S4B7- Savaş Çanları

80 11 95
                                    

Emir

Kapımın sertçe açılmasıyla uyandım. Hızlıca doğruldum. Kahin kapımın başında dikilmiş beni izliyordu.

Onlar, içeri giriyorlar. Zamanı geldi.

Tedirgin bir şekilde;

Neyin zamanı geldi? Dedim. Yatağımdan kalkmıştım ve dikkatlice Kahin'i dinliyordum.

Ölümün. Dedi.

Askılığımın yanında ki sandalyede duran palamı aldım ve penceremin perdesini araladım.

Gözcü kulelerinde duran gözcülerimiz ölmüştü. Ortalık fena halde karışacaktı. Duruma el atma zamanıydı. Ortalık karışmadan, ortalığı karıştırmam gerekiyordu.

Kahin'in yanından hızlıca geçtim ve bağırmaya başladım.

Uyanın! Derigiyenler geliyor. Silahlarınızı kapın ve dışarıya çıkın. Savunma pozisyonlarınızı alın!

Bu cümleyi bağırarak defalarca tekrar ettim. İlk aklıma gelen Ecrin'in odasına koşarak onu uyandırmak oldu. Odasına gittim ve tam kapısını açmak için hamle yapacakken kapısı açıldı. Çarpıştık. Elinde yayı duruyordu.

Neler oluyor? Diye sordu. Tedirgin gözüküyordu.

Savaş başlıyor. Dedim.

Binada ki tüm odaların kapısı ardı ardına açılıyordu. Bağırarak yaptığım uyarıyı duyan herkes, ellerinde silahlarıyla bahçeye iniyordu. Ecrin'in elinden tutarak merdivenlerden indik ve bahçeye ulaştık. Yaklaşık 450 kişi bahçedeydi. Murat uzaklardan belirdi. Bahçede ki çanı çaldı. Bağırmamla uyanmayan herkes bu çanın sesi ile uyanacaktı. Uyanmalıydı! Can'ın telaşlı bir şekilde yanıma geldiğini farkettim.

Bu çan sesi ne? Neler oluyor? Dedi.

Savaş çanları Can. Derigiyenler geliyor.

Topluluğumuzun kapılarına sertçe vurulma sesleri geliyordu. Havadan yüzlerce ok yağmaya başladı. Açıkta kalmıştık. Her şey onların istediği gibi gidiyordu. Yine de kendimizi savunabilirdik. Durumu tersine döndürmemiz gerekiyordu. Onları görmüyorken ok atamazdık.

Kapıları açın. Okçular konumlansın. Kalkanlı birlik okçuların önüne geçerek kalkanlarınızı kaldırın. Etten duvar öreceğiz!

Emri duyan herkes görevini yapmaya başladı. Çok hızlı bir şekilde koordine olduk. Murat bana gururlu bir şekilde bakarak gülümsedi ve sesli bir şekilde konuşmaya başladı;

Emri duydunuz! Kapılar açılsın!

Bir elinde baltası diğer elinde ise kalkanını tutuyordu. Keskin gözlerle kapının açılmasını bekliyordu. Kapılar hızlıca aralandı.

500 kişilik bir Derigiyen ordusu üzerimize hücum ediyordu. Savaşın zorluğunu tahmin etmek imkansızdı. Hepsi zombi kılığında insan olabilirdi. Tabi içlerinden sadece bir kaçı insan ve diğerleri zombi de olabilirdi. Ayırt etmeden gördüğümüz herkesi öldürecektik.

Kapıların aralanması ile birlikte okçu birliğimiz Derigiyenler'i ok yağmuruna tutmaya başladı. Üstümüze gelen herkes ölüyordu. Bahçeye uzaktan bir bomba fırlatıldı. Bu bir sis bombasıydı. Derigiyenler içeriye girmek için böyle bir yola başvurmuştu. Ecrin'in elinden tutuyordum. Derigiyenler'in içeri sızıp sızamadığını göremiyordum. Sis giderek artıyordu. Sürekli sis bombaları atılıyor olsa gerek. Okçular önlerini görmeden ok atmaya devam ediyordu. Büyük bir patlama sesi geldi. Sesin etkisiyle elimde ki silahları bırakarak elimi kulağıma götürdüm ve yere yattım. Tüm ekibimin savunma düzeni bu ani haraket karşısında bozulmuştu.

DİRENİŞ-1 "Ölülerin Çağı"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin