiniz?☆

-> 8K OKUNMA İÇİN HERKESE TEŞEKKÜRLER❤️

~Zombi Salgınının Başlarında~

Kral

- Albay geliyor. Hazırlıkların tamam mı Binbaşı?

" Evet. Hazırım."

Albay Nihat ağabey kapımızı sertçe açtığında tüm koğuş hazır ol konumuna durduk. Dikkatlice hepimizi süzüyorken traş losyonunun kokusu odayı ferahlatıyordu ve yanağından 1 damla kan süzülüyordu.

- Görev yerlerinize gideceğiniz araçlar hazır. Halkın canı sizin canınızdan daha önemli! Anlaşıldı mı?

" Anlaşıldı!"

Tüm koğuş sert bir tonda, bize verilen emri anladığımızı onaylamıştık. Hazır ol pozisyonumuzu apar topar bozduk ve dışarıdaki araçlara binmeye başladık. Her ekip 4 asker 1 sağlık personelinden oluşuyordu. Ekibin en yüksek rütbelisi bendim. Bu yüzden ekibin komutası bendeydi ama ekibin komutasının bende olması beni huzursuz hissettiriyordu. Yapmamız gereken görev açık ve netti. Sokaklara inerek hala yaşayan insanları alacağız ve Manisa'nın belediyesinde kurulan sığınağa götüreceğiz. Basit gibi gözükebilir ama zombi salgını daha yeni başladı ve inanılmaz bir kargaşa var. Üstelik kardeşim Cengiz'i de evden almam gerekiyor.

Tüm ekibim araçta yerini aldığında yola koyulduk. Sorumlu olduğum 1 mahalle vardı. Bu mahalleyi zombilerden arındırmamız ve insanları kurtarmamız gerekiyordu.

Görev yerimize vardığımızda havanın kararmasına daha birkaç saat vardı. Tüfeğimi omzuma götürdüm ve ekibime dönerek son talimatları verdim.

"Herkes dikkatli olsun. Zombiler sadece sokaklarda değil, binalarda ve evlerde de olabilir. Önceliğimiz sivilleri güvenli bölgeye taşımak."

Herkes, görev ciddiyetinin farkındaydı. İlk hedefimiz gökdelene girmek ve yaşayanları bulmaktı.

Gökdelenin girişine geldiğimizde, kapılar kırılmış, etraf yağmalanmıştı. İçeri girdiğimiz anda karşılaştığımız manzara korkunçtu. Uzun koridor, kan izleri ve çürümeye başlamış cesetlerle doluydu. Zombiler her köşede olabilirdi. El işaretlerimle ekibime ilerlemeleri gerektiğini belirttim. Sessizce hareket ederek ilk daireye ulaştık. Kapının ardından sessizce seslendim.

" Bizler askerleriz. Kimse var mı?"

İçeriden ağlama sesleri geliyordu. Ama kimse kapıyı açmıyordu. Korkmuş olmalıydılar.

" Kapıyı kıracağım ve sizi alacağım. Sığınak'a gideceğiz. Güvende olacaksınız."

Tabancamı kapının anahtar bölümüne doğru nişanladım ve 1 el ateş ettim. Omzumla kapıya vurduğum anda kapı yerinden fırladı ve içeri sertçe girdim. Gözlerimle içeriye bir an süzdüğümde; bir kadın ve iki çocuk, korkudan titriyordu..

"Biz askeriz," dedim yumuşak bir sesle, "Sizi buradan güvenli bir yere götüreceğiz."

Kadın gözyaşları içinde başını salladı. Hızla ama sessizce daireden çıkıp koridora döndük.

DİRENİŞ-1 "Ölülerin Çağı"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin